Taşı Gediğine Koymak
Hayat birçok yönüyle akıp giden bir macera… Bir sürü olaylar silsilesi ile yoğrulan ve yine yaşam dediğimiz kavram içinde karşımıza nelerin çıkacağını bilmediğimiz bir denklem. Acısı ve tatlısıyla birçok olay örgüsünü içinde barındıran bir gizem. Uçsuz bucaksız zannettiğimiz ama bir gün son bulacak bir zaman dilimi…
Bu yaşadığımız dünyada insani ilişkileri yerinde ve doğru bir şekilde ilerletebilmek için yine kendimizi geliştirmeye ihtiyacımız var. Sürekli düşüncesiz bir toplumun diğer insanlar için bir külfet oluşturduğunu unutmamak lazım. Nasıl bir külfet dersek, sürekli karşımızdaki insanı anlayan biz olursak, bu durum ruhsal açıdan bizi zaman içinde iyice yoracaktır.
O yüzden bütün insanların üzerine düşen, anlama ve düşünme melekesini geliştirirlerse böyle bir külfet oluşmaz diye umut ediyorum. Ama maalesef her zaman olduğu gibi kendimizden başkasını düşünemem gafletine düştüğümüzden diğer bir tabirle sürekli bencil bir tutum içinde olduğumuzdan bunun gerçekleşmesi de zorlaşıyor. İmkânsız değil ama toplumsal tabularımızın çok olduğunu söylemek isterim.
Birbirimizle kurduğumuz iletişimde bir süre sonra sözlü tartışmaya sonra hakarete ve sonra da fiziksel şiddete uzanan bir süreç var. Bu aynı zamanda acziyetimizin bir göstergesi. Çünkü insan düşünen bir varlıktır, vuruşan, kavga eden, dövüşen bir varlık değildir. Bu aklın tutulmasıyla, söylenecek sözlerin bitmesinin bir tezarühü olarak ortaya çıkar. Ama söz bitmez! Anca bizim söyleyecek sözümüz bitmiştir.
Hayatı başıboş yaşadığımız zaman düşüncelerimiz de azalıyor aslında. Hayata dair düşüncelerimiz, hayallerimiz, umutlarımız azalıyor. Beraber yapabileceğimiz işler azalıyor. İnsanlığın yararına olacak bir şeyleri üretme hevesi kırılıyor. Okuma eyleminin ne denli büyük olduğunu burada anlıyoruz ama çoğu zaman bunu da göz ardı ediyoruz. Kelimeleri iyice basitleştirdikçe anlamı da kalmıyor.
Okumanın yanı sıra bizde sözlük kullanımı da oldukça az, yaptığımız okumalar içinde bilmediğimiz bir kelimeye rast geldiğimizde genellikle onun ne olduğuna bakmaz ve okumaya devam edebiliriz. Oysa bu okuma biçimi bize bir şey kazandırmaz. Bilmediğimiz kelimenin üzerine giderek onun anlamını bulmamız ve kelime dağarcığımıza katmamız gerekir. Böylece kelime dağarcığımız genişler, zenginleşir ve bununla birlikte düşünce ufkumuz da artmış olur.
Doğru okuma biçimiyle bu tür meziyetler de beraberinde gelmiş olur. Sözlükler hakkında ilerlerken Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Türk Atasözleri Sözlüğünden bahsetmek isterim. Türk Dil Kurumu yayınlarınca birçok güzel eser yayımlanıyor ve bazılarını edinmeye çalışıyorum.
Belgin Tezcan Aksu, Şükrü Halûk Akalın ve Recep Toparlı’nın hazırladığı Türk Atasözleri Sözlüğü, altı yüz doksan beş sayfadan ibaret. Atasözleri bazı durumları daha etkin ve toplum tarafından kabul görmüş kalıplarla dile getirmeyi sağlar. Bu vesile ile bir bakıma iletişim kanalı oluşturur.
İletişimin de sağlıklı bir şekilde ilerlemesine vesile olabilir. Yine internette kaynağı belli olmayan birçok adına atasözü denilen abes sözler de mevcut. Bunların ayıklanması, insanların doğruyu ve yanlışı ayırt etmesi gerekiyor. Bu neden önemli dersek, insanların yanlış bir sözü davranış biçimi olarak benimsemesi ve bunu doğru kabul edip gittikleri yerlerde, muhabbet anında dile getirmesiyle yanlış bir bilgi yayılmış olacaktır.
Yanlış sözlerin de önüne geçmeyi başarırsak bu denli yanlış atasözlerinin yayılmasına engel olacağız. Doğru bir toplumsal iletişim için okumak şart, okuduğumuz kelimeleri anlamamız ve kendimizi karşı tarafa doğru bir şekilde ifade etmek önemli. Sözlük okumak, kelime dağarcığımıza katkıda bulunacaktır, atasözleri sözlüğü de yine bazı sözleri öğrenmemize vesile olur ve kelimeler arasında bizi bir seyahate götürür.
Türk Dil Kurumu yayınlarının bu güzel eserinin yanında daha fazla sözlüklere ulaşmak için tdk.gov.tr adresindeki sözlükler kısmını ziyaret etmek mümkün. Okumak hayatımızın her anında önemli, öğrenciyken de iş hayatına atıldığımız zaman da önemli.
Öğrenci arkadaşlarımızın somut bir şekilde anlaması için ise uzun uzun paragrafları hemen anlayabilmeleri için okumaları şart. Hepimiz içinse hayatı daha güzel bir şekilde anlamak ve anlamlandırabilmek adına okumak elzemdir.
Erol AFŞİN
YazarBazı eserler vardır ki asırlar da geçse üzerinden, değerinden bir şey yitirmez. Yûsuf Has Hâcib’in neredeyse bin yıl önce kaleme aldığı Kutadgu Bilig de böyle ölümsüz eserlerden biridir. Bu yazımızda ...
Yazar: Mahmut KAPLAN
İnsanların ilk yerleştiği kıtalardan birisi olarak bilinen Afrika, gündüzleri güneşin kavurduğu, geceleri çöl rüzgârlarının savurduğu bir coğrafya olmasından ötürü müdür “tarihî itibari ile de “kara/k...
Yazar: Oğuzhan AYDIN
Ne zaman ki bir toplumda ilmin değeri azalmış ve âlimlerin kıymeti idrâk edilememişse, o toplumda ahlâkî bozulma baş göstermiştir. Toplumlar en yüksek seviyelerine ilme önem verdikleri dönemlerde eriş...
Yazar: Aydın BAŞAR
Bir zamanlar kişisel gelişime dair birçok kitap yayımlanmıştı ve birçok dergi de yayımlanıyordu. Hatta bazılarında yazılarım yayımlandı. Kişisel gelişim kavramı modern dünyada kendini kabullendirme ar...
Yazar: Erol AFŞİN