Tasavvufî Eğitim ve Toplum Düzeni
Toplumların düzenini ve ahengini sağlayan kurallar bütününün temelde neye, hangi unsur ve temaya dayandığı önemli bir birleşendir. Bu birleşenin etkin olabilmesi için toplumu oluşturan her bir bireye ulaşması, mânevî ve maddî doyumu sağlaması, uygulanabilirlik açısından da etkin ve verimli rol modellerin olması gerekmektedir. Bu özelliklerin her biri kişide hem davranış hem ahlâk hem de bilgi kazanımına da sebep olacağı gibi hem de kişiyi dünyevî ve uhrevî olarak yetiştirecektir. Bireyin gelişmesini ve eğitilmesini hedef alan toplumlar gelişmeye ve ilerlemeye yöneleceğinden, bireyler hem kendisi hem de yaşadığı toplum için en üst ölçüde faydalı olma gayretinde olacaktır. Toplumlar kendilerini oluşturan kişiler sayesinde vardır. Bu kişilerin istekleri, yaşantıları, beklentileri, eğitim seviyeleri ve donanımları, dinî alt yapıları toplumun yapısını oluşturmada etkin unsurlardır. Karşılıklı etkileşimde olan toplum-insan ikileminde iki tarafında birbirinden etkilenmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Aynı zamanda her bir toplum, içinde bulunduğu kültürel yapısı, ahlâkî donanımı, eğitimsel ve günlük yaşantısı ile kendi toplumunun seviye ve nizâmını belirlemektedir. Peki, bu nizâmın belirleyici unsurları acaba nedir ve en verimli şekilde değerlendirecek olduğumuzda insana nasıl hitap edecektir? İnsanoğlu hem maddî hem de mânevî unsurlardan oluşan bir varlıktır. Dünyevî ihtiyaçları için maddî, yani fiziksel yönünün; uhrevî kazanımlar için ise mânevî, yani ruhî, kalbî yönünün eğitilmesi gerekmektedir. Bedenî ve rûhî yönü bulunan her bir bireyin eğitilmesi, toplumsal rolünün öğretilmesi gerekmektedir. Bu da ancak eğitim ile olacaktır. Eğitimin birçok yönü, çeşidi ve unsurları bulunmaktadır. Burada önemli olan çok yönlü değerlendirerek bireyi eğitmek, hem kişisel hem de toplumsal olarak donatılmasını sağlamaktır. Bu açıdan baktığımızda bireyin çift yönlü eğitilmesini amaç edinen bir ilim ve eğitim alanı olarak tasavvuf karşımıza çıkmaktadır. Çünkü tasavvuf, hayata dair farkındalıklarla güzel sanatlar konusunda da bireyi eğiten ve yönlendiren bir müessesesidir. Tasavvufî kurumlarda felsefî eğitim, müzik ve resim eğitimi, edebiyat, mimarî gibi güzel sanatlar alanlarında eğitim hizmetleri sunmakta topluma şekil ve yön veren bireyler yetiştirmektedir. Ayrıca ilme ve edebî eserlere de önem veren tasavvuf; bünyesinde oluşturduğu kütüphanelerle halkı okumaya ve üretmeye teşvik etmektedir. Böylece toplumun eğitim seviyesini yükseltmeyi amaçlamıştır.1 Eğitimle iç içe olan tasavvuf ilmi, toplumların irşadı ve gelişmesi için eğitim bakımından oldukça katkı sağlamış, tasavvufî eğitim kavramı ile de kişilerin ve toplumların eğitim ve öğrenim faaliyetlerinde etkin roller almıştır. Geçmişimizden günümüze doğru baktığımızda da toplum nizâmını sağlayan en önemli eğitim şeklinin tasavvufî eğitim olduğu göze çarpmaktadır. Tasavvufî eğitimle kişilerin ihtiyaçlarına cevap vererek, örnek modellerle hayata dair destek sağlayarak, dinî öğretilerin aktarımlarıyla mânevî bilgi ve doyum hedeflenerek toplumsal ve bireysel bir eğitim söz konusu olmaktadır. Tasavvufî eğitim, kişiyi hem âhirete hazırlamakta, hem de dünyada donanımlı ve faydalı bir birey olmasını öngörmektedir. Bu doğrultuda toplumun hem mâneviyâtını hem de dünyevî kazanımlarını destekleyen tasavvufî eğitim; Kur’an-ı Kerim’de buyrulan “İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, ‘Rabb’imiz! Bize (nasîbimizi) dünyada ver.’ derler; böyle kimseler için âhirette bir nasip yoktur. Onlardan öyle kimseler de vardır ki, ‘Rabb’imiz! Bize dünyada da iyilik, Âhirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından muhafaza eyle.’ derler”2; “Allah’ın sana verdiği servet ile âhiret yurdunu ara; dünyadan da nasîbini unutma; Allah sana nasıl iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et.”3 âyet-i kerimeler doğrultusunda şekillenmiştir. Hem âhiret hayatını hem de dünya hayatını gözeten tasavvufî eğitim, rotasını âyet ve hadislere göre belirlemiş, kişilere ulaşma konusunda da Allahu Teâlâ’nın ve Peygamber Efendimiz’in belirlediği çizgiler doğrultusunda ilerlemiştir. Nitekim hadis-i şerifte belirtilen, “Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol.”4 buyruğuna göre eğitimin nitelik ve şekli çizilmiştir. Osmanlı kültüründe pek çok örneğine rastladığımız tasavvufî eğitimin toplumun her bir kesimine ayrı ayrı ulaştığını, her ihtiyaç, ilgi, istek ve gerekliliklere göre şekillendiğini, genelden ziyâde özelle ilgilenerek öze ve bireye hitap ettiğini görebilmekteyiz. En önemlisi de kişinin mânevî yönüne hitap ederek bireyin mânen donanımının sağlanması, güçlü bir birey olması Osmanlı toplumunda önem arz eden bir konudur. Sadece âhiret anlayışı olmamakla birlikte dünyevî kazanç ve birikime de önem veren tasavvufî eğitim; zanâat sahibi insan yetiştirme konusunda da son derece hassastır. Osmanlı Dönemi’nde tasavvufî eğitimin etkin bir şekilde verildiği kurumlar “tekke” adı altında anılmaktadır. Tekke düzeninde toplumda yaşayan her bir bireye hitap etme, onların bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarına cevap verme söz konusudur.5Aynı zamanda bir eğitim yuvası/okul olan tekke; kişilerin gönlüne hitap ederek mânevî terbiye almasını sağlamakta, bireyi güzel sanatlar konusunda eğitmekte, kişiye bir zanâat kazandırmakta, sportif faaliyetlerle kişilerin fiziksel denetim ve gelişimini hedeflemekte, hem hastane hem ilim yuvası olmakta ve tüm bunların yanı sıra toplumda birlik beraberlik şuurunun yerleşmesini gaye edinerek kişiyi ilmek ilmek eğiten bir kurum olmaktadır.6 Osmanlı toplum dinamiğini oluşturan ve tasavvufî eğitimin verildiği müessese olan tekkeler, hem nicelik hem de nitelik bakımından toplum için kilit bir eğitim ocağıdır. Tekkelerde uygulanan tasavvufî eğitim, İslâmî düşünce doğrultusunda ibadette, kültürde, sohbette, edebiyatta ve felsefede bireyleri yetiştiren bir role sahiptir. Şiir, müzik, semâ, spor, zanâat ve güzel sanatları günlük hayatın içine katan, dinî öğretilerle günlük yaşantının arasındaki dengeyi sağlayan bir kurum olan tekkeler; sosyal hayatı şekillendirerek toplum nizâmını sağlamayı hedef edinmiştir.7 Sonuç olarak; insan, eğitim, yaşam ve toplum döngüsünde verimin en üst düzeyde olabilmesi için insanların yaratılış fıtratına uygun, mânevî ve akademik eğitimle destekli, dünyevî ve uhrevî yaşamda faydalı olabilmek adına toplum nizâmını en düzgün şekilde düzenleyecek tasavvufî eğitim, hem bireysel hem de toplumsal olarak gelişim ve düzeni sağlamaktadır. Tasavvufî eğitimin önceliği olan bireysel gelişim ve mânevî donanım bireylerin eğitiminden tek tek başlayarak toplumun refahını ve nizâmını en güzel şekilde sağlamayı amaç edinen en etkili eğitim çeşitlerindendir. Dipnot *Dr. Emine Elif ÇAKMAK İGALÇİ 1. Sühendan Erdin, “Osmanlı Toplumunun Şekillenmesinde Tasavvufun Etkisi”, Tarafsız Haber, Ağustos 2014. 2. 2/Bakara, 200-202. 3. 28/Kasas, 77. 4. Câmiu’s-Sagîr, II/12, Hadis No:1201 5. Mustafa Kara, “Osmanlılarda Tekke Siyaseti”, Hareket, 9 (1974), Ocak-Şubat 1975. 6. Necdet Yılmaz, “Osmanlı’da Tasavvufî Hayat”, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, Eylül 1994. 7. Erdin, “Agm”, Ağustos 2014.
Emine Elif ÇAKMAK İGALÇİ
Yazar“Ey mü’minler, hepiniz Allah’a tevbe ediniz. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.”1 diye buyuruyor Yüce Yaratıcı’mız. Kul olarak her zaman zayıf ve âciz olan insanoğlunun, ilâhî kudrete sığınma ve bağışlanm...
Yazar: Emine Elif ÇAKMAK İGALÇİ
Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSE - Prof. Dr. H. İbrahim ŞİMŞEK Mustafa Efendi (k.s.) doğduğu yere nispetle Şiranî, irşad vazifesini yürüttüğü şehre nispetle Çorumî (ya da Çorumlu Pîr) ve uzun yıllar Hicaz Bö...
Yazar: Halil İbrahim ŞİMŞEK
Beslenme; insanın temel ihtiyaçlarındandır. Beslenmenin temel unsuru gıda maddeleridir. Kâinattaki her şey insan için yaratılmıştır. Bazı maddelerin yenilmesi ve içilmesi yasaklanmıştır. Haram kılınan...
Yazar: Halis DEMİR
Ey Cemâat-i Müslimîn! Şu okuduğum âyet-i kerîmede, ahlâk-ı hamîdenin, insanî huyların en yüksek esasları öğretiliyor. Bakınız, Cenâb-ı Hak Sevgili Peygamber’ine hitâb ederek ne buyuruyor: “Habibim! ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi