Sünbül Sinan Hazretleri’nin Hayatında İki Önemli Tarihi Olay
Sünbül Sinan Hazretleri, hac dönüşü şeyhinin vasiyeti gereği İstanbul’a dönerek kızı Safiye Hatun’la evlendi ve Koca Mustafa Paşa Dergâhında postnişin oldu. 1494 yılından vefâtına kadar (1529) kendi adıyla anılacak olan Koca Mustafa Paşa Dergâhında irşâd faaliyetini sürdürdü.
Sünbül Sinan Efendi cuma günleri Ayasofya ve Fâtih camilerinde vaaz ederdi, muhipleri çok fazlaydı. Halvetî Tarîkatının bu dönemdeki mürşidi olup II. Bâyezîd, Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın ilk zamanlarında yaşamıştır. Osmanlı Hükümdarları ve devlet erkânı ile yakın görüşmeleri olmuş yaşayış ve hâli ile onları etkilemiştir. Sünbül Sinan Hazretleri ile ilgili üç tarihî olayı izaha çalışalım.
Çifte Sultanlar
Sünbül Sinan Efendi Camii avlusunda türbeleri bulunan ve halk arsında "Çifte Sultanlar" olarak bilinen Hazreti Hüseyin Efendimiz’in torunlarından Hz. Fatıma ve Hz. Sakine Validelerimizin kabrini Sünbül Sinan Hazretleri keşfederek tespit etmiştir. Ve kabrinin Çifte Sultan’ların ayakucunda olmasını vasiyet etmiştir.
Hazret’in kabr-i şerifi bugün Hz. Hüseyin Efendimiz’in torunlarının ayakucundadır. Sünbül Sinan Hazretleri'nin vasiyeti şu şekildedir: "Benim kabrimi Hazreti Hüseyin Efendimiz’in torunlarının ayak kısmına defnediniz ki, başım onların ayakaltına gelsin…" Nitekim de dediği gibi olmuş, Peygamber Efendimiz’in torunlarının ayakucunda ebedî istirahatgâhında bulunmaktadır.
Hz. Hüseyin Efendimiz’in torunları olan Çifte Sultanlar; Bizans İmparatoru Konstantin'in Araplarla yaptığı bir savaşta esir düşerler ve kendilerine Hristiyan dinine girmek için hazırlıklı olmaları adına kırk gün mühlet verilir. Bu 40 gün boyunca "Çifte Sultan’lara eşlik eden Bizans imparatorunun kızı Katerina, onların güzellikleri, ibâdetleri ve tavırları karşısında Müslüman olur ve babasına karşı tavır alır.
Nihayet beklenen kırkıncı gün gelip çatınca Çifte Sultanların dilinden şu sözler dökülür: “Allah'ım rûhumuzu al ve bizleri kâfirlerin eline bırakma, ölümümüz onların elinden olmasın.” Onlar bu duâyı yaparken imparatorun kızı da aynı anda, "Ya Rabbi, sevdiğim canlarımı şu anda günahsız yere öldürecekler.
Beni onların ardında bırakma, bana bu acıyı tattırma ve benim de canımı onlarla al!" şeklinde duâ eder. Duâları kabul olmuş ve Cenâb-ı Allah'a emânetlerini teslim etmişlerdir. Ehl-i Beyt'in aşkıyla iman eden Sarı Katerina'nın ismi Sarı Sıdıka olmuştur ve kabri de Çifte Sultan’ların hemen yanı başındadır.
Yavuz Sultan Selim Hân
Yavuz Sultan Selim Hân, Şah İsmail’i Çaldıran’da mağlûp ettikten sonra, Mısır Seferine çıktı. Sefere çıkarken vezirleri ve devlet erkânına şunları söylemişti: “Bana mâneviyat meclislerinden bir emir gelmedikçe bir bölgeye sefere çıkmam.” Böylece hem bu sefere karşı olanları susturuyor hem de gayesinin ilâ-i kelimetullah olduğunu tüm âleme bir kez daha duyuruyordu.
Şam’a gelindiğinde Şeyhü’l-Ekber Muhyiddin İbnü’l Arabî Hazretleri’nin türbesi bulunuyor ve mâmûr hâle getiriliyordu. Ancak Mısır’ın fethinin kendisine nasip olup olamayacağı düşüncesi zihnini kurcalıyordu. Bunu çok sevdiği yakın dostu ve sırdaşı Hasan Can’a anlattıktan sonra; “Bizi bu hususta ferahlatacak, Allahu Teâlâ’nın dostlarından bir velî varsa ona niyetimizi anlatalım, merak eder dururum.” buyurdu.
Hasan Canda; “Hünkârım, Emevî Camii’nin bir köşesinde, sabah akşam Allahu Teâlâ’yı zikreden bir derviş vardır. Ola ki o sizin meselenizi hâlleder.” dedi. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim Hân, sabahın erken saatlerinde camiye gitti. Bu dervişi tarif edilen yerde murâkabe hâlinde iken buldu. Yanına varıp selâm verdi.
Yavuz Selim Hân daha bir şey sormadan; “Ey muzaffer Sultan! İnşâallahu Teâlâ, Cenâb-ı Hak Mısır’ın fethini sana müyesser edecektir. Allahu Teâlâ’nın bütün sevdikleri seninle beraberdir. Allahu Teâlâ yardımcın olsun. Mısır’ın fethinden sonra İstanbul’a döndüğünde, oradaki Sünbül Sinan’dan gâfil olma sakın!” dedi.
Yavuz Sultan Selim Hân, bu müjdeye ziyâdesiyle memnun oldu. Şükür secdesine kapandı. Bu müjde vaki olacak ve Mısır’ın fethi Osmanlı Devleti’ne müyesser olacaktır. Mısır Seferinin neticesi olarak hem kutsal emânetler İstanbul’a getirilecek hem de halifelik Osmanlı’ya geçecektir. Yavuz Sultan Selim Han Mısır seferinden sonra İstanbul’a döndüğünde Sünbül Sinan Hazretleri ile görüşmüş tazim üzere saygıda kusur etmemiş, yakın irtibatları kurulmuştur.
Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ’da Şeyhülislâm Kemal Paşazâde’nin Hazret’in vefâtı dolayısıyla onun hakkında bir manzûme yazmıştır demektedir. Bu manzûme türbesi dışındaki çini üzerine işlenmiştir. Bu manzûme şu şekildedir:
Pîşüvây-ı sâhib-i ehl-i edeb,/Muktedâ-i tâlib-i rûm-u areb
Rehber-i ehl-i tarîk-ı Halvetî,/Ebülvefâ kim şeyh Sünbül’dür lakab
Mülk-i fâniden bekâ iklimine,/Gitti tevhîd ede o şirin leb,
Eyledi şehr-i muharrem’de sefer,/Leylet-ül-isneynde ol zünneseb.
Ağladı ol gün yolup saçın başın,/Döktü gözler yaşın her İbn-il-eb.
N’ola münkir dökmese gözyaşını,/Sen ki hardan çıkar mı şu aceb.
Yerde gökte kamu ins-ü-melek,/Cem’ olup kıldı namazın bîtab,
Hâtif-ü gaybî dedi, târihini,Nûr ola Sünbül Sinân’ın kabri hep.
KAYNAKÇA
Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ (Haz. Mehmet Akkuş – Ali Yılmaz), c.III, İstanbul 2006
Hür Mahmut Yücer, “Sünbül Sinan” Maddesi,TDV İslam Ansiklopedisi.
Mecdi Mehmed Efendi, Hadâ’iku'ş-Şakâ’ik (Şakaik Tercümesi), İstanbul, 2002.
Solakzade Mehmet Hemdemi, Solakzade Tarihi, ( Haz. Vahit Çabuk), İstanbul, 2016.
Resul KESENCELİ
YazarSon zamanlarda yapay zekâ destekli uygulamalar, telefonlar, tablet ve bilgisayarlar gibi söylemleri çok fazla duyar olduk. Bazı programların yapay zekâ destekli olduğu ve buna göre daha güvenilir oldu...
Yazar: Erol AFŞİN
1.BeyitTâlibâ gel gir şu bezm ile müdâm ol bir nefes Dilberi gör kâm alıp her emre râm ol bir nefes(Tâlib olan gel ve bu meclise gir, her an bu meclisin havasını teneffüs et. Mecliste bulunan sevgiliy...
Yazar: Resul KESENCELİ
1. Her kulun gönlünde bin gencîne-i yektâsı varTaht için sultâna âbâde olan inşâsı var2. Çünki mîrâs-ı İlâhî âdemin kalbindedirKadrini takdîr edene mesned-i a‘lâsı var3. Kimi Allah sevgisi dolmuş derû...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Saat kulelerinin ortak özellikleri şöyle sıralanabilir: Saatler her saat başı saat sayısı kadar veya saat başı tek vuruş yapacak şekilde imal edilmişlerdir. Bazı saatler her saat başı saat sayısına il...
Yazar: Resul KESENCELİ