STRES VE HUZURSUZLUKLARI AŞMADA İMANIN ROLÜ
Stres ve kaygılardan uzak bir hayat yaşayabilmenin temel şartlarından biri¸ insanın kendini güvende hissetmesidir.
Stres ve kaygılardan uzak bir hayat yaşayabilmenin temel şartlarından biri¸ insanın kendini güvende hissetmesidir. Psikoloji alanında yapılan araştırmalara göre¸ bu güven duygusu¸ insanda bebeklik döneminde başlar. Bu dönemde kazanılan güvene "temel güven" adı verilir. Anne-babası ve diğer kendisiyle ilgilenenler arasında¸ bu yaşlarda sağlıklı bir güven duygusu geliştirebilmiş olan kimseler¸ hayatlarının ileriki dönemlerinde de kazandıkları bu temel güven duygusunu geliştirerek ruhen sağlıklı bir birey olmayı başarabilirler.
Ancak zamanla¸ her şeye gücünün yettiğini düşündükleri anne-babaları ve diğer yetişkinlerin¸ pek çok konudaki acizlik ve yetersizliklerini keşfedecek olan insan¸ her şeye gücü yeten ve hiç kimsenin yardımına muhtaç olmayan daha temel ve esaslı bir güven kaynağına ihtiyaç duyacaktır. İşte bu çerçevede¸ küçüklükten itibaren Allah'a imanı kişilik ve benliğine yerleştirebilen insanlar¸ stres ve ruhsal rahatsızlıklardan korunma noktasında önemli bir kazanım içinde olduklarını daha iyi anlayacaklardır. Nitekim Yüce Allah Kur'an-ı kerim'de şöyle buyurur:
"İnananlar ve imanlarını bir haksızlıkla bulmayanlar…İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır." (En'am Suresi¸ 6/ 84).
İnsanın inanmak ve inancın verdiği güvenle huzura ulaşabileceğini ise şu ayetler bize çok açık bir şekilde göstermektedir:
" Onlar inanmışlardır ve kalpleri Allah'ı anmakla yatışır; iyi bilin ki ancak Allah'ı anmakla kalpler yatışır". ( Ra'd Suresi¸ 13/28)
"Başa gelen her musibet¸ Allah'ın izniyledir. Kim Allah'a inanırsa¸ Allah onun kalbini doğru düşünceye iletir. Allah her şeyi bilendir. (Teğabun¸ 11/ 28).
"İnanabilmek¸ en büyük güçtür" der bir düşünür. Gerçekten inanan bir insan¸ yukarıda belirttiğimiz gibi¸ sadece kendini güvende hissetmekle kalmaz. Güven ihtiyacını en sağlıklı bir şekilde giderebilmenin yanında¸ sonsuz bir umuda sahip olur. Çünkü her şeyin ancak Allah'ın dilemesiyle olduğunu ve korkulacak bir şey olmadığını imanla kavrar. Yaşadığı tüm sıkıntı ve güçlükler¸ onun umudunu ve hayata bağlılığını yok etmeye yetmez. İman eden kişi bilir ki¸ Allah her zaman kendisiyle beraberdir ve o kişinin yardımcısıdır. Bu durum ayette şöyle belirtilir:
"O¸ daima yaşayan¸ duran¸ tutan¸ her an bütün yaratıklar üzerinde hakim¸ diri ve kaim olandır. Ne gaflet basar onu¸ ne uyku…"(Bakara Suresi¸ 2/225).
İman¸ insanın hayatını güzelleştirerek¸ karamsarlığı ve kötü duyguları giderir. Öyle ki¸ gerçek anlamda yaşandığında¸ imanın lezzeti¸ dünyaya ait aldatıcı ve yanıltıcı tatların hiç biriyle kıyaslanamaz. İşte bu yüzdendir ki¸ büyük İslâm alimi Gazâli : "İmanın en üst derecesi¸ bu zevk derecesidir" der. İmanın bu hazzını en yoğun bir şekilde yaşamayı başarabilmiş seçkin insanlardan biri olan Yunus Emre¸ şöyle dile getirmiştir bu güzel duygularını:
"Canlar canını buldum¸
Bu canım yağma olsun
Kâr ve zarardan geçtim¸
Dükkânım yağma olsun
Ballar balını buldum¸
Kovanım yağma olsun"
Yazarı bilinmeyen bir başka şiirde şöyle dile getirilir bu duygular:
"Zevkini tatmışım senin yolunun¸
Bu dünyada dahi haz içindeyim
Saadeti buymuş insanoğlunun¸
Gayrisi safsata ben seninleyim"
İman etmekte¸ stressiz ve huzurlu yaşamanın en iyi ilacı olan sevgi de¸ en yoğun şekilde yaşanır. Çünkü iman¸ her şeyi sevebilmeyi gerektirir aynı zamanda. İman eden bir insan için ancak sevgiyle anlamlanır her şey. Hem bir düşünsenize¸ gönüllerini Allah sevgisiyle dolduranların her varlığa sevgi ile bakmaması nasıl mümkün olabilir? Her şeyi sevgiyle var eden¸ o yaratıcı değil midir?
"Saklarım gözümde güzelliğini
Her neye bakarsam sen varsın orda"
derken¸ işte bunu anlatır Aşık Veysel. Yani inanan bir insan¸ her şeyi güzel görebilmeyi başarabilen bir kimse olmalıdır. Eğer bunu gerçekten başarabilirsek¸ aşılamayacak hiçbir sorun¸ stres ve huzursuzluk olamayacaktır.
Özetle¸ imanlı bir insan¸ Allah'a olan sevgisinin ve bağlılığının bir sonucu olarak¸ sevgi ve mutluluk duygularını en yoğun şekilde yaşayan bir kimsedir. Doğal olarak¸ böyle bir kimse¸ stres ve sıkıntılar karşısında daha güçlü olacaktır.
Mustafa Doğan KARACOŞKUN
YazarTonton tavşan yavrularını gezdiriyordu. Onlara ormanı tanıtmaya çalışıyordu. - Yavrularım, ağaçlara, yapraklara, otlara bakın ne güzel. Kelebekler uçuşuyor dört yanda. Pamuk: - Evet. Kır çiçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
Dinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan elbette ki, “ahsen-i takvim” olduğu için fıtrî olarak da, cismî o...
Yazar: Musa TEKTAŞ