Sorumluluğunu Bilen Nesiller Olmak
Dünyayı ben kurtaramam elbet. Ama o dönerken ondan feyz alan, duruşundan, intizamından, dönüşünden ibretler çıkararak, seven, sevdiren, çalışan emek veren, düşünen düşündüren, yazan, okuyan, seyahat eden, inceleyen, hedefi olan, güzel işler çıkaran, evlatlar yetiştiren onaran, gülümseyen, gülümseten, ruhumuza iyi gelen ne varsa bir sorumluluk meselesidir.
Dün önümde heyecanla, iştiyak içinde imamın okuduklarına iştirak etmeye çalışan yedi sekiz yaşlarında, iki küçük kuzu vardı camide.
Kalbimde umuda dair çiçekli dokunuşlar yaptılar.
Yaşları beş altı olan çocukların tüm rekâtlara dualara hiç bıkkınlık duymadan katılımı beni çok heyecanlandırdı.
Çocuklara kıyamama tavrımız onları sorumlulukta geriye çekebiliyor.
İç disiplin küçüklükte başlıyor. Üçüncü sınıfa gittiğimde mukabeleyi yarım bırakmak isterdim, sıkılırdım. Babamın kuzeni Mürvet ablam bir sayfa daha, bir sayfa daha diyerek beni motive ederdi. Bakardım 20 sayfa bitmiş. Bu benim hayatımda çocuklukta oluşan iç disiplinle beraber sabrı, sorumluluğu öğretmiş hallerden biridir.
Bir çocuk küçük yaşlarda bu disiplin ve sabra sahip olursa, alacağı işleri hep heyecan ve sevgiyle yapacaktır.
Yine kutlu çocukluk vakitlerimde iki koyun almıştı babam. Çok korkuyordum - beni dinlemezler- diye. Ama süreçte ki çaba sorumluluk bilinci, lider olma ruhumun farkına vardırmıştı.
Çobanlık yapmak çocuklukta, sorumluluğu iyi bilmek demektir.
Toplamak cem etmek korumak...
Sonra tahammüldür sıcağa, taşa, kayaya. Tat almaktır gökyüzünden. Yerde yetişenden haberdar olmaktır.
Üşümektir, yanmaktır...
Şikâyetçi olmamaktır. Göğsünden ince bir yalnızlığa kavalın sesiyle tebessüm katmaktır. Yanık bir türkü, daha da yanar, dağların yankısına ortak olunca onda. Köze vurulan kara demlikle demlenir kara dertler de. Yüzünü kaldırdıkça göğe, umut yüklenir dalga dalga...
Çoban çeşmelerinden su içmek o yüzden lezzetlidir.
Hayvanların boynuna takılan çanlar, musiki olur yamaçlara... Bir konsere eşlik eder çoban.
El gördülük hiç birşeyleri yoktur. Çalışmayan kişilere 'dağda çoban mı yapsak 'mesajı -sorumluk almayı öğren- anlamına gelir aslında.
Şimdi sürü teslim edemesek de çoğu çocuğa! Sorumluluk almanın ahit olduğunu, vazgeçilmez olduğunu öğretmemiz lazım.
Her insan küçük büyük kendi etrafından sorumludur.
Yola revan olurken eğitim öyle kolay iş değildi elbet. Sorumluluğu yaşamak, yaşatmak lazımdır.
Şimdi tersine giden birşeyleri düzeltmek için de çaba veriyoruz.
Çocuklar okuma, yazma, işlem bilmeden gelirdi okula. Onları öğretirdik.
Ailesine, çevresine yardım etme, sorumluluğu, ziyaret, hal hatır sormak gibi davranışlar ise öğrenilmiş olarak gelinirdi.
Şimdi işlem, okuma - yazma, öğrenilerek geliniyor ama esas öğrenilmesi gerekenler eksik kalıyor.
İşlem, boyama, okuma yazma yerine keşke çocuklar evi toplama, ailesine yardım, düğme dikme, makineyi boşaltma, çamaşır katlama, portakal soyma gibi becerilerle gelseler. “Değerler eğitimi” deyip durmak zorunda kalmazdık belki de o zaman.
Ayakta durmayı sağlam şekilde başarmışsa bir insan;
Sorumluluk bilinci, zaman yönetimi, ekip ruhunu önemseme, gereken hususları arkaya atmama, doğru ve yerinde iletişim gerçeğini çözmüştür.
İnsan beyni aynı anda birkaç işi yapmaya muktedir.
Özetle; Çalışmaktır! Sorumluluk bilincinde taşları yerine oturtan.
Ve sorumluluk; Güzel ahlâktır.
Sevinçlerin çoğalması için sorumluluk şart...
Nilüfer Z. AKTAŞ
YazarYunanistan askeri olmak istemeyince yurda gelmiş. Henüz vatandaşı olamadığı yurdun vatan mücadelesini veren gazeteci-foto muhabirinin adı Mustafa Cambaz…Yaşantısı, yüce gönüllü insanların varlığını gö...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Sıcacık pişmiş bir tencere yemek gibidir aile. Pişene kadar biraz ateş, biraz har gerekir. Emek kısmıdır bu. Sabır kısmıdır.Pişirme emeği karşılandıktan sonra sıcaklık ayarı mühimdir elbet. Çok kısmam...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
İstanbul’a özdeş insan yetiştirme şiarı olmuştur hep gönlümde, İstanbul ruhuyla…Masmavi denizinden alacağımız renkle; derya gönüllü derin, bir o kadar asil.Güneşinin doğuşu batışındaki ihtişamı gibi ı...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Dostluk bir penceredir, araladığın kadar aydınlanır odaların…Ne önemli bir bağdır dostluk, kan bağından öte can bağıdır o. Nice yaşanmışlık ardından bir bekleyişe karar kılar gönlünüz. O, tutacağı dos...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ