SANA YÜCE ALLAH’IN “MÂHİYETİNİ” SORUYORLAR?
Tefsir ilminin önemli konuları arasında “iniş sebebi” anlamına gelen “sebeb-i nüzûl” yer alır. Yüce Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’i Hz. Peygamber (s.a.v.)’e indirirken bazı sûre ve âyetleri bir sebebe bağlamıştır. Âyetlerin bir kısmı ya bir olay ya da bir soru üzerine inmiştir. İşte, sûre ve âyetlerin inmesine vesîle olan hâdise ve sorulara “sebeb-i nüzul” (iniş sebebi) diyoruz. Elbette her âyet için bizim bildiğimiz bir sebep yoktur. Kur'an, sadece Hz. Peygamber (s.a.v.) dönemine ait bir kitap değil, varlığını ve rehberliğini dünya durdukça sürdürecek olan, çağları aşan ve kucaklayan bir kitaptır. Sadece ilk indiği Arap toplumunun değil bütün insanların kitabıdır. Kur'an, zamanın geçmesiyle eskiyen değil, dâimâ tazeliğini ve güncelliğini koruyan, insanları geriye değil dâimâ ileriye götüren, ilim, teknik ve gelişmelerle çatışan değil örtüşen ve kucaklaşan bir kitaptır. Emir ve yasakları, helal ve haramları, hüküm ve tavsiyeleri, öğüt ve ilkeleri, misal ve kıssaları, va'd ve vaîdleri, geçmişe, geleceğe, Allah'a, insana ve diğer varlıklara dair bildirdiği gerçekler, bilgiler ve tanımlar, zamanın geçmesiyle değişmez ve değerini yitirmez.[1] Kur’an-ı Kerim’de geçen sûre ve âyetlerin nüzûl sebeplerini bilmenin kaynağı, Hz. Peygamber (s.a.v.)’den rivâyet edilen sahih hadislerdir. Nüzûl sebeplerinin bilinmesi, Kur’an’ın anlaşılmasında bir yol olarak görülmektedir. Kur’an’ın indirilmesinden asıl amaç, beşerî nefisleri ıslah edip, bâtıl inanç ve fâsit amellerden kurtarma dâvâsıdır. Kur'an-ı Kerim, Allah'ı ve insanı tanıtır. Allah'ın emir ve yasaklarını, helal ve haramlarını, öğüt ve tavsiyelerini, hüküm ve sınırlarını, va'd ve vaîdini, iman, ahlâk ve ibadet kurallarını, iman edip sâlih amel işleyenlerin mükâfatlarını, inkâr ve isyân edenlerin âhiretteki cezâlarını, ibret alınması için geçmiş kavimlerin kıssalarını ve âhiret ahvâlini anlatır. İnsanın kendisine, Yaratıcısına, insanlara, çevreye ve diğer varlıklara karşı görevlerini bildirir. Ayrıca, yaratılışın başlangıç, devam ve sonuçlarından bahseder. Tarihî olaylara dair geçmiş peygamberlerin ve ümmetlerinin hayatından bilgiler verir. Kur’an’da anlatılan bu olayların asıl amacı, iyi insan yetiştirmeye katkıda bulunmaktır. Diğer taraftan, esas olan, her bir sûre ve âyeti belli bir tarihsel kesit ve olgu ile sınırlandırmadan, vahyin evrensel ölçekte bir bütün olarak iniş amacını ortaya koyabilmektir. Sebeb-i nüzûl fer’, Kur’an’ın bir bütün olarak indirilmesi ise, asıldır. Fer’ olan asıl üzerine binâ edilmelidir. Asıl, fer’in gölgesinde kalmamalıdır. İşte biz de bu bağlamda sûre ve âyetleri yorumlama ve günümüze dönük mesajlarını ortaya çıkarmada sebeb-i nüzûlden yararlanma cihetine gideceğiz. Sebeb-i nüzûlün iki yönü vardır. Birincisi özel, bir diğeri de genel hükümler taşımış olmasıdır. Bunlardan hüküm bildirme bağlamında her iki yöne yeri geldiği zaman misaller vereceğiz.
Ramazan ALTINTAŞ
Yazar
İslâm öncesi döneme “Câhiliye Dönemi” denilir. “Cehile” sözcüğünden türeyen câhiliyye, “Arap Yarımadası’nda ilâhî kanunların, Allah’tan vahiy alan bir peygamberin ve vahye dayanan bir mukaddes kitabın...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Takdir, muhatabın yaptıklarına değer vermektir. Değer yerine göre sözlü ya da yazılı bir teşekkür veyahut farklı şekillerde ödüllendirme olabilir. Çünkü takdir edilmesi gerekeni takdir etmek bir erde...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke putperestlerine Kur’an’ı tebliğ ederek onları Allah’ın birliğine inanmak, sadece O’na kulluk etmek, bencil duygulardan ve haksız davranışlardan arınarak insanlara iyilik e...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
İnsan Arapça bir kelime olup "üns” ve "nesy” terimlerinin müşterek bir terkibidir. Üns yabanîliğin aksine; yakınlık, sevecenlik, ülfet ve alâka anlamlarına gelir.[1] Bu duygu insanın hemcinsleriyle v...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ