Özbekistan Notları
Tohumun toprağa düştüğü
Çınarların kök saldığı salkım saçak
Göğün dal uçlarından öptüğü
Güvercinlerin bulutlarla yarıştığı
Mübarek belde
Ceviz rahlesine aşkı işleyip durur nakkaş
Ne dün var hayalinde ne de yarın
İlâhî hitâbın neşvesiyle mest
Salıvermiş kendisini akışına duyguların
Ser-mest-i câm-ı elest
Onun yaşadığı mevsimler üstü idi
Hece hece örmüş atkısını imanın
İmam Mâturîdî
Eski kentin eşiğine dayamış başını
Mütebessim, beşûş
Hakîm Süleyman Ata el verir Zengi Ata’ya
Gerçeğe dönmüş, hayal meyveye
durmuş ağaç
Dal budak salmış Anadolu’ya
Hakîkat olmuş düş
Kurmuş halkasını Hoca Ahrâr
Çatlamış gönül dudaklarına tevhidi damıtır
Çepeçevre kuşatmış afâkı
Rûhları aydınlatan nurânî ıtır
Bir ok bakışları cihangir Timur’un
Saplanmış bağrına Anadolu’nun kanar
Kanar mağrur Bâyezîd’imin yüreği
Cehennem buğusu gözyaşları
İçinin mağarasına akar
Katre katre kahır, damla damla zehir
Bir ateş düşmüş orta yerine
Can evinden Osmanoğlu’nu yakar
Mavi çinilere sığınmış Timur
Beklerken içini aydınlatacak nuru
Eşiğinde düşünür canım
Gök kubbeyi çekmiş makberine
Güzelce uyusun diye Bibi Hanım
Gökyüzünü rasatla meşgul Uluğ Bey
Alıp gitmiş sırlarını asırlar
Yuva yapmış kumrular kubbede
Ne usturlap ne zîc
Taş taş yenilip zamana dökülmüş
Kapıları çınarlarla yarışan kasırlar
Semerkand gönül medinesini bezeyen diyar
Efendimin mübarek sözleri ardında
ebedîleşen ömür
Rahmet gülistanında müminlerin yâri
Gel diyor zarif kubbesinin altında mütevazı
Haşri bekleyen İmam Buharî
Buhara, Anadolu’yu aydınlatan çerağ
Hadis çiçeklerine fide
Bir birlik pınarı dünden bugüne
Alıp götürmek için selamet sahiline
Çağırıyor insanoğlunu tevhîde
İnciler dermiş hazînesinden Kur’ân’ın
Gönül tahtına kurulan er
Kıt’a kıt’a bend bend
Aşk merdiveniyle ulaştırır
Dünden bugüne susamışları semaya
Bahaüddîn Nakşbend
Kuşlar fısıldar gelenlere
“Gizli perdeleri açar
Can telinden rebabı hu
Devirmiş nefis putunu
Tek bir rakam hesabı hu
Başını dizine koymuş
Kalbi masivadan soymuş
Fikri zikri yalnız Oymuş
Rahlesinde kitabı hu
Halk içinde Hakla durur
Onunla kalkar oturur
Elini dizine vurur
Erenlere hitabı hu
Gözler kara, yeşil, elâ
Niçin beklersiniz hâlâ
Minareler diyor illâ
Kubbelerin cevabı hu”
Dal dal yükselip el açmış çınarlar
Anadolu çınarlarıyla sırdaş
Benim çınarlarım çınarlarımız
Bir tevhid halkası Taşkent,
Semerkand, Buhara
Tutmuş elinden Anadolu’nun
Gönül Kafına uçarlar
Serzakir Bahaüddin, Hoca Ahrâr, Gucdavânî
Susturur hafî zikirle isyanları ki nefsanî
Nuranî meltem esintisi asırlardır bu diyâra
Ey yolcu düşerse yolun
Cetlerine selâm eyle Anadolu erlerinin
Göreceksin
Mekke güneşini kalbinde taşıyan kent
Medîne mehtabını balkıyan fezâ
Mavinin sonsuzluğuna kanatlanmış
Soluk alıp vermede daha
Gökleri omuzlamış firuze kubbeler
Kutsal emaneti taşır gibi
Toprak çatlıyor uç vermekte filizler
Eller kalbin bâkir tepelerinden
Yeniden, yeniden açılmakta Allah’a
Mahmut KAPLAN
Yazar
İnsanların sıkıntıya düştüğü, yolsuzlukların arttığı, hayhuyun ortalığı kapladığı zamanlarda mizah ve hicvin toplumda boy gösterip ortalığı kaplaması beklenirken günümüzde mizah açısından iç açıcı bir...
Yazar: Mahmut KAPLAN
Bu halaylar, bu oyunlar,Bu toy benim toyum değil,Nerede güzel koyunlar,Bu köy benim köyüm değil…Çobanlar sığır gütmüyor,Kimse tarlaya gitmiyor.Artık horozlar ötmüyor,Bu köy benim köyüm değil…Babam ses...
Şair: Halil GÖKKAYA
Edebiyatımızda; asırlar öncesinden sesini günümüze ulaştırabilen şairlerin başında yer alan, tezkirelerde “Mevlânâ” sıfatıyla anılan Fuzûlî, zamanının gerektirdiği din ve fen ilimlerinin hepsinde âli...
Yazar: Mahmut KAPLAN
İslâm ideali, aslında insan ideali demektir. Zira din, insan için vardır. Bu idealin beslenmesi ise kalbin hareketiyle gerçekleşir. Sevgi eksik olan insanların dindarlıkları, sadece dışsal bir gösteri...
Yazar: Oğuzhan AYDIN