ÖMÜR HEYBESİNDEKİ NEFESLER
Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında Yek-pâre, geniş bir ânın Parçalanmış akışında diyor bir şiirinde A. Hamdi Tanpınar. Tek parça, geniş bir an içinde yaşıyoruz aslında. O andan zaman denilen bir parça koparılmış ve biz de onun içinde sarmalanmış durumdayız. İnsan, bütün eşyayla birlikte kendini de kuşatan bir şeyi nasıl ölçebilir! Ancak önce ve sonra olmadan, geçmiş, şimdi ve gelecek kategorileri içine dâhil etmeden de eşya, olgular, olaylar hakkında düşünemiyoruz; işlerimizi düzene koyamıyor, geleceğimizi planlayamıyoruz. Ölçmeye, belirlemeye, sınırlarını çizmeye ihtiyaç duyuyoruz içinde bulunduğumuz zamanın. Bir merkez belirlemek ve onun etrafındaki hareketi saymak suretiyle, kendimize ve dünyaya bir ömür biçiyoruz. Yerkürenin ve onun uydusu ayın güneş etrafındaki dönüşlerini saymak suretiyle saati, günü, ayı, yılı hesaplıyoruz. Bu sürecin bir noktasında dünyaya geliyor, hiçbir şey bilmez, hiçbir şey yapamaz bir haldeyken emeklemeyi, konuşmayı, yürümeyi öğreniyor olduğumuz içindir, belki de zamanı ileriye doğru akan doğrusal bir hareketmiş gibi algılıyoruz. Ölümü çok uzak görüyor, dünyada bir sonsuz yaşam hayaline kapılıyoruz. Oysa yerküredeki yaşamımız, bir pergelle çizilen çember gibi, başladığı noktada sona erer. Geldiğimiz yere geri döneriz. Sanki o mesafe hiç katedilmemiş, ileriye doğru hiç yürünmemiş de sürekli başlangıç noktası takip edilmiş gibi. Ama bunu, o sonu kendimiz tecrübe etmeksizin bir türlü idrak edemeyiz. Yerküredeki ömrümüzün süresini alıp verdiğimiz nefesleri sayarak hesaplamış olsak acaba hayata ve ölüme dair nasıl bir idrak içinde olurduk? Bir oksijen tüpü gibi sırtımızda taşısaydık yaşam süremizi, alıp verdiğimiz her nefesle o sürenin azaldığını görebilseydik yapıp etmelerimize nasıl bir yön verirdik?
Halide YENEN
YazarÂlemlerin Rabbi’nin, “Sen elbette üstün bir ahlaka sahipsin.”[1] hitabında bulunduğu Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), “Beni Rabb’im terbiye etti ve en güzel şekilde terbiye etti (te’dîb).”[2] buyur...
Yazar: Halide YENEN
“Ebû Amr Süfyân İbni Abdullah (r.a.) şöyle dedi: ‘Yâ Rasûlallah! Bana İslâm’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim.’ dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.),...
Yazar: Halide YENEN
Üzerinde yaşadığımız, gezip tozduğumuz, yiyip içtiğimiz, ağlayıp güldüğümüz, yuva kurduğumuz, evlatlar yetiştirdiğimiz bu toprakları bu mukaddes vatanı, cennet Anadolu’muzu bize emanet eden tüm şehitl...
Yazar: Halide YENEN
Ümmü Hânî (r. anhâ) Rasûlullah (s.a.v.)’in amcakızı... Hz. Ali (r.a.)’ın kız kardeşi... İsmi Mevlid-i Nebevî’nin Mirâc bölümünde devamlı yâd olunan bir bahtiyar... Hanesi mirac ışığıyla aydınlanma ...
Yazar: Nagehan Nida DURAN