Öğretmen, Bir Gönül Sevdalısı Olmalı
Öğretmenlik, peygamberlik mesleğidir. İnsana bilmediği bir şeyi öğreten öğretmen onurlu, şerefli ve önemli bir mesleğin mensubu olduğunu asla unutmamalıdır. Öğretmenlik, yüksek ideal sahiplerinin yapacağı manevî bir görevdir. Maddî ihtiyaçlar birinci planda olmamalıdır. Öğretmen dersten yorulan değil, aksine yaptığı işten zevk ve heyecan duyandır. Öğretmen huzur içinde çalışan, yüreğinde öğretme aşkı olan bir gönül sevdalısı olmalıdır. En modern araçlarla donatılan mükemmel binalar da yapsanız işini iyi bilen ve seven bir öğretmen olmadıkça başarı gelmeyecektir. Merhum Mahir İz; “Ben size çadırda bile en kaliteli eğitimi verebilirim, siz bana yeter ki kaliteli öğretmeni bulun.” diyor.
Eğitim; kişiye gerekli olan beceri ve yeteneği kazandırma, maddî-manevî açıdan geliştirip zenginleştirme, kişilere güzel alışkanlıklar kazandırma, öğrendiklerini hayatına uygulamasına yardımcı olma faaliyetidir. Öğretim ise kişinin yetenek, özellik ve çalışmalarını bilgi ve metot içerisinde geliştirme faaliyetidir. Bunları yaparken amacımız ne olmalıdır? En başta kişiyi bilgili yapmak, faydalı davranışlar kazandırmak, yol-yöntem öğretmek, yeteneklerini geliştirmek, birlikte çalışma, iş birliği, yardımlaşma, dayanışma ve öz güven duygusu vermek, kişiye hayatı sevdirmek, hayattan zevk aldırmak, insanlarla barışık olmasını sağlamaktır.
Öğretmen öğretici, yol gösterici, davasına sahip, arkadaş, sırdaş, dost, okuyan ve okutan, takdir ve teşekkür eden, yönlendirici bir kişidir. Öğretmen mesleğinin sevdalısı olmalı, derse hazırlıklı girmeli, âdil olmalı, kibar, nazik, sevecen, şefkatli, güler yüzlü ve samimi olmalıdır. Derse zamanında girip çıkmalı, kılık-kıyafetine özen göstermeli, güzel konuşmalı, maddî ve manevî yönden öğrencisini ödüllendirmelidir.
Öğretmen görevini hakkıyla yapmalı, eleştiriyi uygun zaman ve zeminde yapmalı, öğrencisini takip etmeli, haklı istekleri yerine getirmeli, güzel sözcüklerle gönülleri kazanmalı, sınıfı sevgi ocağına dönüştürmelidir.
Öğretmen kendini ve okuttuğu kaynakları her yıl yenilemeli, derse dinlenmiş olarak girmeli, özel işlerini ve aile hayatını sınıfa yansıtmamalı, olayları siyaset üstü ele alarak tarafsız davranmalı, anlattıkları hayatla ilgili olmalıdır. Öğrenci ile diyaloglarında onları olduğu gibi kabullenmeli, olumlu ve güzel taraflarını öne çıkarmalı, onlara seçme ve alternatif sunma hakkı vermeli, öğrencilerini sınıf içinde utandırmamalı, eleştirilecekse kişiliği değil, davranışı eleştirilmeli, hataları söylenirken önce doğrulardan başlanmalı, teklif ve görüşleri değerli görülüp heyecanlandırılmalı, dinlemeyi gerçek anlamda yapmalıdır.
Öğretmen; sadece sınıfta değil, her yerde öğretmenlik yapmalı, güler yüz içinde hâl hatır sormalı, gönüllere hitap etmelidir. Öğretmen; konuları işlerken önceden hazırlık yapmalı, diğer derslerle bağlantı kurmalı, anlatılacak konuları basitleştirmeli ve işin özünü söylemelidir. Önce amaç, sonra detay bilgiler verilmeli, soru-cevap, öğrenci merkezli aktif metot uygulanarak konular tartışılmalıdır. Bütün öğrenciler derse katılmalı, araştırmalar özendirilmeli, dersin sonunda mutlaka tekrar yapılmalıdır. Sınıfa her türlü yazılı ve görsel kaynak getirilmeli, görselliğe önem verilmeli, olaylar canlandırılarak anlatılmalı, dersin ilk yirmi dakikası çok iyi kullanılmalıdır. Ders anlatırken zamana ve yere göre uygun şekilde şaka, fıkra, aktüaliteye yer verilmeli, ders sıkıcılıktan kurtarılmalıdır. Hayatın gerçekleri, zorlukları anlatılmalı, insani ilişkiler, kültür, gelenek-görenek, örf-âdet-töre kavramlarına değer verilmeli, sevgi ve saygının sözde kalmayıp uygulanmasına dikkat edilmelidir.
Anlatılan konunun akılda kalması için konunun önemi, sağlam temellere dayandırılmalı; düşündürücü, soru sordurucu, merak ve heyecan uyandırıcı olmalıdır. Konu anlatılırken dikkat çekici örnekler verilmeli, öğrencinin katkısı istenmeli, konu planı tahtaya yazılmalı, VCD, tepegöz, slayt, TV, teyp, bilgisayar ve projeksiyondan yararlanmalı, neyin, niçin yapılacağı anlatılmalı, konunun önemli noktaları tekrarlanmalı, vurgulanmalı, altı çizilmelidir. Konular içindeki önemli cümleler, şifre ve formüller icat edilerek kolaylaştırılmalı, hatıralara yer verilmeli, ders yarış havasına sokulmalıdır. Konuyu illaki bitireceğim kaygısına kapılmadan -çok şey yerine- öz verilmelidir, öğrenci ile göz teması kurulmalı, neşeli olunmalıdır.
Öğrenciyi nasıl çalıştıralım ki başarılı olsun. Öğrenciye yol göstererek planlı, programlı çalışmaları gerektiği anlatılmalıdır. Dersin önemini hissettirmeli, çalışılmazsa hayatta başarısız olunacağı, aile ve çevrede uyumsuzluk yaşanacağı anlatılmalıdır. Öğrenciler öğretmenlerini kendileri için bir şans olarak görebilmeli, öğretmenin ilgisinden gurur duymalı, başarılı olanlar için parlak tablolar çizmeli, çalışanlar mutlaka desteklenmelidir.
Eğitimde kaliteyi artırmak için öğretmen bilgili olup bilgisini tazelemeli, yaptığı işten heyecan duymalı, iş birliği ve diyaloğa açık olmalıdır. Öğretmenlerin huzurlu ve başarılı olabilmesi için onlara alanlarında yardımcı olmak, isteklerini yerine getirmek, onları sıkıp bunaltmamak, çalışmalarını maddi ve manevi olarak takdir etmek gerekir.
Okul idarecileri öğretmenin başarısının kendi başarıları olduğunu bilmeli, tenkit ve eleştiride aceleci olmamalı, iyice dinleyip anlamadan uygulama yapmamalı, veli toplantılarını ve özel günleri gereği gibi değerlendirmelidir. Bu günlerde idareci-öğretmen-veli kaynaşması sağlanmalı, başarılı öğretmen ve öğrenciler ödüllendirilmelidir.
“Meslek çilelidir; korkma ve usanma, emeğine acıma, samimiyetle yapılan hiçbir hizmet karşılıksız kalmaz, kimseden karşılık ve vefa bekleme, sabırlı ol, insanlığın hamallığını yapıyorsun, heyecan ve haz duymalısın, öğretmenin rüyaları bile okul ve okul çevresinde geçer. Öğrenciler, bir öğretmen için ne bereketli bir zürriyettir. Okullar insan imal eden fabrikalar, öğretmenler de bu fabrikanın başmühendisleridir. Peygamberler beşeriyetin başöğretmenleridir. En idealist ve en kabiliyetli evladını öğretmen yapmaya çalış. Öğrenci, Allah’ın emanetidir; ona titizlik göster.”
Sümeyye Büşra YILDIZ
Yazar
Günümüzde en çok değerini kaybeden konulardan biridir mahremiyet. Toplumu ifsat eden, zihinleri bulandıran, hayatı zehir eden davranışların başında mahremiyete uyulmaması gelmektedir. Aile mahremiyeti...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Ebû Fukeyhe (r.a.) puta tapan bir putperestin yanında köleydi. Kalbi İslâm’la nurlanmıştı. Fakat efendisi onun İslâm’a girip Müslüman olmasını bir türlü hazmedemiyordu. Çünkü o kendisine bile faydası ...
Yazar: N.Nida DURAN
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in amacı ise sadece insanların davranışlarını düzeltmek değil, kalplerine hitap ederek onları içten değiştirmekti. O; çıkarcılığa, kabileciliğe ve kana dayalı güvensizlik üzerin...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Bir kahraman yatar Seyitgazi’de,İnancı Türk İslam, rehberi Kur’an,Kılıcı kuvvetli gürzü gûzîde,Elinde kılıcı, göğsünde iman,Heybetinden korkar yanında duran.Öyle bir Battal ki kabri heybetli,Yüreği he...
Şair: Rabia BARIŞ