Müslüman Denizci Ahmed İbni Mâcid
Vasco Da Gama’nın Rehberi Müslüman Denizci: Ahmed İbni Mâcid
Portekizli denizci Vasco da Gama (1469-1524), Portekiz kralı I. Manuel tarafından Doğu’nun hazinelerine ve Hindistan’a ulaşmakla görevlendirilen; kendisinden önce vatandaşı Bartolomeu Dias’ın 1486’da Afrika’nın güneyini dolaşarak sözde keşfettiği Ümit (Cape) Burnu’na 1498’te tekrar ulaşarak, oradan Hindistan’a giden ve dolayısıyla Hint Deniz yolunu bulan “ilk Avrupalı” kâşiftir.
Gama’nın bu seferinin, bir coğrafî keşif olduğu yıllarca Batılılarca propaganda edilmiştir. Oysa tarihî ve ilmî kaynaklar, bunun aksini iddia ederek, hem Ümit Burnu’nun hem de Hint Deniz Yolu’nun Müslümanlar tarafından bilindiğini açıkça ispatlamaktadır. Prof. J. H. Kramers, İslâm Ansiklopedisi’nin 3. cildinde, Hindistan Yolunun Müslümanlar tarafından asırlardan beridir bilindiği, Avrupalılara ise meçhul olduğu gerçeğine parmak basmıştır.
Portekizliler de, Müslüman maceracıların (kâşiflerin), daha 10. Yüzyılın ilk yarısında Büyük Okyanus’u geçerek Asya’ya sık sık ulaşmaya kalkıştıklarını çok iyi biliyorlardı. Zira başkent Lizbon’da maceracıların adını taşıyan “Darb el-Mağrûrîn”, yani “Maceracılar Caddesi” adında bir cadde vardı.
Vasco da Gama’ya, Hindistan yolunda bugün Doğu Afrika’da, Kenya sınırlarında bulunan Malindi’den Hindistan’ın Calicut/Kalküta Limanına kadar rehberlik eden kişi, Arap (Necidli) coğrafya, denizcilik, haritacılık ve matematik âlimlerinden (Şihâbüddîn lakaplı) Ahmed İbni Mâcid idi.
İbni Mâcid, 1435 yılında Arabistan’ın Umman sahilindeki Culfan (Ra’sü’l-Hayme) bölgesinde doğdu. Kendisi gibi âlim olan babası ve dedesinden, din ve fen ilimlerini tahsil etti. İbni Mâcid babasından, Kızıl Deniz ve Umman Denizi’ni kast ederek, iki denizin muallimi, kılavuz kaptanı manasına gelen Mu’allimü’l-Baḥreyn olarak söz etmiştir.
Küçük yaştan itibaren denizciler arasında yetişti; denizcilik ilmini ve tarihini öğrendi. Arabistan, Kızıl Deniz, Hint Okyanusu ve Çin Denizi’ni kapsayan bölgede uzun yıllar denizcilik yaptı. Öyle ki, 15. asrın, matematikten astronomiye her ilmi bilen sayılı filozof denizcilerinden oldu. 40’tan fazla eser telif etti.
Kaleme aldığı eserlerin en meşhuru, Hint Okyanusu, Kızıl Deniz, Basra Körfezi, Atlas Okyanusu ve Doğu Hint Adalarını tanıtan ve oralardaki denizcilik faaliyetlerinden bahseden ve 1485’de başlayıp 15 senede tamamladığı 50 yıllık birikimin ürünü olan “Kitâb el-Fevâid fî Usûl İlm el-Bahr ve’l-Kavâid/Deniz İlminin Temel Prensipleriyle İlgili Faydalı Bilgiler Kitabı” isimli eserdir.
12 bölümden meydana gelen eserin giriş bölümünde İbni Mâcid, denizcilik ilminin önemine işaret eden mühim bilgilere değinmiştir: “Denizcilik ilmi fevkalade lüzumlu ve kaçınılmaz bir ilimdir. İnsanın bu ilimde otorite olabilmesi cin, bütün ömrünü buna vermesi gerekir.
Zaten dinimiz beşikten mezara kadar ilimle meşgul olmamızı emrediyor. Ancak bu şekilde, bir ilim adamı kendi keşiflerini ortaya koyup mensub olduğu ilim dalında bir adım daha ileri gidebilir. Mesela, kıbleyi tesbit etme ilmini bilmek elbette lüzumlu ve faydalıdır. Yönünü tayin eden insan gemiye bindiği zaman tereddüt etmeden namazını kılar.”
Kitabın üçüncü ve dördüncü bölümlerinde, gemicilere ve kaptanlara denizlerde yol gösteren yıldızları, deniz enlem ve boylamları ile gökteki burçları tanıtmıştır. Altıncı bölümde, Beyt’ül-İbre’yi, yani kumanda odasını ve pusulanın ehemmiyetini izah etmiştir.
Yedinci bölümde, yıldızların ölçüm ve hesaplanmasında ve yıldızlara göre mevki tayininde dikkat edilmesi gereken hususları açıklamıştır. Dokuzuncu bölümde, Arabistan, Afrika, Kızıldeniz, Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus sahillerini tanıtmıştır.
Onuncu bölümde; belli başlı büyük adaları ve sahillerini tanıtarak Bahreyn, Madagaskar, Cava, Sumatra, Seylan, Zengibar adaları ve sahilleri hakkında bilgi vermiştir. On birinci bölümde, denizlerde sefere çıkmak için münasip olan havaları ve havaların bölge ve sahillere göre farklı durumlarını anlatarak rüzgâr, yağmur, med ve cezir vakitlerine dair önemli malumatlar aktarmıştır. On ikinci ve son bölümde ise, Kızıldeniz ve yöresi sahilleri üzerinde durmuş, ulaşım yollarını ve denizciler için mahzurlu olan bölgeleri göstermiştir.
Osmanlı denizcisi Seydi Ali Reis (1498-1563), Kitâbü’l-Muhît başlıklı kitabında ondan şöyle bahsetmiştir: “Denizciler arasında güvenilir, Hint Denizi rehberi (mu’allim), çağdaşları (seyrüsefer müellifleri) arasında itibar sahibidir.”
İşte Vasco da Gama, Hindistan’a, bu Müslüman âlimin denizcilik bilgisi, tecrübesi, kılavuzluğu ve elinde bulunan devrin en ileri -Sir Richard Francis Burton’a (1821-1890) göre yeniden icat edecek kadar geliştirdiği- pusula, usturlap aletleri ve sahih haritaları sayesinde 20 günde ulaştı. Ve Hint Deniz Yolunu, Batı adına ilk defa bu büyük Müslüman denizci sayesinde keşfetti.
Bilim tarihçimiz Prof. Fuat Sezgin uzun yıllara dayanan derin araştırmalar sonucunda, Vasco da Gama’nın gerçekleştirdiği deniz yolculuğunun bir keşif olmadığını; bu hususta Müslümanların oynadığı muazzam rolü ve denizcilik bilimine dair Batılıların ve Portekizlilerin geliştirdiği tezlerin ilmî temelinin ve meşruiyetinin bulunmadığını şöyle ortaya koymuştur:
“Portekizliler esasında hiçbir şeyi keşfetmediler. Portekizlilerden evvel bu yol, Müslümanlar tarafından kullanılıyordu. Müslümanlar, Afrika’nın güneyinden geçerek 9. Yüzyılda Çin ile ticaret yapıyorlardı. Hint Okyanusu 15. Asırda Müslümanların elinde bir İslam gölü gibiydi.
Hindistan ve Java, Müslümanların elindeydi. Müslümanlar henüz 9. Yüzyılda Madagaskar’a büyük çapta yerleşmişlerdi. Yedinci yüzyılda Müslümanların, Çin’de Kanton şehrinde bir müstemlekeleri vardı… Modern denizcilik biliminin kurucusu oldukları iddia edilen Portekizlilerin, bir de bütün Hint Okyanusu’nun ve Afrika kıtasının mükemmel çizimlerini yapan haritacılar oldukları ileri sürülmektedir ki, tamamıyla tashihe muhtaç bir bilgidir. Bunun yanlışlığını ispat ettim.
Bugün yüzde yüz Portekiz kaynaklarına dayanarak ispat edebiliriz ki, Portekizliler daha Hint Okyanusu’ndaki seferlerine başlamadan önce ellerinde İslam dünyasından ulaşan mükemmel haritalar vardı. Bu haritalarla, Afrika kıtası boyunca Hindistan’a hangi yollarla gidileceğini çok iyi biliyorlardı.
Vasco dö Gama, bu haritalarla Hint Okyanusu’na pusulasız geldiğinde (çünkü henüz tanımıyorlardı), Mombasa şehrinde (Malindi limanında) İslam denizcilerinin elinde çok mükemmel haritalar gördüğünü, orada çok mükemmel (üç çeşit) pusulayı ilk defa gördüğünü ve onların gemilerinin kendi gemilerinden daha büyük olduğunu bizzat hayranlıkla anlatıyor.
Ayrıca Vasco dö Gama ve ondan sonra gelen denizcilerin hepsi, Hint Okyanusu’nda mükemmel haritalara rastladıklarını ve bunları beraberlerinde getirdiklerini itiraf ediyorlar ve hiçbir zaman bu haritaların yapıcısı olduklarını da söylemiyorlar…
Müslüman denizcilere, yönlerini nasıl bulduklarını soran Vasco dö Gama’ya, onlar bir alet göstermişlerdir. Yatay ve dikey eksenleri olan bu alete Yakup Çomağı (Jacobsstab) denilmektedir. Geminin üzerinde yükseklikleri ve yatay mesafeleri ölçerek yıldızın yüksekliğini verebilen bu alete ait bilgi de Avrupa’ya intikal etmişti. Avrupalılar, esası İslam dünyasında daha 9. Yüzyılda bilinen bu aleti de Avrupa icadı diye nitelendiriyorlar.”
Portekizli tarihçi Castanheda ise, İbni Mâcid’in şahsında Araplar ve Müslümanların “usturlabı” (gök cisimlerinin yüksekliklerini ölçen astronomi aleti) 10. Asırdan beri bildiğini, bu gerçek karşısında Vasco da Gama’nın yaşadığı büyük şaşkınlığa ise şu şekilde temas etmiştir:
“Gama, gemisinde bulunan, ağaçtan ayrılmış kocaman usturlabı (sextant) ve güneşin yüksekliğini ölçen madenden yapılmış başka aletleri de gösterdiği zaman, İbni Mâcid hiç şaşırmadı. Kendisi gibi bazı rehberlerin güneş ve yıldızların yüksekliklerini ölçmek için üç veya dört köşe, pirinçten bir alet kullandıklarını söyledi.
Fakat mesafeyi başka aletlerle ölçmeyi tercih ettiğini, onların daha dakik olduğunu, Hint gemicilerinin de onları kullandığını ilave etti. Vasco da Gama, rehberin şahsında bir hazine bulduğunu derhal anladı. Rehberin verdiği coğrafya bilgileri karşısında hayret etti.”
Mısırlı âlim Muhammed Kutup, Vasco da Gama’nın, İbni Mâcid’in yardımıyla Afrika turunu tamamladıktan sonra şu sözleri sarf ettiğini ileri sürmüştür: “İşte şimdi İslam’ın boynuna ipi dolamış olduk. Artık yapılacak tek şey, bu ipi çekip boğmak ve ölmesini beklemektir.”
Ahmed İbni Mâcid, 1501 yılında vefat etmiştir.
Kaynaklar: Seyyid Hüseyin Nasr, İslâm ve Bilim, Türkçesi: İlhan Kutluer, İnsan Yayınları, İstanbul, 2006; J. H. Kramers, “Coğrafya”, İslam Ansiklopedisi, c.3, Eskişehir, 1997; İslam Medeniyeti Tarihinde Coğrafya ve Ticaret, Çeviren: Ömer Rıza Doğrul, İstanbul, 1934; Fuad Carım, Türklerin Denizciliği, Oruç Reis ve Garb Ocakları, Hind Denizlerinde Türk-Portekiz Elleşmeleri, İstanbul, 1965; İrfan Yılmaz, Yitik Hazinenin Kâşifi Fuat Sezgin, İstanbul, 2014; Rawda el Hajji, Süleymân el-Mehrî’nin el-‘umde el-Mehriyye fî Dabṭ el-‘Ulûm el-Baḥriyye Adlı Eseri, Yüksek Lisans Tezi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Bilim Tarihi Anabilim Dalı, İstanbul, 2019; Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, c.10, İstanbul, 1983, s. 30-31; Şaban Döğen, Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi, İstanbul, 1987.
İsmail ÇOLAK
YazarMilli Mücadele’yi destekleyen İstanbul’daki tekkelerden biri de Eyüp sırtlarındaki Hatuniye Tekkesi’dir. Bu tekkenin kahraman şeyhinin ismi, Saadeddin Ceylan Efendi idi. Hatuniye Tekkesi, işgal devlet...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Yaratılıştaki Yüz Güzelliğini Koruyarak Mahşerde Mahcup Olmamak İçinde yaşamış olduğumuz şu âlemde, yaratılmış olan bütün güzellikler Cenab-ı Hakk’ın ilâhî güzelliğinin bir yansımasıdır. Çünkü gü...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Üst üste 15 defa dünya şampiyonu olmuş Türk güreşçisidir. Türk güreş tarihinin en iri ve heybetli güreşçisi olarak kabul edilmiştir. Osmanlı Devleti zamanında yaşamıştır. Asıl ismi, Ali Nurullah ...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Tokat ilimizin tasavvuf hayatındaki önemli kişilerinden olan Hacı Ahmet Niksârî Hazretleri’ni tanıtan ve Dr. Muhammed Yusuf Akbak tarafından hazırlanan “Niksarlı Şeyh Hacı Ahmet Efendi (k.s.)” adlı es...
Yazar: Yusuf HALICI