MÜFESSİR SÛFÎ KUTBÜDDÎN-İ İZNİKÎ ve KALBİN (BAZI) HASTALIKLARINA DAİR DEĞERLENDİRMELERİ
Kutbüddîn-i İznikî, oğlunun verdiği bilgiye göre Niğde’de doğmuş, daha sonra İznik’e göçerek buraya yerleşmiştir.[1] İznikî’nin babasının adı Mehmed’dir. İznikî, döneminin önde gelen birçok âliminden dersler almıştır. Niksarî Hasan Paşa’nın[2] özel ilgisine mazhar olan İznikî, eğitim sürecinin ardından tasavvufa yönelmiştir.[3] Evliyâ Çelebi (ö.1095/1684(?)) onun İznik’te bir zaviyesinin olduğunu ve vefatına kadar bu zâviyede irşad faaliyetlerine devam ettiği bilgisini nakletmiştir.[4] Kutbuddîn-i İznikî, 8 Zilkade 821/7 Aralık 1418’de İznik'te vefat etmiş ve zâviyesine defnedilmiştir. İznikî’nin medfun olduğu türbe ve türbenin yanında bulunan Şeyh Kutbüddîn Camii’nin kimler tarafından yapıldığı tespit edilememiştir.[5] Velûd bir müellif olan İznikî’nin “Tefsîru’l-Kur’ân veya Tefsîru Kutbüddîn”[6], “Mukaddime”[7], “Râhâtu’l-Kulûb”[8], “Telfîkât”[9], “Risâle fî hakkı deverâni’s-Sûfiyye”[10], “Mürşidü’l-Müteehhil”[11], “Bitin Yaratılması Hikmeti Hakkında Risale”[12], “İbn Arabî’nin Firavun’un İmanı Hakkındaki Risalesine Reddiye”[13], “Yusuf Hakkında Risale”[14], “Risâle fi Şerhi Sübhâneke mâ Arafnâke Hakki Mârifetike”[15], “Risâle fi Şehri Ramadân”[16], “Risâle fi Salâti’t-Terâvîh”[17] ve “Kitâb fi İlmi’t-Ta’bîr”[18] adlı eserleri kaleme almıştır.[19] İznikî’ye Göre Kalbin (Bazı) Hastalıkları ve Tedavi Yöntemleri İznikî, madde ve mana arasındaki gelişim ve değişimin dengeli olması gerektiğini göz önünde bulundurarak gönlü Hak sevgisi ile donatmak gerektiğini sıklıkla vurgulayan bir sûfîdir. O, gönlün tasfiyesi için kalbin önemine vurgu yapmış ve kalbin kişinin hayatını Hak sevgisi ekseninde dönüştürücü etkisinden bahsetmiştir.[20] İznikî’ye göre kalbin hastalıkları tedavi edilmeden bu merkez Hakk’ın tecellilerine hazır hâle gelemez. Ona göre kalpten uzaklaştırılması gereken ilk hastalık dünya sevgisidir. Ona göre, nefs-i emmârenin hoşuna giden her şey dünya sevgisi kapsamına girmektedir. Kişi, Hakk’ın rızasını elde edebilmek için dünya sevgisi kapsamına giren her husustan sakınmalıdır. İznikî’ye göre Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler, dünya sevgisini kalpte barındırmamayı telkin ettiği için mü’min dünya kaygısından uzak bir şuurla hayatını anlamlı kılma gayreti içerisinde olmalıdır.[21] İznikî’nin kalbin hastalıkları ile gündeme taşıdığı ikinci konu “kişinin kendini başkalarından farklı görmesi” şeklinde tanımladığı kibir mevzuudur. İznikî’ye göre kişi, yoksul yanına geldiğinde farklı, zengin yanına geldiğinde farklı davranıyorsa kibrin kıskacında bulunuyor demektir. İznikî, kibrin kalpten sökülüp atılabilmesi için ihtiyaç sahiplerinin gönüllerini almayı ve cömertliği kuşanmak gerektiğini söylemiştir.[22] İznikî’nin kalbin hastalığı olarak gündeme getirdiği bir konu da ucb yani kişinin kendinde bir yücelik görmesi konusudur. Kutbuddîn Efendi’ye göre ucb ile kibir arasında benzerlik olmakla birlikte kibir büyüklenmek hissinin bir yansıması iken ucb Hakk’ın kişiye lütfettiği bazı özellikleri dolayısıyla kendini başkalarından farklı görmesi anlamına gelmektedir. İznikî’ye göre ucb, nefsin gönlü kirli ahlakî hasletlerin ağlarıyla kaplayan bir özelliğidir. Ona göre mü’min, bir mürşid-i kâmilin elinde kalbini bu ağlardan kurtarmalı ve Hakk’ın sevgisini gönlüne hâkim kılma gayreti içerisinde olmalıdır.[23] Kutbuddîn-i İznikî, “kişinin başkasında gördüğü dünyevî veya uhrevî bir üstünlüğün onun elinden giderek kendisinde bulunmasını istemesi” olarak tarif ettiği hasedin de kalbin bir başka hastalığı olduğunu söylemiştir. O, hasedin kişinin ibadet ve taatlerinin sevabını gidereceği için hasedi bir an önce tedavi edilmesi gereken bir hastalık görmüştür. Ona göre hased, Hakk’ın taksimine rıza göstermeme noktasına kişiyi götürebileceği için çok tehlikelidir. Bu tehlikeli ağacın zikir, tefekkür ve ihlas suyu ile sulanarak tedavi edilmesi gerektiğini belirtmiştir.[24] İznikî’nin kalbin hastalıkları konusunda üzerinde durduğu bir başka konu da kişinin kibri ve kendini beğenmesinden kaynaklandığını söylediği gadaptır. Öfkelenme duygusu, kişinin başkalarını ezme, onlara kin duyma ve onlar hakkında kötü söz söyleme ve onlara karşı kin besleme gibi kötü sonuçlar doğuracak bir illettir. O, öfkenin bireyin Hak karşısındaki acizliğini düşünmesi ve zikre devam ile bu illetten kurtulabileceğini söylemiş ve öfkenin neden olabileceği kişisel ve toplumsal felaketlere dikkat çekerek muhatabını bu konuda uyarmıştır.[25] Sonuç İznikî’nin kalbin hastalıklarına dair görüşlerinde ilk göze çarpan husus, onun bireyin psikolojik haline dair yaptığı tespitlerdir. Örneğin o, kalbin en temel hastalığı olarak gördüğü dünya sevgisinin bireyin ruh hâlinde meydana getirdiği kötü tesir ve bu tesirin dışa vurumu üzerinde durmuştur ki bu onun bireyin psikolojik hâlini dikkate alan tavrını en net gösteren verilerden bir tanesidir. Yine İznikî, sadece kalbin hastalıklarını tespitle kalmamış bu hastalıkları tedavi yöntemlerinden de bahsetmiştir. O, ağırlıklı olarak yoğun ibadet süreçleri, zikir, cömertlik, mürşid-i kâmile teslim olma, tefekkür, ihlas, riyazet ve az konuşma gibi adımlarla bu hastalıkların tedavi edilebileceğini savunmuştur. Onun kalbin hastalıklarına dair zikrettiği âyet ve hadisler, İslâm’ın iki ana kaynağından süzülen referanslarla İznikî’nin konulara bakışının nasıl şekillendiğini gösteren verilerdir. Son olarak ifade etmemiz gerekirse İznikî, kalbin hastalıklarını birey ve toplum üzerindeki etkilerinden de bahsetmiş, bu yönüyle halktan uzak kalarak vâsıl-ı ilallâh olmak yerine halk içerisinde Hak ile birlikte olmayı yeğleyen bir anlayışa sahip olduğunu gözler önüne sermiştir. O, muhabbetullah/Allah sevgisi,[26] rıza,[27] tevbe,[28] mehâfetullah/Allah korkusu,[29] zühd,[30] sabır,[31] şükür,[32] ihlâs[33] ve tevekkül[34] gibi kalbi ilahî tecellilere hazır hâle getirecek özelliklere de değinmiş ve böylece o, kişiye kötüden iyiye ve yanlıştan doğruya doğru bir yön çizme gayretinde olmuştur. O, sadece sorunları gündeme getirip meseleyi bu noktada bırakmamış, kişinin mutlu ve şuurlu bir kul olabilmesi için çözüm önerileri sunmuştur. Yine o, güzel hasletler ve kötü hasletler arasındaki çeşitli bağlantıları gündeme getirerek kişinin bu bağlantıları fark etmesini, bu süreçte tefekkürle hayatın farkında varmasını ve çözüm yollarını uygulayarak Hakk’ın razı olduğu bir kul olmasını hedeflemiştir. İznikî’nin kişisel ve toplumsal anlamdaki tespit, öneri ve telkinleri insanı merkeze alan ve kişinin içerisinde yaşadığı toplumla barışık bir birey olmasına vesile olan adımlar olarak değerlendirilebilir. [1] Mehmed-i İznîkî, İhticâcu Âdem Maa Mûsâ Aleyhisselâm, Süleymaniye Ktp., Lâleli, No: 1593, vr.55a. [2] Hüseyin Yazıcı. “Hasan Paşa, Niksarî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XVI, İstanbul 1997, s.338. [3] Mustafa Öztürk, Osmanlı Tefsir Mirası, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012, s.25. [4] Evliyâ Çelebi, Seyahat-nâme, c.II, s.42. [5] Nişancı Mehmed Paşa, Tarih, İstanbul 1290, s.123. [6] Ziya Demir, Osmanlı Müfessirleri ve Tefsir Çalışmaları-Kuruluştan X/XVI. Asrın Sonuna Kadar-, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 1994, s.114. [7] Kutbuddîn-i İznîkî, Büniye’l-İslâm, Süleymaniye Ktp., Hasan Hayri, No: 24; İstanbul Belediyesi, Atatürk Kitaplığı, No:K/32; Kutbuddîn-i İznîkî, İbâdât, İtalya Vatikan Ktp., Vaticano Turco, No: 18; Kutbuddîn-i İznîkî, Râhâtu’l-Hayât, Süleymaniye Ktp., Ayasofya, No: 1171; İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, No: 0/39. Yusuf Ziya Öksüz, “Kutbuddîn b. Muhammed İznikî ve Mukaddime-i Kutbuddîn”, Prof. M. Tayyib Okiç Armağanı, Ankara 1978, s.225-249; Reşat Öngören, “Kutbuddîn-i İznîkî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXVI, İstanbul 2006, s.485. İznîkî’nin bu eseri, ilk Türkçe ilmihal çalışması olarak kabul görmüştür. Hatice Kelpetin, “İlmihal”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXII, İstanbul 200, 139-140. [8] Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, No:1600; Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, 1691; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyüddin Efendi, No: 3278. [9] Kutbuddîn-zâde Mehmed, İhticâcu Âdem Maa Mûsâ Aleyhisselâm, Süleymaniye Ktp., Laleli, No: 593, vr.55a. [10] Süleymaniye Kütüphanesi, Pertev Paşa No: 628’de bulunan eser, yedi varaktır. Öngören, “Kutbuddîn-i İznîkî”, s.486. [11] Kutbuddîn-i İznîkî, Mürşidü’l-Müteehhil, Süleymaniye Ktp., İbrahim Efendi, No:454/6. [12] Kutbuddîn-i İznîkî, Bitin Yaratılması Hikmeti Hakkında Risale, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, No: 4233. [13] Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, No: 4223/1’de bulunan eser, yedi varaktır. Eser, itikatla ilgilidir. [14] İznîkî’nin bu eseri, Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, No: 4223/4’tedir. Arapça olan eser, sekiz varaktır. [15] İznîkî’nin Arapça olan bu eseri, on yedi varaktır ve Nuruosmaniye Kütüphanesi, 2398/1’de kayıtlıdır. [16] Nuruosmaniye Kütüphanesi, 2398/2’de kayıtlı olan eserin dili Arapçadır ve eser sekiz varaktır. [17] Teravih namazını İznîkî’nin konu edindiği çalışma, Nuruosmaniye Kütüphanesi, 2398/3’te kayıtlıdır. Osmanlıca olan eser, on bir varaktır. [18] Çalışma, Nuruosmaniye Kütüphanesi, 3748’de bulunmaktadır ve yüz on dört varaktır. [19] Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1333, c.I, s.144. Alimujiang Atawula, Kutbuddîn-i İznîkî’nin “Mukaddime” Adlı Eserinin Tahkik ve Tahlili, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 2007, s.8. [20] Kutbuddîn-i İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.30b. [21] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.31a. [22] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.32a. [23] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.32b. [24] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.32b-33a. [25] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.33a-33b. [26] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.34b-35a. [27] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.35b-36a. [28] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.36a-36b. [29] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.36b-37a. [30] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.37a-37b. [31] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.37b. [32] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.37b-38b. [33] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.38b-39a. [34] İznîkî, Mukaddime, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, No: 550/1, vr.39a-39b.
Fatih ÇINAR
Yazar17.yüzyılda, Anadolu’da, dildeki başarısı ve gönlünün zenginliği ile dikkat çeken birçok mâneviyât erinden bahsetmek mümkündür.[1] Onlardan biri, üstâdı Abdülehad Nûrî-i Sivâsî (öl. 1061/1651) ve onun...
Yazar: Fatih ÇINAR
Tasavvuf velilerin yolu olduğu için kar gibi temiz bir yoldur ki asla leke kabul etmez. Onda leke olduğunu zannedenler elmas ile cam parçasını ayırt edemeyen kimselerdir. Günümüzde dine düşmanlık etme...
Yazar: Aydın BAŞAR
Tanıtımını yapacağımız eser, H. Hulûsi Ateş Darende Şeyhzâdeoğlu Özel Kitaplığı, Kitap No: 62, Tasnif No:297’de kayıtlıdır. 1277/1860-61’de istinsah edilen nüshanın müstensihi es-Seyyid el-Hâfız Hüsey...
Yazar: Fatih ÇINAR
Kendisiyle tanıştığımda henüz 16 yaşındaydı. Derste, teneffüste, okul bahçesinde ve okul sınırlarının dışında tabiri caizse terör estiren bir kişilikti Cumali... Odama ne zaman bir öğretmen ya da bir ...
Yazar: Selçuk ALKAN