MAVİ SÜMBÜL
Nihal ve Nigar amca çocuklarıydı. Nigar yazın okullar tatildeyken şehirden köye, amcasının evine gidiyor, amcasının kızı Nihal’le tatillerini beraber geçiriyorlardı. Köy evinin önündeki bahçede iskemlelerde oturuyorlardı. Bahçede ağaçlar, sebzeler, çiçekler vardı. Nigar, “Bahçe ne kadar güzel, güller nasıl da coşkun coşkun açmışlar.” dedi. “Annem bahçeye çok itina gösteriyor.” diye ona katıldı Nihal. “Bağa, bahçeye başka çiçekler de dikiyor ama evin bahçesine hep gül dikiyor. Güllerin de kırmızısını. Sarmaşık gülleri etraflarına sarılıyorlar. Duvarlara, ağaçlara, bahçe kapısına sarılıyorlar. Sarıldıkları yerde açıyorlar. Kokuları her tarafı sarıyor. Ne kadar güzel görünüyorlar değil mi?” “Evet. Gerçekten çok güzel görünüyorlar.” Nihal, “Biliyor musun ben sana bir hediye hazırladım” dedi. “Bana hediye mi hazırladın? Nasıl yani? Ne gibi bir hediye?” Nihal’in sesi çok duygulandırıcıydı. “Siz her yaz şehirden buraya geliyorsunuz, köye yani. Yaz boyunca beraber oynuyoruz, arkadaşlık ediyoruz. Seni çok seviyorum. Siz köyden ayrıldıktan sonra içimi bir hasret duygusu alıyor. Seni çok özlüyorum.” “Ben de seni çok seviyorum. Ben de seni özlüyorum.” dedi Nigar. “Şehre döndükten sonra yazın gelmesini iple çekiyorum. Yaz gelse de köye gitsek, sizlerle tekrar buluşsak diye. Seni çok seviyorum.” “Ben sana bir oya işledim. Babaannem tarif etti ben de yaptım.” Nihal elindeki paketi açtı. İçinden mendil büyüklüğünde bir beyaz bez çekti. Bezi açtı. Ortasına bir sümbül oyası işlenmişti. Koyu maviydi sümbülün rengi. “Bunu senin için işledim.” diye ilave etti Nihal. Nigar hem sevinmiş hem de heyecanlanmıştı. “Olamaz!...” diye haykırdı. Bezi elinde aldı. İşlenmiş sümbüle baktı baktı. Ona dokundu. “Ne kadar güzel!... Demek bunu benim için yaptın ha… Ellerine sağlık.” “Dedim ya, babaannem tarif etti. Ben da yaptım.” “Çok teşekkür ederim Nihal!... Nihal kardeşim çok teşekkür ederim.” Nigar’ın sesi sevinçten cıvıl cıvıldı. “O kadar sevindim ki bilemezsin. O kadar mutlu oldum ki bilemezsin.” “İstiyorum ki birbirimize olan sevgimiz ömür boyu sürsün. Büyüsek de sürsün. Başka başka şehirlerde yaşasak da sürsün.” “Elbette sürsün. İnşaallah sürecek de. Senin bu armağanın bana hep seni hatırlatacak. Ben de sana bir armağan veririm.”
Mustafa AKGÜN
YazarBahar bir başkadır.Bahar geldiğinde tabiat dillenir.Her taraf yeşerir.Kırlar, her taraf yeşil elbiseler giyer. Bu yeşil elbiselere çiçeklerden nakışlar işlenmiştir. Rengârenk nakışlardır bunlar. İnsan...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Mahallemizdeki marangoz Rasim Usta'nın oğlunun yaşı ilerleyip de ortaokulu bitiremeyince, "Tevfik, sen treni kaçırdın evladım. Öğrenim hayatın bitti. Artık askerden de istiyorlar..." dedi dayısı, aske...
Yazar: Erdal KARASU
Eski hayvan hikâyeleri ne kadar rahatlatıcı ve düşündürücüdür. Onlardan birini sunuyoruz:Bir avcı bir kuş yakalamıştı. Yakaladığı küçük kuş konuşmaya başladı:“Ben minicik bir kuşum. Beni öldürme.” ded...
Yazar: Mustafa AKGÜN
İri sincap telaş içinde ceviz ağacının dibinde dolaşıyordu. Kızıl tilki veya kara kartalın kendisini görmesinden korkuyordu. Onların öğle yemeği olmak istemediğinden pür dikkat etrafı gözetlerken yanı...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ