MAVERAÜNNEHİR NEREYE DÖKÜLÜR?
Bilgelerin Sultanı İbn Arabi¸ Fetihler kitabının bir yerinde şöyle der :
‘Allah’ın seninle açtığı ilk kapının senin nefsinin kapısı olduğunu bilir misin?
Bilgelerin Sultanı İbn Arabi¸ Fetihler kitabının bir yerinde şöyle der :
‘Allah’ın seninle açtığı ilk kapının senin nefsinin kapısı olduğunu bilir misin?
Sen¸ kevnsin. Allah ise¸ seni var edendir. Varlığı seninle açmıştır. Sen varlığın anahtarısın. Bu yüzden sen O’nun yanındasın¸ Allah’tan başka kimse seni bilemez…’
‘Nehrin ötesi’ anlamına gelen Maveraünnehr’in hakikatini ve bu hakikatin Anadolu coğrafyasına¸ oradan tüm dünyaya yayılışını konuşmaya bu sırdan bakmak gerekir.
Fetih¸ Fettah’ın zuhuru¸ ruhun açılması¸ kalbin sırlarının taşmasıdır.
Bu¸ denizin halleri olarak dalgalanma¸ kabarmadır¸ büyüme¸ genişleme¸ kabz halinden bast haline geçiş… Bu¸ fetihtir¸ Şeyh-i Ekber¸ bu sırdandır ki¸ fetih¸ nefsin kapılarının açılmasıdır¸ der.
Cihad’a ilişkin bir ayetin tefsirinde de¸ (en yakınınızdaki kafirden başlamak üzere savaşın)¸ ‘insanın en yakınındaki kafir nefsidir..’ yorumunu yapar.
Yol¸ O’nundur¸ O’ndan gelir ve O’na açılır.
Üç gezi vardır: O’na¸ O’nda ve O’nunla…İlk ikisinin nihayeti vardır ama üçüncüsünün sonu yoktur.
Maveraünnehir bilgelerinin yolu¸ birincisiyle başlar¸ O’nun sonsuz ve mutlak varlığına katılır ve orada gaybubet eder.
Nehir¸ kamil insan’ın mazmunudur.
Dicle¸ Fırat ve Nil-i Mübarek¸ arzın kalbi olan Kâbe’nin çevresindeki kozmik dairede dolaşır.
Biri Horasan diğeri Elazığ’dan zuhur eder ama kaynağı cennetü’l-firdevs’tir.
Biri¸ Ceyhun (Amu Derya)¸ diğeri Seyhun (Siri Derya).
Biri Arapça¸ diğeri Farsça öteki Türkçedir.
O’na Seyda da derler¸ Ahmed Yesevi de…
Kendisi bizatihi bir Menzil olan bir köyün kutb-ı azamı da…
Kamil insan yağmur gibidir. Biatı tazedir.
Hali ve onun diliyle marifet ve şuhud’un aktarıcısı¸ hatta kendisidir.
Arza rahmet damlaları halinde iner ve ırmağa dönüşür… Irmak¸ asli kaynağı olan deryaya kavuşmak için¸ mahzun şair Fuzuli’nin dediği gibi¸ ‘başını taştan taşa vurarak’ sahilsiz ummana dökülür.
Burası kıyısız denizdir¸ kıyı eğer deniz’in bir hali ise¸ bu berzahın kendisi de kamil insandır.
Maveraünnehir¸ kamil insanın kalbi¸ kamil insan Maveraünnehr’in Hira’sıdır.
İslâm irfanının inzivadan çıkışı¸ Anadolu’ya oradan Balkanlar’a ve Doğunun en Batısı¸ Batının en Doğusu olan İstanbul’a¸ Bursa¸ Konya¸ Erzurum ve Sivas’a ulaşması¸ Anadolu erenlerinin hurucuyla gerçekleşmiştir.
Cafer-i Sadık’ın kutlu neslinin ve izinin büyük bilgesi Harakani hazretlerinin ikinci kuşak halifesi Yusuf Hemedani¸ onun şakirdi Yesevi¸ O’nun kutlu halifesi Somuncu Baba¸ O’nun devamı¸ Ankara’nın¸ İç Anadolu’nun sahibi Hacı Bayram-ı Veli… Bu irfani ırmaklar hep Uhud dağından doğar. Taşkent¸ Buhara¸ Semerkant veya Fergana… Adı ne olursa olsun¸ bilgeliğin büyük damarları¸ arzın yüreği olan Kâbe’den kaynar.
Mekke Fetihleri oralıdır.
Feta nerede¸ kime¸ nasıl görünürse görünsün¸ hep Kâbe’nin ehadiyyeti simgeleyen siyah renginden gelir.
Bugün¸ üzerinden sosyalist bir samyeli geçmiş olmasına rağmen hâlâ irfanın çiçekleri açıyorsa Fergana’nın¸ bu¸ Alemin Nuru’nun kademine girmiş kamil insanlara vatan olmasındandır.
Anadolu’ya bilgelik¸ bu ırmaklardan akmıştır. Maveraünnehir’e¸ ‘bereketin ötesi’ de denir. Bereket’in aşkın kaynağı. Bereket¸ manevî feyzin nisan yağmurudur. Sedef Semerkand ve Buhara’dır¸ inci¸ Fergana. Bu rüzgar Yesi’nin dağlarından eser. Şems Hızırdır¸ Mevlâna sırdır¸ Yesevi sırların annesidir. Hemedani¸ fütüvvetin aslıdır.
Başkasının nefsini kendi nefsine öncelemenin diğer adı ahiliktir ki bunu büyük Melamî kartalı Somuncu Baba’nın yedi katlı Fatiha tefsiri bize anlatır.
Yesevi hem şair hem veli hem kılavuz¸ hem ahi¸ hem evrandır.
Maveraünnehir¸ nehrin sadece ötesi ve bereketi değil¸ Anadolu’nun diğer adı ve yakasıdır da.
Anadolu¸ Maveraünnehir haznesinden¸ kırk günlük kozmik bir inziva zamanını kat ederek gelmiştir Anadolu’ya.
Abdalların¸ pirlerin¸ erenlerin ve ahilerin büyük medeniyetinin şiirini yazmak da Niyazi Mısri Sultan’a¸ Yunus’a ve Hz. Mevlana’ya nasib olmuştur.
Bize¸ Maveraünnehir’in sırlarının dilini en güzel Mısri Sultan’ın kelimeleri anlatır :
“Ta ezelden biz bu aşk içinde rüsva olmuşuz
İsmimizdir söylenen manada Anka olmuşuz
Gerçi suret aleminde sandılar kesretteyiz
Kesret içre bilmediler ferd ü tenha olmuşuz
Şol izafet ü taayyün sofların giysek ne var
Çünkü ondan soyunup m anen muarra olmuşuz
Mantıku’t-Tayr’ın lugat-ı mutlakından söyleriz
Herkes anlamaz bizi bizler muamma olmuşuz
Lafz u suret u cism ile anlamak isterler bizi
Biz ne elfazız ne suret cümle mana olmuşuz
Katreler ırmağa ırmağ erdi bahre cem olup
Kavuşup birbirine hala o derya olmuşuz
Zahidin zikr ettiği şol harf ü savtın resmidir
Zakir ü mezkur u zikre biz müsemma olmuşuz
Sofinin şol hay u hu’yu narasından almayız
Vasıl-ı deryayız biz ol sesten Müberra olmuşuz
Alleme’l-Esma’ya mazhar ister isen gel beri
Adem ü hem O’na talim olan Esma olmuşuz
Ten gözüyle Mısri’yi surette görsem deme kim
Zira biz ol Kaf u suret içre Anka olmuşuz…”
Mısri Sultan der ki¸ Selçuk ve Osmanlı medeniyetlerini Horasan erenleri inşa etmiştir.
Onlar sütun (veted) durlar¸ arzın hamili kamil insanlardır.
Arz¸ onların omuzları üstünde yükselir.
Onlar Mukarrebun melekleri gibidir.
O kadar yakınlaştırılmışlardır ki¸ ne kendilerini ne gayr’ı ne de Allah’ı bilirler.
Çünkü Allah’ın sonsuz ve mutlak varlığında gaybubet etmişlerdir.
Maveraünnehir¸ işte bu büyük sırrın adıdır.
Anadolu’nun büyük sırrıdır.
Sadık YALSIZUÇANLAR
YazarMillî şairlerimizden Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” adlı şiirinden iki dörtlükle yazımıza başlayalım. Bu vatan toprağın kara bağrında Sıradağlar gibi duranlarındır, Bir tarih boyunca onun ...
Yazar: Sırrı ER
Aşk nasıl bir haldir¸ nasıl bir makamdır¸ dilerseniz bununla başlayalım¸ nedir aşk? Aşk¸ evrendeki en büyük güç¸ yaratıcı bir ilke...Üzerinde saatlerce konuşsak da kelimelerle aşkı anlatmakta yetersi...
Yazar: Sadık YALSIZUÇANLAR
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
“Saygı bir davranış biçimidir. Sevgi ise bir gönül meselesidir. Rasulullah’ı ve ailesini saymak mümkündür. Terbiyeli insanlar bunu yaparlar. Sevmek ise¸ yüksek gönül sahibi olan insa...
Yazar: Sadık YALSIZUÇANLAR