Köprü
Sevgili arkadaşlar, bugün sizlerle öğretmenimizin anlattığı ibretlik bir hikâye paylaşmak istiyorum.
Bir zamanlar, birbirine bitişik iki çiftlikte yaşayan iki erkek kardeş vardı.
Günlerden bir gün bu iki kardeş arasında bir anlaşmazlık baş gösterdi. İki kardeş, birbirlerine yalnızca küsmekle kalmadılar, yıllardır ortaklaşa kullandıkları tarım arazisini ve makineleri da ayırdılar.
Küçük bir yanlış anlama sonucu başlayan anlaşmazlığı izleyen ayrılık, giderek büyüyen bir uçuruma dönüştü ve en sonunda yerini, karşılıklı kullanılan hoş olmayan sözlere ve kavgaya bıraktı.
Bir sabah, bu iki kardeşten büyüğünün kapısına bir usta geldi. Elinde büyük bir marangoz çantası vardı. Ev sahibinden geçici bir iş istedi."Elimden hemen her iş gelir. Birkaç gün çalışırım, işi bitiririm."dedi.
Büyük kardeşin aklına o an bir 'iş' geldi.
"Evet, sana göre bir işim var." dedi ve küçük kardeşinin çiftliğini işaret etti. "Şu derenin karşısındaki çiftlik, benim küçük kardeşime aittir. Geçen haftaya dek benim çiftliğimle onun çiftliği arasında bir otlak vardı. Sonra o, buldozeriyle oraya ırmak bendi yaptı ve şimdi aramızda, otlak yerine, çiftliklerimizi birbirinden ayıran bir dere var." İş isteyen adam, büyük kardeşin söylediklerini dikkatle dinledikten sonra sordu:
"Benden ne yapmamı istiyorsunuz?" dedi. "Kardeşim bunu, bana acı vermek için yapmış olabilir, fakat şimdi ben, onun yaptığından daha büyük bir şey yapacağım. Senden, bu kütükleri kullanarak, iki çiftlik arasında üç metre yükseklikte bir çit yapmanı istiyorum." , dedi.
İş arayan usta, başını salladı: "Sanırım durumu anladım, efendim.", dedi.
Büyük kardeş ustaya kazma, küreğin ve çivilerin olduğu yeri gösterdikten sonra, alışveriş yapmak için kasabaya gitti. Usta ise, tüm gün boyunca sıkı bir biçimde çalışmaya koyuldu. Akşam güneş batarken o işini bitirmiş, çiftlik sahibi büyük kardeş ise alışverişini tamamlamış, kasabadan dönüyordu. Çiftliğe gelir gelmez ustanın yaptıklarına baktı ve şaşkınlıktan gözleri, yuvalarından fırlayacakmış gibi açıldı. Karşısında, yapılmasını istediği çit yoktu ama derenin bir yakasından öteki yakasına uzanan görkemli bir köprü vardı.
Büyük kardeş, hâlâ geçmeyen şaşkınlığıyla bu köprüyü seyrederken, karşıdan birinin geldiğini gördü. Dikkatle baktığında gelen kişinin küçük kardeşi olduğunu anladı. Kardeşi, kollarını iki yana açmış olarak köprünün karşı ucundan kendisine doğru yürüyordu.
"Benim sana karşı yaptığım bunca haksızlığa ve söylediğim bunca kötü sözlere karşın sen, bu köprüyü yaptırarak ne denli iyi ve ne denli büyük bir insan olduğunu gösterdin, şimdi bir büyüklük daha yap ve sen de kollarını açarak bana gel." dedi.
Köprünün iki ucundan ortaya doğru yürüyen kardeşler, köprünün ortasında bir araya geldiler ve özlemle kucaklaştılar. Büyük kardeş bir ara arkasına baktığında, çantasını toplayıp, oradan ayrılmakta olan ustayı gördü.
"Gitme, dur, bekle, sana yaptıracağım birkaç iş daha var, çiftliğimde... "
Usta gülümsedi : "Ben buradaki işimi tamamladım, gitmem gerek." dedi ve ekledi: "Yapmam gereken daha çok köprü var."
Kardeşlik köprülerimizi sağlam tutmak dileğiyle, kalın sağlıcakla...
Esra Elif ŞAHİN
YazarTarihte İlginç Vakıflar: Güzel Yazı Öğreten VakıfVAKFIN ADI: Mustafa Efendi ibni Feyzullah Efendi VakfıKURUCUNUN LAKABI:KURULDUĞU YER: İstanbulKURULUŞ TARİHİ: 1155 H. (1740 M.)Daha ilk derste, bilgiyl...
Yazar: Nisa ERCİYES
Sevgili yavrularım;Sıcak vakitleri geride bıraktık. Mevsim bizi kış vakitlerine getirdi, bundan sonra gelecek günlerin daha farklı olduğunu göreceksiniz. Sıcak ve soğuk nasıl oluyor? Biz evimizi hem ı...
Yazar: Ali BÜYÜKÇAPAR
Hıçkırık sesleriyle uyandım. Uykulu gözlerle etrafa bakındım. Saat sabahın altısıydı. Dışarıda yağmur yağıyordu. Yağmur taneleri odamın camına vuruyor ve belirgin bir ses çıkarıyordu. Yatağımdan doğru...
Yazar: Sırrı ER
"Söz ola kese savaşıSöz ola kestire başıSöz ola ağulu aşıBal ile yağ ede bir söz."Söz, insanın elle tutulmayan gözle görülmeyen en keskin silahıdır. Bu silahla kalpleri kazanmak mümkün olduğu gibi gön...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN