Kitap: Muhayyelât-ı Aziz Efendi
Kitabın adı: Muhayyelât-ı Aziz Efendi
Yazar: Aziz Efendi
Sadeleştiren: Ahmet Kabaklı
Yayınevi: Kültür Bakanlığı Yayınları
Yayın yeri ve yılı: Ankara/1990
Sayfa sayısı: 350
Yaş aralığı: 14+
Ahmet Kabaklı’nın Aziz Efendi ve Muhayyelât adlı giriş yazısından şunları öğreniyoruz: Aziz Efendi ve Muhayyelât’ı üzerinde tatmin edici çalışmalar yapılmamıştır. İbnülemin Mahmut Kemal İnal, M. Cavid Baysun, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mustafa Nihat Özön, gibi yazarların Aziz Efendi hakkında kısa incelemeleri bulunmaktadır.
Aziz Efendi’nin ne zaman doğup ne zaman öldüğü kesin olarak bilinmiyor. Ancak Sultan III. Selim (1789-1807) zamanında öldüğü tahmin edilmektedir. Girit’te (Kandiye) doğmuştur. Babasının vefatından sonra kendisine kalan malları har vurup harman savurmuş, bu miras bittikten sonra da İstanbul’a gelmiştir.
Bir süre Sakız Adası muhassılı (vergi memuru) görevinde bulunmuştur. Avrupa’nın önemli şehirlerinde elçilik görevlerinde bulunmuştur. Din, tasavvuf, hikmet vs. pek çok alanda ilim sahibidir. Muhayyelât’ından başka Vâridât ve şiirleri mevcuttur. Farsçayı çok iyi bilen Aziz Efendi’nin hafızasında 40 binden fazla beyit olduğu rivâyet edilmektedir. Bizim sizlere tanıtacağımız eseri Muhayyelât’ıdır.
Muhayyelât-ı Aziz Efendi üç bölümden ya da üç hayalden oluşuyor. Birinci hayalde dört, ikinci hayalde dokuz ve üçüncü hayalde dört hikâye anlatılıyor. Bu hikâyeler Bin Bir Gece Masalları üslûbunca yazılmış. Hikâye içinde hikâye anlatılmakta ancak hikâyelerin kahramanları değişmemektedir ve bu durum hikâyelere bütünlük sağlamaktadır.
Hikâyelerde anlatılan olaylar olağanüstülüklerle doludur. Bu olağanüstülükler içerinde ahlak, fazilet ve tasavvuf dersleri verilmektedir. Yine dostluk, arkadaşlık, dürüstlük, vefâ vs. duyguları eserlerde verilen mesajlardır. Mesela bunlardan Recep Beşe hikâyesine kısaca yer verelim.
Şam’ın Eşrefiye Mahallesi’nde Recep Beşe adında bir hamal yaşamaktadır. Yaşı altmıştan fazla olan Recep Beşe’nin Nayime adında çok güzel bir kızı vardır. Başkapıcı Süleyman Ağa’nın oğluna Nayime’yi verirler ancak araya giren fitneler yüzünden evlilik gerçekleşmez.
Recep Beşe de üzüntü ve kızgınlık içerisinde, kızını -durumu her ne olursa olsun- kapıda göreceği ilk erkeğe verme kararı alır. İşe gitmek için evden çıktığında bir dervişe rastlar ve onunla konuştuktan sonra kızını vermek istediğini söyler. Derviş, şeyhinden izin almadan bu evliliğe razı olamayacağını söyleyerek üç günlük müsaade isteyip ayrılır.
Daha sonra Recep Beşe’nin evine on kadar çuhadar (teşrifat memuru) gelerek başvezirin emriyle Recep Beşe’yi kapıcıbaşı yapmaya geldiklerini söylerler. Başvezirin huzurunda kaftan giyen Recep Beşe, kısa sürede önemli makamlara gelir. Bir gün sadrazam, Recep Beşe’ye padişahın Nayime ile evlenmek istediğini söyler. Recep Beşe kızını bir dervişe vereceğini, sözünden dönmesinin mümkün olmadığını söyler. Bu durum, padişahın hoşuna gider zira derviş kılığında gelen kişi padişahın ta kendisidir.
Özellikle uzun kış gecelerinde hikâye anlatma geleneğimizin bir örneği sayılabilecek Muhayyelât-ı Aziz Efendi, bu kültürümüzün unutulduğu günümüzde okunabilecek macera dolu bir eser. İyi okumalar…
Sait ÖZER
YazarKitabın adı: Atasözleri ve DeyimlerYayınevi: Diyanet İşleri BaşkanlığıYayın yeri ve yılı: Ankara/2020Sayfa sayısı: 231Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: iyilik, ahlak, gençlik, sabır, öfke, dostluk…Anla...
Yazar: Sait ÖZER
Mahremiyet, "haram" kelimesinden türemiş olup, yasaklılık durumunu ifade eder. İffet ise bu mahremiyetin korunmasıyla ilgilidir ve hem kadın hem de erkek için eşit sorumluluk taşır. Nur Suresi'nde, mü...
Yazar: Editör
Kitabın adı: Çılgın Dedemin Zaman Makinesi İstanbul’da: İstanbul’da RamazanYazar: Sara Gürbüz ÖzerenYayınevi: Damla YayıneviYayın yeri ve yılı: İstanbul/2017Sayfa sayısı: 96Yaş aralığı: 8+İşlenen konu...
Yazar: Sait ÖZER
Büyük binalarda kaybolup gittik,Cumbalar cumbaya bakmıyor artık,Gerçek zenginliği nasıl tükettik,Kimseler kimseyi takmıyor artık...Millet çekmiş dört yanına duvarı,Kurutmuşuz kaç asırlık çınarı!Kalple...
Şair: Halil GÖKKAYA