Kimseyi İncitmemek Kimseden İncinmemek
İdeal insan tipinin en müşahhas örneği olan Allah Rasûlü (s.a.v.), aile fertlerinden başlayarak tüm ashâb-ı kirama, etrafındaki insanlara şefkatli ve merhametli davranmıştır. Hiç kimseyi incitmemiş ve kendisine yapılan haksızlıklara olgun bir şekilde karşılık vermiştir. İnsanların yanlışlarını bağışlamıştır.
Bir ganimet dağıtımı sırasında bol miktarda ganimet isteyen ve hatta yakasına yapışan bir bedevîye tebessüm ederek talebini yerine getirmiş ve onu hoş görmüştür. Haddini bilmeyen, sınırı aşan insanlarla ilişkide sürekli hoşgörülü olmak, incinmemek ve incitmemek zor bir iştir.
Hatta incinmemek, incitmemekten daha zordur çünkü incitmemek kişi kendi elindedir. Ancak insanların kaba davranışları karşısında incinmemek elde olan bir şey değildir; bu, ancak çok derin iç huzurla aşılabilir bir nefs mücadelesidir. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi ( k.s.) şöyle buyurmuştur:
İncitme sen kimseyi kimseye incinme hem
Güler yüzlü tatlı dilli her ağzın balı ol
(Asla kimseyi incitip gönlünü kırma, kimseye de incinme ki erdemli biri olasın, güler yüz ve tatlı dilli olarak her ağzın balı ol ki tavrın da konuşman da muhabbetle karşılansın.)
Allah Rasûlü (s.a.v), ashâb arasında kaba davranışlar sergileyen insanları bile incitmemiştir. Hatta Mescid-i Nebî’ye bevletmeye kalkanları bile kızmadan, onlara hoşgörülü bir tavır sergilemiştir. Ashâb arasında ölçüsüz tepki gösterenleri uyarmış ve hoşgörü ve incitmeyen nazik bir tavır sergilemeye teşvik etmiştir.
Müslümanlar, merhametli, duyarlı ve incitmeyen bir kalbe sahip olmalılar. Çünkü Allah Rasûlü’nün tarif ettiği ideal mü’min, herkesle dost olan ve dostluk kazanan bir kalbe sahiptir. Hz. Mevlâna’nın ifadesiyle, “Merhamet ilacı ol, inciten diken gibi olma.” Hakîkî bir mü’min, öncelikle kendisini yaratan ve tüm nimetleri bahşeden Rabb’ini incitmekten kaçınmalıdır.
Sonrasında ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’i incitmemeye büyük bir özen göstermelidir. Zira Kur’ân’da şöyle buyrulur: “Allah ve Rasûl’ünü incitenlere Allah dünyada ve âhirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.”(Ahzab, 57) Demek ki, bir mü’min öncelikle dini güzelce yaşamalı, haramlardan uzak durmalı ve İslâm’ın razı olduğu bir kul olmalıdır.
Sonrasında ise hiçbir varlığı incitmekten kaçınmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.), gerçek bir Müslümanın sözlerinden ve eylemlerinden diğer Müslümanların güvende olduğunu ifade etmiştir. Hz. Mevlâna’nın ifadesiyle, bir kişi başkalarını incittiğinde aslında Allah’ı incittiğini fark etmez.
Bazı insanlar cehaletleri ve anlayışsızlıkları yüzünden diğer insanları hor görme ve incitme eğiliminde olur. Ahmaklar, insan eliyle yapılmış bir mescide saygı gösterirler, ancak gönül erlerinin kalplerini kırmaya çalışırlar. Gerçek bir mü’min, eli ve dili ile başkalarına zarar vermez, ahlâklı ve insaniyet sahibi bir kişidir.
Müslümanlık, bizi daima ahlâkın en yücesine, insanlık erdemlerinin en büyüğüne ulaştırmaktadır. Dili ve davranışlarıyla hiç kimseyi incitmeyecek kadar yüksek ahlâkî terbiyeye sahip olanlar, kesinlikle olgun imana sahip kişilerdir. İmanca olgunluk seviyesine ulaşabilmek için ahlâken en yüksek derecede olmak gerekir.
Hulûsi Efendi (k.s.), geride büyük izler bırakmış ve sadaka-i câriyeleri hayata geçirmiştir. O, kalbini Hakk’ın ilâhî muhabbetiyle doldurmuş ve bu muhabbetin, insanları gerçek anlamda sevmekten geçtiğine inanmıştır. İnsanı sevmenin, onları insan olma şuuruna eriştirmek, olgun bireyler hâline getirmek, ilim ve irfan sahibi yapmakla mümkün olacağına inanmıştır.
Kur’ân ve Sünnet açısından ideal insan, başkalarına fayda sağlayan, onlara güzel davranan, salih amellerde bulunan; her zaman doğruluktan ayrılmayan; insanlara iyiliği emreden, kendisini unutmayan; kötülüğe iyilikle karşılık veren; kendi isteklerini kardeşi için de dileyen; kendi sıkıntılarıyla meşgulken bile başkalarının dertleriyle ilgilenen; kimseyi incitmeyen ve incinmeye karşı olan bir kişidir. Hulûsi Efendi’nin Dîvân’ında da Yunus Emre’yi anımsatan bu kavramlar şu mısralarla ifade edilmiştir:
El ile döğseler de dil ile söğseler de
Bin kez incitseler de bir cân incitmeyesin
Hulûsi Efendi (k.s.), bir hutbesinde şu nasihatleri yapıyor: “Ey Müslümanlar! Her Müslümanın canı, malı ve namusu diğer Müslümanlara haramdır. Müslümanlar kardeştirler ve birbirlerine hürmet etmek zorundadırlar. Allah’ın Peygamberi bunu emretmiştir, dinimizin gösterdiği yol da budur.
Şimdi kendini sakinleştir, düşün ve adımlarını dinin emirlerine uygun olarak at. Hiçbir varlığın sebepsiz yere incinmesine göz yumma. Vatandaşlık ve komşuluk hukukuna saygı göster, bütün insanlara ve yaratıklara Allah için hürmet et ve yaratılmışı Yaradan’ı için hoş gör.
Dilini gıybetten, kalbini kötü düşüncelerden koru. Hiç kimsenin aleyhine konuşma, her zaman yapıcı bir tavır sergile, yıkıcı ve incitici sözlerden kaçın. Memleketin ve milletin iyiliği ve menfaati için akıl ve iradeni kullan, kötülüklerden vazgeç. Ne kimseyi incit, ne de başkalarından incin. Sorunları iyilik ve güzellikle çözme gayretinde ol. İnsanların dinî kurallara uygun yaşamaları için elinden geleni yap. Kimseyi aşağılama, kin besleme ve ihanet etme.”
Sonuç olarak, bilge olan kişi, bu dünyanın işleyişinden haberdar olarak dikkatli bir şekilde hareket eder. Büyük olan kişi, bir insanın veya hatta bir kuşun bile zarar görmesine neden olmaz. Öyle bir şekilde ilerler ki, bir karıncanın bile kalbini incitmez. Son olarak, sizi uygun olmayan şeylerden uzak tutar, sağduyulu bir şekilde düşünür, dinin ve adabın önerdiği yoldan ilerler.
Oğuzhan AYDIN
Yazar1. Karanfiller tütsün dursunÇiçeklerin başı güldürBülbülleri ötsün dursunGözlerimin yaşı güldür2. Somuncu Baba’nın iliTâze açar gonca gülüBağında öter bülbülüKokar dağı taşı güldür3. Hulûsî sulbümüz e...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Mazlûma insanlık namına yardım etmek, İslâm’ın fazilet ve insanlığını göstermek düşüncesiyle 17 Ekim 1950’de Kore Savaşı’na dâhil olan General Tahsin Yazıcı komutasındaki özel Türk Tugayı, gider gitme...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Adı Abdullah’tır. Babası Eşref’in adıyla şöhrete ulaşmıştır. Babası, Mısır'dan İznik'e göçmüştür. Eşrefoğlu Rumî İznik'te doğar. Doğum tarihi belli değildir. Hicrî 889 (m.1484) yılında İznik'te vefat ...
Yazar: Oğuzhan AYDIN
Masallarda, mitolojilerde küheylânlarının sudan çıktığına ya da gökten indiğine inanılan atın ilk olarak Asya’da evcilleştirildiği, evcilleştiren kavmin Türkler olduğu konusunda birçok yabancı ve Türk...
Yazar: Oğuzhan AYDIN