KENDİNE GEL
Kendimizi tanımak en büyük erdemdir. Peki, kendimizi nasıl tanıyacağız? Varlığımızı oluşturan parçalar bir araya getirildiğinde insan denilen o mükemmel varlıkla karşılaşmaktayız. İnsan, vücut organlarının toplamından mı ibaret? Tabi ki hayır! İnsan, tanımı yapılmaya çalışıldıkça anlaşılmazlığı artan gizli bir hazine. Doğup, büyüyor, yaşayıp ölüyoruz. Fizikî olarak hayat iki kelimeyle izah ediliyor; doğum, ölüm. Niye dünyaya geliyoruz? Niye ölüp gidiyoruz? Hayat ve ölüm bir gerçek, acaba bu gerçekler bize hangi hakikatleri aralar? İşte bu sorunun cevabı aranmaya başlanırsa günlük olaylar farklı bir boyuta ulaştırır. Kendimize baktığımızda beden ve ruhtan ibaret bir varlık olduğumuzun farkına varırız. Bedenimiz biyolojik olarak yavaş yavaş gelişir, bir vakit sonra bu büyüme durur ve yerine farklı bir durum gelir. Ruh için ne söylemek gerek? Acaba ruhumuzda büyüme oluyor mu? Ruhun büyümesinde bir sınır var mı? Zor sorular bunlar ama cevabı da bulunmazsa hayat her gün çekilmez bir çile haline gelir. Nefsimizi tanımak boynumuzun borcu. Hani çeşitli durumlarda içimizden bir ses duyar bazen da duyduğumuz bu sese şaşırır kalırız ya o ses aklımızdan farklı şeyler söyler ya da daha değişik bir yol gösterir. Bu sese kulak verelim içimizde yankılanan vicdanımızın çağrılarını her vakit duymak için gönlümüze eğilelim ve diri olalım. Eğitim ve öğretimde eskiler nefis ve ruh eğitiminden söz ederler. Siz yaşınız ilerlediğinde bu kutlu yola dâhil olacak erenlerin safında ön sıralarda olacaksınız. Huy ve davranışlarımızı değiştirmenin elimizde olduğunu bilelim önce işe böyle koyulduktan sonra neyin güzel nelerin çirkin olduğu hakkında birçok malumatın gelip sizi bulduğunu görecek ve şaşıracaksınız. Çaba ve gayret bu zorlu yolda bizim meşalemiz olacaktır. Eskiler yedi aşamalı bir yoldan söz ederler ve her basamağın da çekilmesi gereken çileleri ve güzellikleri vardır. Nefsimizin bencillik, kıskançlık, kibir ve hırs gibi hastalıklarına karşı koymak bu yolda ilk vazifedir. Nefis insanı boş hedeflerle de uğraştırır, yarınların daha iyi olabileceği gibi boş hayalleri fısıldar da fısıldar eğer gayret göstermez bu günkü görevlerimizi yapmazsak inanın yarınlar hiç de iyi olmayacaktır. Nefsin tatmin olması mümkün değildir! Hep daha iyinin peşinde olmak insanı yorar biz hak ve hakkaniyetin yanında olursak işlerin kolaylaştığını görürüz. Unutmayalım dünyada hep imtihan olacak, rahat ve huzur ise Müslümanlığın çizdiği alanlarda aranırsa bulunacaktır. Zor vakitlerin sevapları daha yüksek derecede olacak, sakın yılmayın.
Ali BÜYÜKÇAPAR
YazarMerhaba arkadaşlar. Bugün çevremizi görmemizi sağlayan, o olmazsa hayatımızın bir hayli zorlaşacağı beş duyu organlarımızdan bir tanesiyle sizlerleyiz. Beş duyu organımızın neler olduğunu söylemeye ge...
Yazar: Tuba ATEŞ
Şam’ın Besaniye Bölgesi’nde yaşayan Eyüb (a.s.)’ın dillere destan serveti ve hayli kalabalık bir de ailesi vardı. Halim selim, sabırlı, öfkesini kontrol edebilen Eyüb (a.s.) yetimlere, dullara baka...
Yazar: Ali BÜYÜKÇAPAR
Sevgili yavrularım;Hayat denilen uzun ince yolun başındasınız, neler görecek neler yaşayacaksınız. Dün denilen vakitleri yaşayan büyükleriniz bugün o vakitleri nasıl da anıyorlar değil mi?“Ömür göz aç...
Yazar: Ali BÜYÜKÇAPAR
Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’le, Bizans’ın Harmankaya Tekfuru Mihail Kosses arasında gençlik yıllarına dayanan münasebetleri vardı. Kayı Beyi Kara Osman Bey’le Eskişehir Beyi Alişan Bey aras...
Yazar: Mustafa AKGÜN