İNANÇ-İKNA VE MOTİVASYON
"Evet zorlukla beraber bir kolaylık vardır. O halde boş kaldı mı yine kalk başka bir iş ve ibadetle yorul.” (İnşrah Süresi 6-7)
"Evet zorlukla beraber bir kolaylık vardır. O halde boş kaldı mı yine kalk başka bir iş ve ibadetle yorul.” (İnşrah Süresi 6-7)
“İnancın ve ikna etmenin sonucunda oluşan motivasyon duygusu insanın kendine olan güven duygusunu artırarak olmayacak ya da imkansız denilen şeylerin kısa zaman dilimi içinde gerçekleşmesini sağlar. Kısacası başarılar kendiliğinden oluşmaz. Belli bir çalışmanın¸ gayretin¸ inancın ürünüdür.”
Tüm psikolog ve sosyologlara göre insanlara iş yaptırabilmenin üç temel yolu vardır. Bunlar:
1- İnandırmak
2- İkna etmek
3- Para ile satın almak
Tabiî ki bu üç yoldan öncelikle ilk iki yolun denenmesi gerekiyor. Bu iki yolla sonuca ulaşılamazsa para ile satın alma yolunun denenmesi gerekir.
Bugün iş yaptırmak istediğimiz kişiler ister personelimiz¸ ister öğrencimiz olsun hiçbir zaman onu psikolojik olarak hazırlamadan¸ işe başlatmamalıyız. İnsanları işe başlatmak için öncelikli olarak görev ve sorumluluk verilmeden önce sermayesi olmayan tatlı dili¸ güler yüzü ön plana çıkartarak ve o insana güvenimizi dile getirerek daha sonra da yapacağı işe inandırarak¸ onu ikna ederek¸ yapacağı işin kendisine ne kazandıracağını anlatarak görev ve sorumluluk vermek gerekir.
İnsanı yapacağı işe inandırmak ve ikna etmek onun motivasyon düzeyini artırır ve iç disiplini sağlayarak başarıya getirir.
Burada sizlere yaşanmış örnek olay anlatmak istiyorum:
Osman isimli öğrencimle ilk tanıştığımda bana ilginç yaşam öyküsünü anlatmıştı. Osman¸ Endüstri Meslek Lisesi Elektrik bölümü mezunu ve üniversite sınavına hazırlanıyor. Osman aynı zamanda haftanın üç günü de çobanlık yapıyor. Osman eğer okuyamazsa çobanlıktan kurtulamayacağını¸ yaşantısında değişen hiçbir şey olmayacağını¸ anlatıyor ve eğitim açısından durumunun çok zayıf olduğunu belirtiyor. Osman girmiş olduğu ilk sınavda toplamda 17 net bırakan bir öğrenci ve bana “ne olur hocam ben çoban olmak istemiyorum bana yardımcı olun” diyor. Daha önceki eğitim hayatında ciddi bir eğitim almadığı için Osman'a şunları söyledim: Osmancığım seni çok iyi anlıyorum. Eğer üniversiteli olmak istiyorsan yapacağın işlere inanmalısın ve rakiplerinle aynı seviyeye gelmek için çok çalışmalısın tabi çalışırken de sadece elin¸ gözün değil¸ vücudundaki 15 milyar hücrede çalışmalı ve asla pes etmemelisin¸ diyerek ona bir karikatür çizimi gösterdim. Osman'a eğer pes ederse çobanlıktan kurtulamayacağını ve resimdeki ördeğin midesine yem olacağını söyleyerek onu yapacağı işe ikna ederek inandırdım ve Osman her gün dershaneye ilk gelen ve en son çıkan öğrenci oldu. Disiplinden taviz vermeden çalıştı. Takıldığı soruları hocalarına sordu. Haftanın üç günü dağlarda kayabaşlarında çalıştı. Zaman zaman da arkadaşlarına niye boş duruyorsunuz derslerinize çalışsanıza yoksa benim gibi çoban mı olmak istiyorsunuz? diye de nasihat verdi. Ben de Osman'ı her denemeden sonra yanıma çağırarak belirli başarılarında bir kitapla ödüllendirdim. Osman kazandığı motivasyon duygusuyla kendini geliştirdi ve kendini dağlarda çobanlık yapmaktan kurtardı. Bugün Osman Teknik Eğitim Fakültesi Elektrik Öğretmenliği 2. sınıf öğrencisi.
Bu örnek olay gösteriyor ki insan yapacağı işe inandıktan¸ ikna olduktan sonra yapamayacağı¸ üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yok. Fakat insanlara iş yaptıracağız diye hiçbir zaman yapacağı işi ona dikte ederek yaptırmamalıyız. Çünkü yapılacak işi dikte ederek yaptırmaya çalışmak insan motivasyonunu düşürür ve başarısızlık denen durum ortaya çıkar. Başarısızlık ise hem insanın geleceğini hem de bir işletmenin geleceğini olumsuz yönde etkiler ve maddi-manevi zararlara yol açar.
İnancın ve ikna etmenin sonucunda oluşan motivasyon duygusu insanın kendine olan güven duygusunu artırarak olmayacak ya da imkansız denilen şeylerin kısa zaman dilimi içinde gerçekleşmesini sağlar. Kısacası başarılar kendiliğinden oluşmaz. Belli bir çalışmanın¸ gayretin¸ inancın ürünüdür.
Çalışmanın Sonucu
Bir sihirbaz¸ sultanın huzurunda kabiliyetlerini sergiliyor¸ sultanın ve seyircilerin hayranlığını kazanıyormuş. Sultan da bu numaralar karşısında şaşkınlık ve hayranlık içerisinde bağırmış: "Allah'ım bana yardımcı ol¸ nasıl bir mucize¸ nasıl bir cinlik!"
Fakat vezir söyledikleriyle sultanın düşüncelerini bölmüş: "Sultanım¸ hiçbir usta gökyüzünden zembille inmez. Sihirbazın sanatı onun çalışkanlık ve pratiğinin sonucudur."
Sultan vezire kızmış. Vezirin kendisinden farklı görüş söylemesi sultanın huzurunu kaçırmış. Veziri hor görerek ona bağırmış; "Seni nankör adam. Bu kadar yapılan numaraların nasıl çalışmayla¸ pratikle elde edildiğini iddia edebilirsin. Yeteneğin ya vardır ya yoktur. Senin zaten beraberinde zindana götüreceğin hiçbir yeteneğin yok. Orada benim sözlerimi düşünmeye bol bol vaktin olacak. Ama orada yalnız olmayacaksın¸ kendi türünden bir hücre arkadaşın olacak. Bir danayla beraber zindanda kalacaksın."
Muhafızlar veziri hücresine götürmüş. Vezir birinci günden başlayarak danayı kaldırıp zindanın kulesinin merdivenlerini çıkmaya başlamış. Bunu her gün yapmış. Aradan aylar geçmiş. Dana büyüyüp güçlü bir öküz olmuş ve her gün alıştırma yapmaktan dolayı vezirin de gücü artmış.
Bir gün sultanın aklına zindana attırdığı veziri gelmiş. Gidip veziri görmek istemiş ve gördükleri karşısında şaşırmış ve haykırmış: "Allah'ım bana yardımcı ol¸ nasıl bir mucize¸ nasıl bir cinlik!"
Öküzü kollarında taşıyan vezir daha önce söylediği sözlerle cevap vermiş: "Sultanım¸ hiçbir usta gökyüzünden zembille inmez. Bağışlayıcılığınız ile bana bu hayvanı verdiniz. Gücüm¸ çalışkanlığımın ve çalışmalarımın sonucudur."
Mustafa AKYOL
YazarŞerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Öğretmenlerin sahip olması gereken sosyal iletişim becerileri geçmişten günümüze konuşulan bir konudur. Öğretmenlerin sahip olması gereken sosyal iletişim becerileri geçmişten günümüze konuşulan bir k...
Yazar: Mustafa AKYOL
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Felsefede mistisizm (gizemlilik) doğaüstü güçlerin var olduğunu ve bu güçlerle ilişki kurabileceğini savunan felsefe düşüncedir. Başka bir ifade ile mistisizm aklın kavramayacağı gerçekleri mistik sez...
Yazar: Mustafa AKYOL