İçimdeki Düşman: Nefis
Bu dünya gurbetine gönderilirken iki önemli varlık bize yoldaş kılınmış: Kalp ve nefs. Bu yazıda nefis üzerinde duracağız. Nefis aslında dönüşmesi her an mümkün olan bir varlık… Boynundan tutulup hizaya getirilmedikçe büyük bir düşman; edeb-i Kur’ân ile terbiye edilip ubûdiyete ikna edilip takvâ ile süslendiğinde melekleri imrendirecek cevhere sahiptir.
Nefis bana acımasız bir düşman; bunu görüyor, anlıyor ve bana ettiklerini açık seçik yaşayarak fark ediyorum. Nefsimin beni düşürdüğü tuzaklar sayıya gelmez, rakama sığmaz. Başıma açtığı belâları en azılı düşmanım bile yapmaz, yapmadı.
Aslında nefisten daha tehlikeli bir düşmanım da, şeytanı saymazsak, yok diyebilirim. Nefsin çok sağlam teçhîzatı ve yardımcıları var. Kimi sağdan kimi soldan yanaşarak ne yapar eder sonunda beni kendilerine râm etmenin yollarını bulup beni o tuzağa çekmeye çalışırlar. Bu pencereden bakınca nefis şeytanın temsilcisi gibi görünür.
Şeytan uzaktan bakıp bendeki bu temsilcisinin, “sefîr”inin yaptıkları karşısında mutlaka ellerini keyifle ovuşturup kıs kıs gülüyordur. Onun işini bu sinsi arkadaş büyük bir keyifle yerine getiriyor, ona ihtiyaç bırakmıyor. Nefis, yaptıklarıyla şeytana “Ben varken sen kim oluyorsun!” der gibi bir tavır takınıyor; yeri gelince en keskin fetvaları vermekte bir saniye tereddüt etmiyor, en hayırlı bir işe çelme takıp engellemek için bin dereden maharetle su getirmesini çok iyi biliyor. Aslında bir örümcek ağından daha zayıf olduğu hâlde gafletimden beslenerek azmanlaşıp rûhumu yutma derecesine geliyor.
İyiliklere, güzelliklere uzaktan baktırıp küçültürken yoldaki küçük küçük engelleri dağ gibi göstermekten geri durmuyor. Söz konusu günahlar, yanlışlar olunca pembe tablolar, iyimser gerekçeler, karşı konulmaz teklifler yaparak aklımı çeliyor baş aşağı uçurumdan yuvarlarken zerre kadar pişmanlık duymuyor. Üstelik bunu yaparken dostummuş gibi masum bir tavır takınması da cabası…
“Dost görünümlü bir düşman, buğday gösterip arpa satan” bir düzenbaz, kaşla göz arasında beni şeytana satan bir hâin. Gelin görün ki benden hiç ayrılmıyor, bir an bile yalnız bırakmıyor. Ne yana dönsem benimle beraber… Bana yaptığı her şey düşmanca. Bazı güzel işlere seviniyor, rıza gösteriyor gibi davransa da aslında düşmanlığından zerre kadar vazgeçmiyor. Her hâliyle sinsi, fırsatçı, iyilik bilmez bir arkadaş…
Nefsin bana yaptıklarını, kandırıp yaptırdıklarının düşmanlığının neticesi olduğunu bu yaşımda daha iyi anlıyorum. Hiçbir şüpheye yer vermeyecek kadar açık bir gerçek: Nefis bana düşman, içimdeki dost görünümlü düşman: Adu, aduvullah…
Ben bunu bildiğim hâlde ona düşman mıyım? Onun aldatma ve baştan çıkarmalarına karşı hasmane bir direnç gösterebiliyor muyum? İşte burası su götürür… Püf noktası da burası. Ben ona düşman olabilsem düğüm çözülecek, fıtratıma uygun adam olmayı başarabileceğim.
Nefsimle bu yoldaşlığım zihnimi sürekli uğraştırıyor. Ramazan ayında belki bu sinsi düşmanla baş edecek bir destek bulurum diye kendimi teselli ederken Keçecizâde İzzet Molla’nın bir beyitiyle yalnız olmadığımı fark ediyorum.
Şairin Dîvânı’nı karıştırırken onun da benimle aynı soruları ve sıkıntıları yaşadığını anladım, hayret ettim. Bir bakıma yalnız olmadığıma sevindim, aksini söylesem düşmanın oyununa gelmiş olur muyum, bilemem? Şöyle diyor şair:
Nefsimin bana adû olduğunu fehm ederim
Ben dahi nefsime yâ Rab olabilsem düşmen
(Ya Rab! Nefsimin bana düşman olduğunu anlarım (bilirim); (keşke) ben de nefsime düşman olabilsem!)
İzzet Molla nefsine gerçek mânâda düşman olabildi mi bilemem. Ben şairin temennisini kendi adıma tekrarlıyorum: Gerçek anlamda nefsime düşman olmada beni muvaffak kıl Rabb’im…
Mahmut KAPLAN
YazarÜniversite yıllarında bir süre aynı evi paylaştığımız bir arkadaşımın telefonunu bir tevâfuk sonucu öğrendim ve kendisini aradım. Önce tanıttım kendimi, beraber kaldığımızı söyledim. Beni hatırlayamad...
Yazar: Mahmut KAPLAN
Fıtnat Hanım, Nâbî yolunda şiir söyleyen bir şaire olduğundan hikemî gazeller de kaleme almıştır. Şaire, hikmet vadisinde yazdığı gazellerde, erkek şairler kadar başarı göstermiş, diyebiliriz. Bir örn...
Yazar: Mahmut KAPLAN
Duamızı hemen duyar,Çok seviyor Rabbim bizi.Elbet cennetine koyar,Çok seviyor Rabbim bizi.Önümüze sofra serdi,Nice güzel nimet verdi;Bir de peygamber gönderdi,Çok seviyor Rabbim bizi.Haberimiz olsun d...
Şair: Bestami YAZGAN
İnsanların sıkıntıya düştüğü, yolsuzlukların arttığı, hayhuyun ortalığı kapladığı zamanlarda mizah ve hicvin toplumda boy gösterip ortalığı kaplaması beklenirken günümüzde mizah açısından iç açıcı bir...
Yazar: Mahmut KAPLAN