HZ. ZİNNÎRE (R. ANHA)
Rum asıllı olduğu için adına Zinnîre Rûmiye de denilmiştir. İlk Müslümanlardan ve Allah yolunda en çok işkenceye katlananlardandır. Hz. Ebu Bekir (r.a.) tarafından azad edilenlerden biridir. Hz. Ebu Bekir (r.a.) tarafından hürriyyetine kavuşturulanların bir kısmı şunlardı: Hz. Bilal, Hz. Bilal'in annesi Hamâme, Ebû Fukeyhe, Amir, Nehdiyye ve onun kızı, Zinnîre, Ümmü Ubeys. Hz. Ömer bin Hattab (r.a.) Müslüman olmadan önce Ebu Cehil ile birlikte Hz. Zinnîre’yi döver, ona işkence yapar, üzerine yürüyüp boğazını sıkar, Hz. Zinnîre’nin elleri iki yanına düşer, öldü sanırlardı. Ebu Cehil'in yaptığı işkenceler yüzünden Zinnîre Hatun’un gözleri görmez olmuştu. Ama o, inancından asla taviz vermedi, Allah'a tam tevekkül olmuştu. Ebu Cehil: "Gördün mü? Lât ve Uzzâ senin gözünü de kör etti!" dedi. Zinnîre Hatun: "Hayır! Vallahi, bu öyle değildir! Benim gözümü böyle eden onlar değillerdir! Lât ve Uzzâ, ne yarar ne de zarar vermeye asla kadir olamazlar. Lât ve Uzzâ, hiçbir şeyi göremezler! Onlar kendilerine tapanları da tapmayanları da bilemezler! Fakat bu, semavî bir iştir. Benim Rabb’im gözümü geri vermeye, beni gördürmeye de kadirdir!" dedi. Diğer Kureyş müşrikleri de: "Onun gözlerini ancak Lât ve Uzzâ kör etmiştir!" dediler. Zinnîre Hatun, bunu işitince: "Allah'ın Beyt'ine (Kâbe'sine) yemin ederim ki, onlar yalan söylüyorlar! Lât ve Uzzâ ne zarar verebilir ne de yarar…" dedi. Zinnîre'nin müşriklere verdiği bu cevaplardan sonra Cenab-ı Hak onun gözlerini açmıştı. Her şeye bir bahane bulan müşrikler, bu defa: "Bu da Muhammed'in sihirlerindendir!" dediler. Ebu Cehil hızını alamayıp şöyle dedi: "Muhammed'in izinden giden şu akılsızlara şaşmaz mısınız? Eğer Muhammed'in getirdiği şey hayırlı ve gerçek olsaydı, biz ona uymakta bunlardan daha önce davranır ve kendilerini geçerdik! Zinnîre'nin doğruyu bulmakta bizi geçeceğini mi sanırsınız?" Rabb’imiz bunun üzerine Ahkâf Suresi 11. ayeti inzâl buyurdu: "İnkârda ısrar edenler, (Kur'ân'ı inkârlarına güya bir başka mazeret olarak) mü'minler hakkında şöyle diyorlar: ‘Eğer Kur'ân hayırlı ve faydalı bir şey olsaydı, şu insanlar ona inanmada bizi geçemezlerdi.’ Kendileri Kur'ân ile hidayeti bulamayınca (esasen buna niyetleri de yokken), kalkıp, ‘Bu, zaten eski, modası geçmiş bir yalan, bir uydurma!’ diyorlar." Ebu Cehil'e en güzel cevabı Rabb’imiz vermişti. Hz. Zinnîre dini namına katlandığı bu işkencelerden Hz. Ebu Bekir'in kendisini satın alıp âzât etmesiyle kurtulmuştur.
N.Nida DURAN
YazarPeygamberimiz, tebliğ vazifesi yanında ibadetlerini de müşriklerden gizli yapıyordu. Bu sebeple İslâmiyet’in ibadet tarzı pek bilinmiyordu. Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) Hz. Ali’yle beraber namaz kılark...
Yazar: N.Nida DURAN
Hamde en layık olan Yüce Rabb’imiz, hiç kimseye nasip olmayan hamd makamına Ahmed-i Muhtar (s.a.v.)'ı ulaştırdı. Ayrıca bütün insanlık âlemi en çok O’nu övdü. Sevginin timsali O oldu, bütün varlık O’n...
Yazar: Editör
Ebû’d-Derdâ (r.a.)’ın asıl ismi “Uveymir” olup “Ebû’d-Derdâ” künyesidir. İslâm’a girişi çok gariptir… Hanımına varıncaya kadar herkes Müslüman olduğu hâlde, o bir türlü İslâm’a giremiyordu. Onun İslâm...
Yazar: N.Nida DURAN
Enes bin Mâlik’in (r.a.) kardeşi olan Berâ bin Mâlik (r.a.), Rasûlullah’ın himayesinde yetişmiş bir sahabedir. Berâ bin Mâlik, savaşta düşman saldırılarını püskürten bir İslâm kahramanıdır. Onun şecaa...
Yazar: N.Nida DURAN