"HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?"
Bilmek; düşünce dünyasından en iyi bir şekilde beslenmektir. İnsan bildiğini yaşamaktan zevk alır. Sevdikleriyle bilgilerini paylaşma ihtiyacı hisseder. Bu yüzden sevip saydığı, kendine yakın hissettiği insanlarla konuşur, dertleşir ve yazışır. Biz de sözlerimize öncelikle selam ile başlayalım. Yüce Rabbi bilenlere Hakk kapıya gelenlere İman ile ölenlere Sevenlere selam olsun Gece gündüz şükredene Aklı ile fikredene Seherlerde zikredene Erenlere selam olsun Ben kulunum diyenlere Gerçekleri duyanlara Az rızıkla doyanlara Verenlere selam olsun. Ali ÖZKANLI İnsanoğlu Allah’ı hakkıyla bilmek, O’na şükretmek, O’nu zikretmek ve O’na ibadet etmek ister. İbadetler; Allah emrettiği yaratılış gayesi olduğu için, nimetlerin şükrünü yerine getirmek için, O’nun rıza ve hoşnutluğunu kazanmak için yapılır. En değerli olanı da Allah (c.c.) ibadete en layık olduğu için yapmaktır. Hadis-i şerifte, “Nefsini bilen Rabbini bilir.” buyrulmuştur. Kendini bilen insan, Yaratan’ını bildiği gibi yaratılmışların en şereflisi olduğunu ve niçin yaratıldığını da bilir. Hakk âşığı gönül dostu Yunus Emre şöyle diyor: İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan mana ne Kişi Hakk'ı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru ekmektir. “Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.”[1] Cenab-ı Hak yarattığı varlıkların en şereflisi olan insanın, kâinat âlemine gelip, yüce sıfatlarıyla süslediği mükemmel eserlerini görüp, o güzel sıfatların sahibi olan Zatı tanıması ve O’nu tanıyarak eşsiz bir sevgiyle ona bağlanması için yaratmaya sıfırdan başladığında kâinatı ilim, kudret, hikmet ve rahmet sıfatlarıyla donatmıştır. “Allah O’dur ki, sizin için yeri bir karargâh, göğü de bir bina yaptı, size şekil verdi, sonra da şekillerinizi güzelleştirdi ve hoş nimetlerden size rızkı verdi. İşte O Allah’tır Rabb’iniz! Ne yücedir O âlemlerin Rabb’i olan Allah!”[2] Bu sebeple dünyaya gönderilen her insanın bu âlemde yerine getirmesi gereken ilk ve tek vazife sadece Rabb’ini tanımasıdır. Dünyada asıl görevmiş gibi peşinden koşulan diğer işler ise geçici, sönük menfaatler için boş ve faydasız bir şekilde çabalamadan başka bir şey değildir. İşte bütün bunlardan dolayı her şeyden önce Rabb’imizi tanımak zorunda olduğumuzun bilincinde olmamız gerekir. Bu âlemde bize Rabb’imizi anlatan üç büyük tanıtıcı vardır. Bunlardan birincisi, içinde yaşadığımız şu büyük kâinat kitabı; ikincisi kâinatın yaratılmasının sebebi, varlıkların efendisi ve Son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.); üçüncüsü ise kâinat kitabının yazılmış şekli ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in yaşam tarzı olan Kur’an-ı Kerim’dir. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[3] Ayette de buyrulduğu üzere, ilim yönünden kendini yetiştirenle yetiştirmeyen bir değildir. İbadet ve kulluk vazifelerimiz için önce ilim, sonra amel gelir. Bu sebeple ilim öğrenmek farzdır. Çünkü ilmi olmayan bir kişi ibadetlerinde de eksik davranabilir. [1] 39/Zümer, 67. [2] 40/Mü’min, 64. [3] 39/Zümer, 9.
Ali ÖZKANLI
YazarCenab-ı Allah'ın yarattığı her şeyde sevginin eserini görmekteyiz. Kâinat özünde sevgi vardır. Şair satırlarında bunu şöyle dile getirir:Kâinatın özü aşkla kurulmuşİpek ibrişimle kalpler sarılmı...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Zühd ve takva hayatının ilk eserlerinin telif edilmesi ile başlayan, tasavvuf geleneğinin tarikatlar ve tekkeler şeklinde müesseseleşmesiyle devam eden süreçte tasavvuf ve edebiyat, birbirlerinden ist...
Yazar: Hamit DEMİR
Günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerin başında sevgi gelmektedir. Sevgiyle yaşayan, sevgiyle ölür. Sevgi dolu bir kalbe ve gönüle kavuşmak için sevgi cennetlerine adım atmaya hazır mıyız? Seven ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Değerli okuyucularım. Ömrü eğitim ve öğretimle geçmiş, kırk yıldır yazan ve konuşan bir eğitimci olarak yeni bir eğitim-öğretim yılına başlarken bilgi, birikim ve tecrübelerimiz ışığında değerli anne ...
Yazar: Ali ÖZKANLI