Hayatın En Güvenli Limanı: Aile
Aile; en yalın biçimde anne, baba, çocuklar ve torunlardan oluşan sosyal bir yapı olarak tanımlanmaktadır. Her insan bir ailede doğar, büyür, gelişir, kendisi de bir aile kurar. Geleceğin toplumu ailede inşa edilir.
Allah, kadın ile erkeği birbirine muhtaç bir şekilde yaratmıştır. Birbiriyle uyumlu olan çiftler, bir elmanın iki yarısına benzetilir. Bir araya geldiklerinde birbirlerini tamamlarlar. Allah, aynı zamanda kadın ve erkeği birbirine cazibeli yaratmıştır. İnsanlar, kendisine yakın bulduğu, hayatı kolaylaştıracağını düşündüğü karşı cinse ilgi duyar. Bu ilgi, fıtrî bir duygudur. Fıtrî duyguların karşılanması, hayatın birlikte daha kolay yaşanması için helal dairede bir ailenin teşkil edilmesi gerekmektedir. Ailenin meşru temeli nikâhtır. Tanışma, anlaşma ve nişanlılık sürecinden sonra örf, âdet ve geleneklere göre evliliğe adım atılır.
Hayatın en güvenilir limanı ailedir. Ailede güven, aile birliğinin ve devamının temel şartıdır. Güven saygıyı, saygı da samimiyeti ve sevgiyi doğurur. Bütün bu değerler ailede huzurlu bir atmosfer oluşturur. Bu sebeple sadakat, ailenin temelidir.
Aile bireyleri “bizcil” olmalıdır. Sadece aile büyüğünün isteklerinin önemsendiği ve öncelendiği “bencil” aile reisi modeli geçmişte kalmıştır. Bu model, Sevgili Peygamberimiz’in aile reisliği modeline de uygun değildir. Bazı aile bireyleri, eşini ve çocuklarının mutluluğu için kendisini önemsemez ve “sencil” bir tutum takınırlar. Bu durumda olanlar başkalarını bir süre hoşnut etse de kendileri mutlu olamazlar ve saygınlığını da kaybederler. Aile olduktan sonra benim eşyam, benim kazancım, benim arabam, benim arzu ve isteklerim olmaz. Bizim evimiz, bizim kazancımız, bizim arabamız, bizim arzularımız ve geleceğimiz denilerek aileye bakılmalıdır. “Biz” olamayan aile bireylerinin aile birliğini sürdürmesi oldukça zordur.
Ailede kararlar, istişare ile alınır. “Onların işleri kendi aralarında istişare iledir.” mealindeki ayet devlet işlerinde olduğu gibi ailede de istişarenin önemine işaret etmektedir. Alınan kararın mali boyutu varsa ve aile reisi ödeme güçlüğü yaşıyorsa kararı bir süre erteleyebilir. Ailede istekler konusunda her bireyin makul olması beklenir. Aile bütçesini aşan isteklerde ısrar edilmesi, istekler karşılansa da karşılanmasa da sıkıntıya yol açar.
Evlilik sabırlı olanlar için güzeldir. Hiç kimse mükemmel eşi bulamaz zira insan mükemmel değildir. Mükemmellik ancak Allah’a mahsustur. Bekâr olanlar, mükemmel eşi değil kendisine uygun ve denk eşi aramalıdır. Ailede sehven yapılan hatalar uyarılır fakat problem olarak görülmez. Aynı hatada ısrar edilmesi sorun teşkil eder. Bu durumda da eşlerin hataları düzeltmede yapıcı ve sabırlı olmaları gerekmektedir. Eleştiriler, kişiliğe değil, hataya yöneltilmelidir.
Ailede herkes bilgisi, becerisi, gücü ve imkânı oranında sorumludur. Herkes kendi imkânları nispetinde ailesi için fedakârlık yapar/yapmalıdır. Örfe göre çalışıp para kazanmak ve aileyi geçindirmek, aile reisinin sorumluluğundadır. Aile reisi, ailenin beslenme, giyim ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Kadının çalışma imkânı varsa ve isterse çalışarak aile bütçesine katkı yapabilir. Çalışan hanımların ev işleriyle birlikte iş yükü daha da artacağından erkek, evde eşine yardım etmelidir.
Çocuklar; Allah’ın emaneti, ailenin huzur kaynağı ve hayatın lezzetli meyveleri konumundadır. Eğer sağlık yönünden bir engel yoksa neslin devamı için en az iki çocuk kazanılmalıdır. Çocukların nafakasını helalinden temin etmek, onları güzel ahlak üzere yetiştirmek, hayata hazırlamak için meslek edindirmek ve zamanı geldiğinde evlendirmek ebeveynlerin asli görevleri arasındadır. Ebeveynlerin çocuklarına şefkat ve merhametle yaklaşmaları ve onları asla bir yük olarak görmemeleri gerekir. Çocuklar da ebeveynlerine karşı daima saygılı olmak zorundadırlar. Allah, çocukların anne babasına “öf” bile dememesini ve onlarla güzel konuşmalarını emretmektedir. Anne babasına asi olanları Peygamberimiz de lanetlemiştir.
Günümüzde, ömür boyu bütün ihtiyaçlarının ebeveynleri tarafından karşılanmasını bekleyen edilgen, hazırcı, üretmeden tüketen verimsiz bir nesille karşı karşıyayız. Bu nesli “Ben zorluk yaşadım, çocuğum hiçbir sıkıntı yaşamasın.” diyerek bütün imkânlarını çocuklarına seferber eden 30 ila 50 yaşlar arasındaki anne babalar yetiştirdi. Çocuklar da hayatın zorluklarıyla mücadele edecek güçlü bir iradeye sahip olmalıdırlar.
Evlilik hazırlığı yapan ve yeni evli çiftlerin, tecrübeli büyüklerine danışarak karar almaları halinde hata payları asgariye düşer. Ailenin bir okulu yok. Herkes çevresine bakarak aile konusunda bir kanaat oluşturuyor. Her şeyi bizzat tecrübe ederek öğrenecek kadar uzun bir ömrümüz yok. Genç çiftler, bazı konularda aile büyüklerinin tecrübesinden yararlanarak hayatı kendileri için daha az maliyetli ve kolay hale getirebilirler.
İlimde olduğu gibi hayatî konularda da öğrenme beşikten mezara kadar devam eder. Kendisini geliştirenler aileye ve topluma katma değer üretirler, geliştirmeyenler ise aileye ve topluma yük olurlar.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarEvlilik, insan hayatının en önemli kararıdır. İki yüreğin aynı hanede buluşması, aynı kaderi paylaşmaya niyet etmesi, hayatı birlikte omuzlamasıdır. Bir ömür birlikte yürümek için çıkılan bu yolun taş...
Yazar: Gülşen CANPOLAT
Eğitim, her yerde ve her zaman hayat boyu devam eden bir gelişme sürecidir. Gelişmeye açık olan insanlar, kendilerinden daha bilgili ve tecrübeli olan kimselerden bilmediklerini öğrenirler ve yanlış b...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Bir kelime vardır ki insanın doğduğu andan itibaren içini ısıtır; aile… O, sadece aynı evin duvarlarını paylaşanlardan ibaret değildir; bir merhamet iklimi, bir güven sahasıdır. İnsan, ilk gülüşünü ai...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Allah, insanı kendi kudretiyle, en güzel şekilde yaratmış ve kendi ruhundan üfleyip halife olarak yeryüzüne göndermiş, gökte ve yerde ne varsa hepsini onun emrine vermiştir. Kendisine bunca nimet veri...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL