Güzel Bir Sürpriz
“Hadi hazırlan bakalım Çiçek. Birazdan Sumru teyzenler gelir.”
“İyi de ben niye hazırlanıyorum ki anne?”
“Dün, Gülçin ile telefon konuşmana istemeden tanık oldum. Yaz ayı gelsin, okullar kapansın istemiyorum. Çok canım sıkılıyor demedin mi?”
“Evet, dedim.”
“İyi ya işte. Ben de Sumru teyzenle konuştum, birlikte bir plan ayıptık. Size sürprizimiz var.”
“Gülçin de mi geliyor?”
“Tabii. Bak, zil çalıyor. Ben kapıyı açarken sen de giyin. Hemen çıkalım.”
“Sumru teyze nereye gittiğimizi sen söyle bari. Annemin ağzını bıçak açmıyor.”
“Üzgünüm Çiçek sürprizi bozamam. Gülçin de sordu o kadar hiçbir şey söylemedim. Zaten birazdan oradayız.”
“Aaaa…. İnanmıyorum Kelime Müzesi.”
“Çiçek hep gelmek istediğimiz ama derslerden gelmeye fırsat bulamadığımız müze.”
“Çok mutluyum Gülçin. Yaşasın!”
“Çocuklar biletlerimizi aldım. Hadi bakalım, müzeyi gezmeye başlayalım.”
“Gez, gez bitmedi müze. Dört kat. Her katında başka bir dünya saklı değil mi Sumru?”
“Haklısın Gülçiçek, ayaklarımıza kara sular indi ama değdi doğrusu. Peki çocuklar siz nasıl buldunuz Kelime Müzesi’ni?”
“Muhteşemdi Sumru teyze. İlk katta kelimelerin köklerini öğrendik. Öğretmenimiz de anlatmıştı ama görsel olarak görmek daha başka imiş.”
“Akılda daha kalıcı anneciğim.”
“Ben cümlelerle ilgili sergi alanını beğendim çocuklar. Ya sen Gülçiçek?”
“Vallahi ben müzenin hiçbir köşesini bir diğerine değişmem. Çok emek var. İnce düşünceler, sanatsal anlatımlar ve dokunuşlar, kelimelerin, deyimlerin, atasözlerinin anlamlarının ziyaretçilere sunuluşları muhteşem. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak bu müzeyi kuran Şermin Yaşar Hanım’ı yürekten kutluyorum.”
“Teşekkür ederim Gülçiçek Hanım.”
“Aaa… Şermin Hanım.”
“Konuşmalarınıza tanıklık ettim. En büyük hayalimdi, gerçek oldu. Kelimeler olmasaydı nasıl iletişim kurabilirdik? Bu müze Türk diline ve Türkçe’mize armağanımdır ve tabii ki siz değerli ziyaretçilerime.”
“Emeğinize sağlık. Yanımızda kitaplarınız var. İmzalatmak istesek…”
“Memnuniyetle.”
“Teşekkür ederiz Şermin Hanım.”
“Ben teşekkür ederim. Yine bekleriz.”
“Bugün çok güzel bir geçirdik. Hiç canımız sıkılmadı. Kendimizi şehir dışına çıkmış gibi hissettik.”
“O zaman Sumru teyzenizle aldığımız kararımızı size açıklayalım. Çocuklara sen söylemek ister misin Sumrucuğum?
“Yaz tatili boyunca her hafta bir müzeye gideceğiz çocuklar.”
“Harika. Peki, sırada hangi müze var Sumru Teyze.”
“Abidin Paşa Köşkü Millî Mücadele Müzesi.”
“Bir hafta nasıl geçecek Gülçin?”
“Zor geçecek Çiçek.”
“Hadi bakalım eve gitme zamanı geldi çocuklar. Vakit yola düşme vakti.”
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarDepremin üzerinden beş koca gün geçmişti. Hale, yine televizyonun karşısına oturmuş depremin yıktığı binaları, enkazın altında kalan insanların kurtarılışını izliyordu. Farkında değildi ama gözlerinde...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Büyüdüm mü ne! Artık nineme eskisi kadar öfkelenmiyorum. Durmadan onu yap, bunu yapma. Onu öyle yaparsan daha iyi olur, der dururdu bana.O nasihat verdikçe öfkelenir, ben hiçbir şeyi doğru dürüst yapa...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Sevgili günlük,Bugün neler oldu neler, anlatayım da sen de öğren. Okulda çıkan öğle yemeğini beğenip yemedim. Kantine koşup tost aldım. Bahçeye çıktım. Dolaşa dolaşa tostumu yemeye başladım. Tam o sır...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Merhaba, benim adım Hazan. Eylül ayında doğduğum için annem ve babam ismimi “Hazan” koymuşlar. Hazan, sonbahar demek. Bir anlamı da güz. Anlayacağınız sonbahar çocuğuyum ben. Sarı ve kahve tonlarındak...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR