GÖZYAŞI
Göz ve gözyaşı Yüce Yaratıcı'nın tüm canlılara en büyük bahşişidir. Bu ufacık et parçası¸ bakmasını ve görmesini bilenlerin elinde vezir¸ kalpleri mühürlü¸ ruhları zincire vurulmuşların elinde rezil olur.
Gözün sermayesi yaşıdır. Onu kurumaktan kurtarmakla kalmaz¸ ona kuvvet ve kudret verir; gerçek sahibine daha da yaklaştırır. Gözyaşının kuruması bir bedbahtlık alâmetidir. Gözleri kuruyan insanın içi de¸ ruhu da kurumuştur.
Göz ve gözyaşı Yüce Yaratıcı'nın tüm canlılara en büyük bahşişidir. Bu ufacık et parçası¸ bakmasını ve görmesini bilenlerin elinde vezir¸ kalpleri mühürlü¸ ruhları zincire vurulmuşların elinde rezil olur. Gözün sermayesi yaşıdır. Onu kurumaktan kurtarmakla kalmaz¸ ona kuvvet ve kudret verir; gerçek sahibine daha da yaklaştırır. Gözyaşının kuruması bir bedbahtlık alâmetidir. Gözleri kuruyan insanın içi de¸ ruhu da kurumuştur. Gözyaşı¸ duâların en üstünüdür. İnsanoğlunun helâl lokmasına¸ içtiği suyuna¸ her nefesine¸ sağlığına ve varlığına katıktır. Gözyaşından büyük temizleyici yoktur. Siyim siyim inen gözyaşının her damlası ruh inceliğinin şahididir. Şerha şerha yaraların¸ göğe açılan kolların¸ kurumuş dil ve dudakların merhemi¸ kevseridir. Gözyaşının özü sudur. Ateşte kaynarsa cevher¸ gönüle düşerse hem yakar¸ hem yıkar. Gözyaşı; fazilettir¸ diyettir. Eritir¸ temizler¸ gizler. Bu yüzden denilir ki¸ gözyaşı "Yiğitler kârıdır ve civanmertler vakarıdır." Gözyaşı bir kültürdür. Gözyaşının vatanı Doğu'dur derler. Doğu'dan kasıt İslâm'dır. İslâm Medeniyeti'nin temelidir. Onun için bizim medeniyetimiz "Merhamet ve Gözyaşı Medeniyeti"dir. "Gözyaşı İslâm'ın buluşu¸ Müslümanlığın duyuşu¸ şefkat ve merhamet pınarı¸ Peygamberlik motifidir." Nitekim İki Cihan Güneşi¸ "Allah'ım¸ yaşları ile kalbe şifa veren sel gibi akıcı iki göz ver bana." buyuruyor. Gözyaşı insanın Miracı¸ cehennem ateşinin sigortasıdır¸ zırhıdır. Cehennem kıvılcımları mahşerde insanları kovaladığı zaman Cebrail mü'minlerin gözyaşı olan bir bardak su ile cehennemin ateşini söndürmeye çalışır. Ağlayan sadece insanlar değildir. Her canlı ağlar. Bitkilerin¸ ağaçların¸ hayvanların ağlaması bir başkadır. İrfan ve izan sahibi olanlara (olana) çok şeyler anlatırlar. En çok ayakları cennet damgalı¸ cefakâr ve fedakâr analar ağlar. Şehit düşen Mehmet'ine¸ Aslı'sını verip aldığı Kerem'ine; garipliğine¸ ihmal edildiklerine¸ kem talihine... Dünyaya adımını atan her yavru da büyük dünyadan küçüğüne gelmenin çile¸ ıstırap çekeceğinin¸ ihmal edileceğinin¸ başına geleceklerin sancısı ile ağlar. Bulutlar da ağlar. Rüzgârın önünden savrulan sıcak ve soğuklar içinde kavrulan bulutlar; yaz demez¸ kış demez¸ bahar demez¸ güz demez daima ağlar. Gözyaşını seccadeler de iyi tanır. Sabahın şafağında kalkıp yüzlerini ve gönüllerini yıkayacak olanlar için dikilirler. Ve açılmayı beklerler. Dudaklarından duâyı¸ yüzünden tebessümü eksik etmeyen¸ ince¸ merhametli¸ duygulu insan yüzünü ve gözünü gözyaşları ile yıkayan insandır. Acımasız¸ duygusuz¸ içi sızlamayan ve kirpiği ıslanmayan "kem talih" hoyratlarıdır.
Muammer YILMAZ
YazarEmevi halifelerinin sekizincisi olan Ömer bin Abdülaziz; daha hayatta iken “İkinci Ömer” diye ün salan İslâm’ın bu büyük halifesi, tam bir hak, adalet ve takva abidesidir. Hazret-i Ömer’in torunu o...
Yazar: Muammer YILMAZ
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
“Sâde” yazmak, “basit” yazmak değildir. Çoğu kimse sâde kelimesini basit kelimesiyle aynı anlamda kullanır. Oysa sâde, içinde derinlik barındıran bir kavram… Fakat basit, sathîdir; yüzeysel, üstünkörü...
Yazar: Bilal KEMİKLİ