Esmâ-i Nebî: Mürsel
Mürsel: Elçilikle Görevlendirilmiş (s.a.v.)
Sevgili Peygamberimiz’in bir ism-i şerifi de “Mürsel idi. Nebî ve rasûl, peygamberleri tanımlamak için kullanılan iki önemli terimdir. Kur'an'da peygamberlere verilen farklı unvanlar da vardır, ancak "nebî" ve "rasûl" terimleri en çok tartışılan kavramlardır. Bazı âlimler, bu iki terim arasında fark olduğunu savunurken, diğerleri arasında aslında fark olmadığını düşünür. Her iki görüş de Kur'an'dan bazı örneklerle desteklenmektedir.
Rasûl, yeni bir şeriat (din kuralı) sahibidir; nebî ise, daha önceki bir rasûlün getirdiği şeriat üzerine gönderilir. Hz. Muhammed rasûllerin de önderidir.
Yani rasûl yeni bir din getirirken, nebî daha önceki peygamberin öğretilerini takip eder.
Rasûl, kendisine vahiy gönderildiği zaman bu vahyi insanlara bildirme göreviyle yükümlüdür. Nebîye ise vahiy gelir ama bu vahyi insanlara duyurma yükümlülüğü yoktur.
Başka bir deyişle, rasûl bir mesaj getirir ve bunu insanlara iletmekle sorumludur, nebî ise bu yükümlülükten muaf olabilir.
Rasûl’e bir kitap verilmiştir, ancak nebîye kitap verilmemiştir.
Rasûl, Allah’tan özel bir kitap alırken, nebî sadece önceden gelen bir şeriatı takip eder.
Rasûl’e melek doğrudan gelir ve peygamberliğini bildirir, nebî ise ya rüyasında ya da bir rasûl aracılığıyla peygamberliğini öğrenir.
Yani rasûl, doğrudan bir vahiy alırken, nebî daha dolaylı yollarla bu durumu öğrenir.
Rasûl, mucizeyle desteklenmiştir ve kendisine önceki kitapları değiştiren yeni bir kitap verilmiştir, nebî ise bu tür ayrıcalıklara sahip değildir.
Rasûl, Allah’ın büyük mucizeleriyle gösterilen bir liderdir, nebî ise sadece var olan öğretileri devam ettirir.
Nebî, sadece Allah hakkında bilgi verirken, rasûl insanları ıslah etmek ve onların dünyadaki yaşamlarını düzeltmek için gönderilmiştir.
Rasûl, sadece dini öğretilerle değil, aynı zamanda toplumu düzeltmek için de gönderilmiştir.
Çalışmamızda, "tebliğle yükümlü olmak" konusuna odaklanacağız. Nebî ve rasûl arasındaki farkları tartışırken, aslında bu iki terimin tebliğ görevinde büyük bir farkı olmadığını kabul etmeliyiz. Çünkü bir peygamberin, aldığı vahyi insanlara iletme görevi vardır. Örneğin, bir nebî de kendi halkına Allah’ın mesajını iletmiştir.
Kur'an’da geçen "Nebilere Rablerinden verilene inandık." (Nisa, 4:136) ayeti de nebîlerin aldıkları vahyi insanlara ilettiklerini gösterir. Eğer nebîler tebliğle yükümlü olmasalardı o zaman halk doğru yolu nasıl bilebilirdi? Ayrıca, peygamber denince akla gelen ilk şey de tebliğdir; bir peygamber vahyi insanlara aktarmakla yükümlüdür.
"Rasûl" kelimesi, Allah’a izafeten kullanılır; yani "Rasûl" Allah’ın elçisi demektir. "Nebî" ise insanlara nisbetle kullanılır, yani "Nebî" insanlar arasında Allah’ın mesajını ileten bir kişidir. Bu anlamda, rasûl ve nebî arasındaki farklar dilsel olarak da anlaşılabilir: Rasûl, Allah’ın elçisi olarak direkt bir görevle gelirken nebî, bu görevi insanlara aktaran kişidir.
Sonuç olarak, "rasûl" ve "nebî" terimleri arasındaki farklar, onların görevlerine ve aldıkları vahye bağlı olarak açıklanabilir, ancak her iki terim de Allah’ın mesajını ileten peygamberleri tanımlar.
Editör
YazarAllah (cc) bizleri en şerefli ve en güzel şekilde yaratmıştır. Dünya ve ahiret mutluluğumuz için gerekli olan her şeyi var etmiştir. Allah'ın yaratma kudretinde hiçbir zorluk yoktur. O bir şeye ol ded...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
“En-Nakî” ismi, ruhen, bedenen, ahlâken ve amelen tertemiz olan bir zatı ifade eder. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatı, bu ismin mükemmel bir tecellisi olarak karşımıza çıkar. O, sadece zahirî temizlik...
Yazar: Editör
Ramazan ayı, aileyle birlikte vakit geçirmenin, değerleri paylaşmanın ve ibadet bilincini güçlendirmenin harika bir fırsatıdır. Özellikle yemek vakitleri, çocuklar için hem eğlenceli hem de öğreticidi...
Yazar: Editör
Bir marketteydim. Sabah açıldığı ilk saatlerde gitmiştim. Kimse yoktu ortalarda. Sadece bir anne ve küçük kızı vardı galiba. Ben alışveriş yaparken anne ne alsa bir kâğıda yazıyordu. Sanki aldıklarını...
Yazar: Ayşe Gül PINAR