Eli Öpülesi Öğretmenlerimiz
Ufacık bir çocukken tanıdık ilk öğretmenimizi. Toplum içinde nasıl hareket edilir, nerede durulur, nasıl oturulur, kalem nasıl tutulur; hepsini sabırla birer birer öğretti öğretmenimiz. O, gözümüzde büyük bir insandı, her şeyi o biliyordu; baba ya da anneden öte bir değeri vardı gözümüzde.
Beyaz kâğıt gibi olan zihnimize hayati bilgileri ilk o yazmaya başladı. Bilgi ve kültürümüzün temelini o attı. Orta, lise ve üniversitede derslerimize giren öğretmenlerimizden her biri de ilk öğretmenimizin attığı temel üzerine bizleri inşa etmeye devam etti.
Klasik bir sözdür: “Toplumun düzelmesi imamlara ve öğretmenlere bağlıdır. Bu iki zümre işini iyi yaparsa toplum düzelir.” Bu düşünce, diğer merci ve meslek sahibi kimselerin sorumluluklarını hafife alarak bütün sorumluluğu öğretmenlere ve imamlara yüklemiyor, bu iki meslek erbabının toplumun geleceğindeki önemini vurguluyor. Öğretmenlerimiz, sadece bilgi vermekle kalmamakta, hayata dair rehberlik yapmakta, yol göstermekte ve öğrencilerine bizzat örnek olmaktadır.
Bilgilendirmenin yanı sıra rehberlik görevini de en iyi şekilde yaptığı için, eğitim aşamalarını başarı ile bitirerek iyi bir meslek sahibi olan nice insanlar olduğu gibi, bir öğretmenin sorumsuzca yaklaşımları sebebiyle okuldan ve okumaktan soğuyan, öğrenim hayatından kopan, suça itilen ve topluma yük olan insanlar da vardır.
İmamlarımız da camilerde verdiği Kur’an öğretimi ve dinî eğitimle çocukların manevî dünyasını tezyin etmektedirler. Toplumda insanların çoğunun temel dinî bilgiler kaynağı imamlardır. Birçok insan birkaç yaz camide öğrendiği kısa dua ve surelerle ömür boyu ibadetlerini yerine getirirler. Çocukların eğitimi açısından öğretmenlerle imamlar eşit önemi haizdirler.
Öğretmenlik başlı başına saygın ve kadim bir meslektir. Kıyamete kadar da bu mesleğin önemi artarak devam edecektir. Onun değerini yücelten bazen de düşüren ise ilgi, alaka ve becerisine göre bu işi yapan eğitimcinin kendisidir. Mesleği ve unvanı her ne olursa olsun, herkes bir öğretmenin tedrisinden geçmiştir.
Bundan sonraki nesli de aynı şekilde öğretmenler geleceğe hazırlayacaktır. Öğretmenler, geleceğin mimarlarıdır. Nitekim Hz. Ali de “Çocuklarınızı gelecek zamana göre yetiştirin, çünkü Allah onları gelecek zaman için yaratmıştır.” buyurmuştur.
Toplumun güven, barış ve huzur ile yaşaması, işlenen suçların en aza indirilmesi için bazı ortak manevî değerlerin sadece bilgi düzeyinde kalmaması, değerler eğitiminin öğrenciler tarafından özümsenecek düzeyde verilmesi gerekiyor. Helal haram bilinci, büyüklere saygı, farklı düşüncelere saygı, örf ve âdetlere ve resmî kurallara riayet, zayıf olanlara hatta hayvanlara merhamet, hak ettiğine razı olma, hakkına sahip çıkma, hak etmediğinin peşine düşmeme, başkalarını rahatsız edecek tutumlardan sakınma, agâh olma, teenni ile hareket etme, çözüm odaklı olma vd. birçok değer çocukken hem ailede hem de okulda kazanılması gereken temel prensiplerdir.
Toplumda yaşanan sorunların çoğu bu temel prensiplere riayet edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu değerlerin yeni nesil tarafından özümsenmesi hâlinde polisin ve kamu hizmeti verenlerin işi kolaylaşacak, mahkemelerin iş yükü azalacak, insanların birbirine olan güveni artacak, huzur içinde yaşayan sorumluluk sahibi ahlaklı bireylerden oluşan erdemli bir toplum meydana gelecektir.
Asayişin kolluk kuvvet ve hukuki yaptırımlarla zoraki sağlandığı toplumlara baktığımızda toplum olarak durumumuz pek kötü sayılmaz ancak yeterli olmadığını da yaşanan olaylardan hareketle rahatlıkla söyleyebiliriz. Başkasının malına el uzatmama hassasiyeti takdire şayandır fakat iş bulma ve kamu kurumlarında yükselme durumunda, torpille başkasının önüne geçmeyi normal karşılayan çarpık bir ahlak anlayışına sahibiz.
Yaşanan toplumsal ahlaki zafiyetlere baktığımızda, eğitim kurumlarında değerler eğitimi üzerinde daha fazla durulmasının gereği daha iyi anlaşılmaktadır. Bu konuda, öğretmenlerimizin desteklenmesi, teşvik edilmesi, onların saygınlığına halel getirecek, motivasyonlarını bozacak her türlü söz ve davranışlardan sakınılması gerekmektedir.
Öğretmenlerimiz işlerini ayakta ders anlatarak hem bedenleri hem de zihin ve kalpleri ile yapmakta ve yorulmaktadırlar. İşini bihakkın yapan öğretmenler, eli öpülesi öğretmenlerdir ve her türlü saygıyı da hak etmektedirler. Eğitim ve öğretimde verimli olabilmeleri için öğretmenlerin beden sağlıkları kadar ruh sağlıkları da önemlidir.
Son yıllarda bireyselliğin artmasının bir sonucu olarak öğretmenlik mesleği de herhangi bir hizmet sektörü gibi görülmeye başlandı. Bazı veliler, zekâ ve beceri durumuna bakmadan, çocuğunu en zeki akranları ile kıyaslamakta ve başarı sonucundan öğretmenleri suçlayabilmektedir. Yine son yıllarda velilerin, çocuklarının sadece akademik başarılarına odaklandıkları, kimlik oluşumu, ahlaki gelişim, toplumsal uyum gibi hususları ıskaladıkları görülmektedir.
Eğitim hizmetleri, devlet ve aile desteği ve öğretmenlerin özverisi ile daha verimli hâle gelecektir. Sorumluluğu sadece bir tarafa bırakma kolaycılığına kaçmadan el birliği ile neslimiz ve geleceğimiz için mümkün olan her türlü çabanın gösterilmesi gerekmektedir.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarOldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir ağacın altında ağlıyordu.Biraz önce iri yarı bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmışt...
Yazar: Sema KORKMAZ
Küresel markalar, varlıklarını sürdürebilmek için sürekli yeni tüketicilerin eklendiği bir tüketim toplumuna ihtiyaç duyarlar. Kapitalist sistemin çarklarını devam ettirmek adına geliştirdikleri strat...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Canlı anlamına gelen hayvan, üç canlı türünden (insan, hayvan, bitkiler) biridir. Hayvanların, Dünya üzerinde bölgeye ve iklime göre on binlerce türü mevcuttur. Her işi bir hikmete binaen olan Allah’ı...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Günümüz dünyasının sürekli olarak köşeye sıkıştırdığı, toplumsal rolleri ve statüleri arasında giderek çatışma yaşayan birey, Hz. Muhammed (s.a.v.) başta olmak üzere, peygamberlerin yaşantısından haya...
Yazar: Eşref BOLUKÇU