EDİTÖR’DEN MERHABA (TEMMUZ 2018)
Toplumlar kişilerden meydana gelir. Kişilerin doğru, dürüst ve ahlâklı olması toplumun dirlik ve düzenlik içinde yaşaması demektir. Türk toplumu içinde yaşayan her fert kendisi için, geleceğimiz için ve devletimize karşı sorumluluklarının bilincinde olmalıdır. Bizim toplum anlayışımız, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” ana fikri üzerine kurulmuştur. Bizim toplumumuzda kişinin birtakım görevleri vardır. Bunlar: 1. Kişinin kendisine karşı görevleri. Kendisini sevmesi, kendi haklarını koruması gibi... 2. Kişinin ailesine karşı görevleri. 3. Kişinin içinde yaşadığı topluma karşı görevleri. Bu, kişinin toplumsal yönde ahlâklı davranmasıyla mümkün olur. 4. Devlete karşı görevleri. Vatandaşlık görevlerini yerine getirmeyi amaçlar. 5. Vatana karşı askerlik görevi. Yukarıda saydığımız özellikleri ve görevleri yerine getiren kişi kendisine ve toplumuna karşı sorumlu olduğu ahlâkî davranışları yerine getirmiş olur. İnsanların gerçek sorumlulukları vicdana duyulan sorumluluklardır. Vicdan ise insanın kendi başına kaldığında kendi kendine verdiği olumlu ya da olumsuz doğru cevaptır. Bizim toplumumuzda ırk, renk dil, din ayırımı yapılmaz. Herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tabii haklara sahiptir. Bizde millet kavramı, ırkçılık esasına değil, kültür esasına dayalıdır. Kaderde, kıvançta bir olan insanlar, tarihte, vatanları için omuz omuza dövüşen, aynı şeylere gülen, aynı şeylerden zevk alan ve aynı şeylere gönülden üzülen insanların meydana getirdiği topluluklara biz millet diyoruz. Bu toplumlar, ayrı ayrı ırktan da olsa aynı ülküyü, aynı kültürü ve de aynı dinî yaşayışlara dönük oldukları sürece bir millet teşkil ederler. Milletimiz, tarihin hiçbir devrinde ırkçılığı hoş görmemiş, millet olma vasfını kültür birliğinde bulmuştur. Her canlının ilk ve en büyük ödevi canlılığını devam ettirmektir. Bizim inancımızda her canlı Allah’ın yaratmış olduğu değerli bir varlıktır. “Her canlıya hizmet” anlayışı bizim temel anlayışımızdır. Onun içindir ki, Türk toplumu milletçe birlik ve beraberlik içinde yaşamanın gereğine inanmış, Allah’ına inanmış, dinî görevlerini yapmış ve elinden geldiğince kendine düşen görevleri yerine getirmiştir. Vatanı sevmeyi imanın bir parçası saymıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak insanî bir kısım görevlerimiz vardır. Türkiye’nin kalkınması, devletimizin güçlü ve saygılı bir devlet olması, bizim davranışlarımızla doğru orantılıdır. Yurdumuzu yükseltmek, kalkınmış hale getirmek, milletimizin dirlik ve düzenlik içinde olmasını sağlamak, bizim vatandaş olarak en başta gelen görevlerimizden birisidir.
Musa TEKTAŞ
YazarBabamı koşarken gördüm meydana Rüzgârın değdiği saçları simsiyahtı Yüzünde ne korku ne keder vardı Önde yumruğu sıkılı bir kahramandı Sonra abim ablam, bütün mahalle Özgür vatana doğru koştular...
Yazar: Mahmut BIYIKLI
Tasavvuf ehli; gayret, nusret ve ilâhî lütufla bazı mertebelere ulaşır. Bunlardan âbidler, zâhidler ve ârifler kâbiliyet ve mertebeleri yönüyle farklı konumlarda değerlendirilirler. Âbidler çok ...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvuf ehli zikri; ruhlar yaratılırken “elest bezmi”nde Allah’a söz verenlerin bu dünyada hatırlanması olarak tarif ederler. Çünkü Cenâb-ı Allah, âyetlerde insanı hatırlamaya davet etmektedir. İnsan...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvufî Türk Edebiyatı ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)- Tasavvufî Türk Edebiyatı deyince ne anlıyoruz hocam? - Geleneğimizde tasavvuf, yalnızca dinî kuralları ihtivâ eden bir anlayış değildi...
Yazar: Musa TEKTAŞ