EDİTÖR’DEN MERHABA
Bir insan olarak, Müslüman olarak bütün kardeşlerimize yardımcı olmalıyız. Kendi gücümüzü ve imkânlarımızı başkalarının iyiliği için, dayanışma ruhuyla kullanmalıyız. Zor durumda olanlara yardım etmek toplumdaki her bireyin sahip olması gereken bir değerdir. Muhtaç insanlara yardımcı olmak veya bu amaç için kurulmuş; devletini seven, bayrağına sahip çıkan çeşitli sosyal kuruluşlara, vakıflara bağışta bulunmak, bu gibi yerlerde gönüllü çalışmak, yardım etmeyi istemek, yardımseverlik duygusunun bir göstergesidir. Yardımseverlik, toplumda dayanışma ve bağlılığın sonucu olarak ortaya çıkmış bir değerdir. Bir toplumun varlığını sürdürebilmesi, toplum içindeki dayanışmaya dolayısıyla da bireylerin yardımseverlik tutumu sergileyerek bunu davranışa dönüştürmelerine bağlıdır. Açlığın, susuzluğun, kalpleri yumuşatması, ruhları inceltmesi sebebiyle, yoksulları, kimsesizleri daha çok düşünüp, düşkünlere, fakirlere, hayır kuruluşlarına olan yardımları çoğaltmalıdır. Bu hususta Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.) şöyle buyurur: “Birbirimizle kaynaşmalı, yardımlaşıp dayanışmalıyız. Hâli vakti yerinde olan zenginler fakir ve muhtaçlara her zamandan daha fazla yardım etmelidir. Kardeşlik bilinciyle, en samimi duygularla İslâm’ın öğütlediği birlik ruhu ile çalışmalıdır.” Yardımlaşma-dayanışma üzerine Hz. Mevlâna’nın Mesnevi adlı eserinde yer alan şu öğütleri birlikte okuyalım: “Dünyada mazlumların, düşkünlerin feryatlarını duyunca, onlara yardım için koşan er kişiler vardır. Onlar nerede olursa olsunlar, mazlumların feryatlarını duyarlar. Hakk’ın rahmeti gibi, feryat gelen tarafa doğru koşarlar. Dünyanın bozukluklarına, sarsıntılarına, yıkıntılarına destek olan, direk olan; gizli dertlerine, hastalıklarına hekim olan o üstün kişiler, sevginin, adaletin, merhametin ta kendisidirler. Onlardan sebep sorulmaz, onlar yaptıkları işler için dünyalık bir menfaat beklemezler. Onlardan birine, “Can ve gönülden yaptığın bu iyiliği, bu yardımı niçin, neden yapıyorsun?” diye sorulsa, “O mazlumun başına gelen çaresizliği, içine düştüğü gamı, kederi için yapıyorum.” der. “İnsanlık ve iyilik hususunda aslan kesilmiş erin avı, sevgidir, merhamettir. İlaç, dünyada iyileştirmek için, hastadan başka kimseyi aramaz. Nerde bir dert varsa, deva oraya gider. Nerde engin bir yer varsa, su oraya akar.” Dayanışma ve kardeşlik ruhu ile gününüz ve geleceğiniz aydınlık olsun…
Musa TEKTAŞ
YazarAllah’ın sevgili kulları hep dert sahibi olmuştur. İyilik için dertlenmek, ideal olana kavuşmak için dert çekmek vuslatın vesilesi kabul edilmiştir.Derdi olan dermânın peşindedir, ama bulsa mı bulmasa...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Allahu Teâlâ, mü’minlerin günahlarını bağışlayan, ayıplarını örten, ğafuru’r-rahîm, settâru’l-uyûbdur. Her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz “Âmenerrasûlu” olarak bilinen Bakara Sûresi...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Dünya, “ev ednâ” sırrına erenler için Allah’a yakın olma yeri, yücelerin yücesi; “denî/alçak”, değersizliği seçenler için ise aşağıların aşağısıdır. Burada mahâret kulun dünyayı nasıl algılayıp, imkân...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvuf ehli; gayret, nusret ve ilâhî lütufla bazı mertebelere ulaşır. Bunlardan âbidler, zâhidler ve ârifler kâbiliyet ve mertebeleri yönüyle farklı konumlarda değerlendirilirler. Âbidler çok ...
Yazar: Musa TEKTAŞ