EDİTÖR’DEN MERHABA
Sevgi ve saygı içerisinde, toplumda yaşamak gerçekten güzel bir şeydir. Sağlıklı ve mutlu yaşamak, insanların belli başlı amaçlarından birisidir. Mutlu yaşamanın çeşitli kuralları üzerinde durmak mümkündür. Fakat mutlu yaşamak için başkalarının mutluluğunu kıskanmadan yaşamak yeterlidir diyebiliriz. Sevgi içerisinde yaşamanın, birbirini seven insanların hayatlarını devam ettirdiği bir toplumda mümkün olacağını biliyoruz. Toplumsal bir varlık olarak insan, dünyanın neresinde olursa olsun eşit hak ve hürriyetlere sahiptir. Ne var ki, bütün insanlar bu biçimde düşünme düzeyine gelmediklerinden dünyanın çeşitli köşelerinde ırk ayrımı, zulüm, eşitsizlik hele hele de sevgisizlik, saygısızlık sürüp gitmektedir. Bizim toplumumuz sevgi toplumudur, birlik ruhundan yanadır. Bizde insanımızı birbirine bağlayan en kuvvetli bağ, İslam inancı ve kültürel birlikteliktir. Kederde, kıvançta bir olan, tarihte, vatanları için omuz omuza savaşan, aynı şeylere gülen, aynı şeylerden zevk alan ve aynı şeylere gönülden üzülen insanların meydana getirdiği topluluklara millet diyoruz. Bu toplumlar, ayrı ayrı ırktan da olsa aynı ülküyü, aynı kültürü ve de aynı dini yaşayışlara dönük oldukları sürece bir milleti oluştururlar. Milletimiz, tarihin her döneminde hoşgörü örneği olmuş, bütün insanlığa sevgi ve saygıyı öğretmiştir. Sevgi her şeyin başıdır. Sevgisizlik de elbette bütün kötülüklerin kaynağıdır. Etrafına kötülük saçan, topluma zarar veren yetişkinler genellikle küçükken anne baba ve aile sevgisinden mahrum kalmış çocuklardır. Toplumdan adeta öç alır gibi sapkın davranışların, çocuklara zarar veren psikopat tiplerin geçmişine bakıldığında neredeyse hiç şaşırtıcı olmayan biçimde bu bozuk kişiliğin kaynağında; aile içi şiddet, travmalar, parçalanmış aileler, cinsel istismar, aşağılanma görürüz. Esasen sevginin ruhumuzu besleyen, büyüten, geliştiren bir tarafı vardır. Biliriz ki, insan çocukken yani gelişme çağında yeterince iyi beslenmediği takdirde sağlıklı gelişemez ve bu yüzden muhtemelen yetişkinliği boyunca sağlık sorunları yaşar. Yani vücut yapısının temellerinde hayatî bazı maddeler eksik kaldığından hayat boyu karşılaştığı problemler karşısında dirençsiz ve dayanıksızdır. İşte ruhsal açıdan sevgiyle beslenmemizin etkileri de buna benzer. Çocukken ailemizden ve büyüklerimizden görmüş olduğumuz, özümsediğimiz sevgi; adeta ömür boyu insan ilişkilerimizde bizim için mutluluk kaynağı olacaktır. İdrak edeceğimiz Kurban Bayramınızı tebrik ederim. Sevgi ile kalınız…
Musa TEKTAŞ
YazarTasavvufî anlayışa göre hevâ ve heves nefstedir. Bazı sûfîler, nefs kavramıyla insanın kötü sıfatlarını ve isteklerini kasdederler. Nefs, tabiatında ebediyet arzusu, cimrilik, acelecilik, hırs, nankör...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Allah’ın sevgili kulları hep dert sahibi olmuştur. İyilik için dertlenmek, ideal olana kavuşmak için dert çekmek vuslatın vesilesi kabul edilmiştir.Derdi olan dermânın peşindedir, ama bulsa mı bulmasa...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Doğunca ağlar amaÇocuklar ağlamasınDayanmaz baba anaÇocuklar ağlamasın.Çocuk masum her dindeDün de öyle bugün deKudüs'te Filistin'deÇocuklar ağlamasınÇocuk dünyanın gülüEvimizin bülbülüKalem taşısın e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Dünya, “ev ednâ” sırrına erenler için Allah’a yakın olma yeri, yücelerin yücesi; “denî/alçak”, değersizliği seçenler için ise aşağıların aşağısıdır. Burada mahâret kulun dünyayı nasıl algılayıp, imkân...
Yazar: Musa TEKTAŞ