EDİTÖR’DEN... (MAYIS 2018)
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ibadet hayatında oruç ibadetinin çok özel bir yeri vardır. Allah Rasûlü, henüz orucun farz kılınmadığı zamanlarda Mekke’de iken Muharrem ayının onuncu günündeki aşûra orucunu tutmuştur. Ancak Hicret’in ikinci yılında Ramazan orucunun farz kılınmasından sonra aşûra orucunu tutmayı insanların arzusuna bırakmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.), hayatı boyunca dokuz Ramazan’ı oruçlu geçirmiştir. Ramazan’ın her gecesi Cebrail (a.s.) Rasûlullah’a gelip Peygamberimiz de o zamana kadar inmiş âyetleri okuyarak Kur’an’ı ona arz etmiştir. Mukabele geleneğimiz işte bu arz hadisesine dayanmaktadır. Rasûl-i Ekrem, Ramazan ayında verilen sadakanın daha üstün olduğunu buyurmuş, kendisi de bu ayda cömertliğinin zirvesinde olmuştur. Allah Rasûlü, sonraki zamanlarda “teravih” adını alacak nafile namazlarla Ramazan gecelerini ihya etmiş, Kadir Gecesi olma ihtimali olan geceleri özellikle ibadet ederek geçirmiş, ailesini de buna teşvik etmiştir. Peygamberimiz, Ramazan’ın son on gününde mescitte itikâfa girmiş ve ibadetle meşgul olmuştur. Bir Ramazan hâriç bütün Ramazanlarda itikâfa devam etmiş, her yıl on gün süren itikâfı, ahirete göçeceği yıl yirmi gün sürmüştür. O yıl Ramazan’da Cebrail’e Kur’an-ı Kerim’i iki defa arz etmiştir. Allah’a tam bir teslimiyet içerisinde ibadet ve taatte bulunmak amacıyla zamanının belirli bir kısmını ayırmış ve en güzel şekilde değerlendirerek itikâfa verdiği önemi ümmetine göstermiş ve itikâfa giren kimsenin kazancını şöyle ifade etmiştir: “O, günahlardan uzak kalır ve kendisine (hayatın içinde) tüm iyilikleri yapan kimse gibi iyilikler yazılır.” Sahabeden Ebû Saîd el-Hudrî’nin anlattığına göre, Rasûlullah (s.a.v.) önceleri Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girerdi. Sonra ortasındaki on günde itikâfa girmeye başladı. Yirminci gece geçip de yirmi birinci geceyi karşıladığı zaman evine dönerdi. Onunla birlikte itikâfa girenler de evlerine giderdi. Ancak bir Ramazan ayında, evine dönmeyi itiyat edindiği gece mescitte kaldı. Bir ara, hasırı eliyle tutarak çadırın bir tarafına çekti. Sonra başını dışarı çıkararak cemaate şöyle seslendi: “Ben, o Kadir Gecesi’ni aramak üzere Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girmiştim, sonradan ayın ortasındaki on günde itikâf yapmaya başladım. Ardından bana bu gecenin son on günde olduğu söylendi. Dolayısıyla sizden itikâfa girmek isteyen (tekrar) girsin!” Bunun üzerine, cemaat de onunla birlikte itikâfa girdiler. Rasûlullah (sav), “Bana, Kadir Gecesi, tek sayılı (21, 23, 25, 27, 29) ve sabahında çamurlu su içine secde edeceğim bir gece olarak gösterildi.” buyurdu. Yirmi birinci gecenin sabahı namaza kalktıklarında gökyüzünde tek bir bulut dahi yoktu. Derken bir bulut geldi ve birden yağmur yağmaya ve mescitte sular akmaya başladı. Ebû Saîd el-Hudrî, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bahsettiği çamurlu suyu gözleriyle gördü. Rasûlullah (s.a.v.) sabah namazını kıldırdıktan sonra alnında ve burnunun ucunda çamurlu su vardı. Anladı ki, o gece (Kadir Gecesi), son on günün yirmi birinci gecesi imiş. Ramazan’ınız mübarek, ibadetleriniz makbul, bayramınız kutlu olsun…
Musa TEKTAŞ
YazarDünya, “ev ednâ” sırrına erenler için Allah’a yakın olma yeri, yücelerin yücesi; “denî/alçak”, değersizliği seçenler için ise aşağıların aşağısıdır. Burada mahâret kulun dünyayı nasıl algılayıp, imkân...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Allahu Teâlâ, mü’minlerin günahlarını bağışlayan, ayıplarını örten, ğafuru’r-rahîm, settâru’l-uyûbdur. Her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz “Âmenerrasûlu” olarak bilinen Bakara Sûresi...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Sohbet; arkadaşlık edip ünsiyet kurmaktır. Bedenle ya da gönülle uzun süre beraberlik hâlinin tesis edildiği, dinî veya dünyevî konuların konuşulduğu toplantıya da sohbet denir. Ancak tasa...
Yazar: Musa TEKTAŞ
On bir ayın sultanı baharda geliyor bu yıl. Özledik! Hoş gelsin, safalar getirsin! Rahmetiyle, bereketiyle kuşatsın dünyamızı, mağfiretiyle yıkasın kalplerimizi; Kur’an’la, oruçla, namazla, infakla be...
Yazar: Halide YENEN