EDİTÖR’DEN...
Kur’an ve sünnete göre iyi insan; insanlara faydalı olan, onlara güzel davranan, salih amellerde bulunan; bütün davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, insanlara iyiliği emredip kendisini unutmayan, kötülüğü iyilikle savan, kendisi için istediğini kardeşi için de arzulayan, kendi kusurlarıyla meşgul olup başkalarının dertleriyle ilgilenen, kimsenin gönlünü kırmayan ve kırılmayan bir kimsedir. Doğru ve sadık bir insan olmak, pek çok ayet ve hadiste methedilmiştir. Doğru olmayı ve doğrularla beraber bulunmayı emreden Cenab-ı Hak, Tevbe Suresi 121. ayette mealen şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” Doğrulardan murad, hak davaya sadık, en zor ve en tehlikeli şartlar içinde ona yâr olanlardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de doğruluk hakkında şöyle buyurmuştur: “Doğruluk insanı birre (iyiliğe), birr de cennete ulaştırır. Kişi, Allah katında sıddıklar zümresinden olmak için doğrulukta bulunsun. Yalan insanı ahlâksızlığa, o da cehenneme götürür. Bir kimse Allah katında yalancılar sınıfına yazılmak isterse, yalan söylesin.” Hz. Ebu Bekir (r.a.), Peygamber Efendimiz’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Doğru olmak sizin üzerinize bir vecibedir. Çünkü o birr ile beraber bulunur. Onların her ikisine sahip olan cennettedir. Yalan söylemekten de sakınınız. Zira yalan, ahlâksızlıkla birlikte bulunur. Bu iki sıfata sahip olan cehennemdedir.” Sadık olmak, sadakat, nefs-i emmârenin tehzibini temin ederek, bu sayede insanı manevî hastalıklardan ve şehevî arzulardan kurtarır, kalbi kötülüklerden temizler. Bu sayede insan, Peygamber (s.a.v.)’in de belirttiği gibi “gerçek iman” zevkini tatmaya başlar. Doğruluk, dünyaya karşı duyulan aşırı sevgiyi önler. İnsanın nefsiyle olan mücadelesine sadakatle devam etmesini sağlar. Doğruluk her işin esası, neticesi ve nizamıdır. Bu, peygamberlikten sonra gelen bir makamdır. Kur’an-ı Kerim’de bu husus şu ayetle belirtilmiştir: “Allah’a ve Peygamber’e itaat eden, Allah’ın nimetlerine nail olan; nebiler, sıddıklar ve iyilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.” Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.) de sıdk üzerinde hassasiyetle durmuş ve gereken önemi göstermiştir. Doğruluk ve vefanın hayatta en büyük kazanç olduğunu ve bu şekilde davranılması gerektiğini şu şekilde nazmetmiştir: Doğruluk kârın olsun vefa şiarın olsun Sadakatte vefada örnek insan ol örnek
Musa TEKTAŞ
YazarAllahu Teâlâ, mü’minlerin günahlarını bağışlayan, ayıplarını örten, ğafuru’r-rahîm, settâru’l-uyûbdur. Her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz “Âmenerrasûlu” olarak bilinen Bakara Sûresi...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvufî bir terim olan “sıdk”; gerçeği ifade etme, dürüstlük ve güvenilirlik kavramlarını kapsayan derin bir ahlâkî erdemdir. Bu terim, bir şeyin objektif gerçekliğine uygun bir şekilde ifade edilme...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvufî anlayışa göre hevâ ve heves nefstedir. Bazı sûfîler, nefs kavramıyla insanın kötü sıfatlarını ve isteklerini kasdederler. Nefs, tabiatında ebediyet arzusu, cimrilik, acelecilik, hırs, nankör...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Eski Millî Eğitim Bakanımız Metin Emiroğlu Bey’e bizleri kabul ettiği için teşekkür ediyoruz. Yaptığımız uzun röportajın bir kısmını siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz.Kısaca özgeçmişinizden ve...
Yazar: Musa TEKTAŞ