Dünya Bir Yol Biz Yolcu
Hayat dediğimiz kavram birçok gizemi içinde barındırıyor. Her geçen gün yeni bir şey öğreniyoruz ya da herhangi bir kavramın idrâkine varıyoruz. Hayatın gizemini çözme hâlindeyken şaşırmıyor da değiliz. Hayatın içindeki insan etkeni ise başlı başına bir hayret verici olay olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada milyarlarca insanın olmasıyla birlikte milyarlarca şaşılası olayla karşılaşmamız mümkün oluyor.
Malûmunuz Üç Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle farkındalığı artırmak adına bazı etkinlikler îfâ ediliyor. Engelli bireyleri anlamak adına bir dizi etkinliklere imza atılıyor. Burada temel olarak tekrarlamak, engelli bireylerin karşısındaki en büyük engelleri sıralamak gerekirse; eğitim, tıbbî cihaz, istihdam ve geçinme sorunları olarak sıralayabiliriz.
Bunların çözümü noktasında önemli adımlar atılsa da tıbbî cihaz temini noktasında ciddî sıkıntıların olduğunu ifade etmek isterim. Belki birileri okur, duyar da yetkin kişilere ulaştırır ve bu konuda bazı adımlar atılır diye umut ediyorum. İstihdam ve diğer konularda da sıkıntılar elbette mevcut. Daha evvel engelli bireyler, kurum kurum gezerek sınavlarını takip etme koşulu ile engelli kadrolarını bulmaya çalışırken merkezî sınav sistemi ile ÖSYM aracılığı ile bu konu hâlledildi.
Yani engelli bireyler şehir şehir dolaşarak kurumların açtığı sınavları takip etmek zorunda değil, merkezî bir sınav ile sınav yapılıyor, yine merkezî bir atama sistemi ile atamalar gerçekleştiriliyor. İstihdam basamağının ilk adımı olarak çok güzel bir kolaylık oldu, çünkü engelli kardeşlerimizin farklı şehirlere gitmesi, konaklaması, ulaşımı gibi konular ciddî sorun teşkil ediyordu. Ama bundan sonrası da biraz garip, istihdam aşamasındaki pozitif ayrımcılığın sonrasında da devam ederek kendini geliştirmiş olan engelli memurların, kariyer basamaklarında ilerlemesi konusunda destek verilmesi gerekiyor.
Bu konuların ciddî bir şekilde irdelenerek tartışılması gerekiyor, bir yazının konusunu ciddî bir şekilde aşan bir hacme sahip çünkü. Devletin engelli bireylere olan politikasının iyi gözden geçirilmesi ve hayata uygulanması konusundaki aksaklıkların ciddî bir şekilde ortadan kaldırılması gerekiyor.
Ne demiş Şeyh Edebâlî, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Her kim olursa olsun bütün insanların yaşama hakkı, hürriyet hakkı var. Dolayısıyla sağlıklı ya da engelli her kim olursa olsun hepsi bizim vatandaşımız, o yüzden çeşitli vesilelerle hayata sıfır bir başlamış ya da daha sonradan yenik düşmüş bir kardeşimize bir engel de bizim olmamız hiç doğru değil, insanî değil, etik değil…
Buradan bir de günümüzde çok sıkça rastladığımız trafik kazalarına ve onun sonucunda nelere sebep olduğumuza da değinerek gözler önünde olan ama gözlerimize bir perde inmiş gibi bunu pek umursamayan zihinlerimize dikkat çekmek istiyorum.
Trafik kazalarındaki artış gözle görülür bir şekilde artmış durumda. Bu kazaların sonucunda ölümler, sakatlanmalar, maddî hasarlar oluşmaktadır. Bakıyorum yine insanlar ellerinde cep telefonları, zihinleri başka yerde, aynalarını kontrol etmeden yola çıkmaları gibi bir sürü sorun silsilesi ile diğer insanların hayatına kastetmektedirler.
İnsan yaş alıyor, ama yaşı alırken bir olgunluk alâmeti olarak daha düşünceli olması gerekirken bazen ters de tepebiliyor. Aşırı hız, dikkatsizlik, dalgınlık, ihmal gibi sebeplerle trafikte maalesef kazalara sıkça karşılaşıyoruz. Bunun bir hak gaspı olduğunu da düşünüyor muyuz acaba? Evet, adı kaza ama öncesinde birbiri ardına olan ihmaller zinciri sonucu olduğunu da düşünüyor muyuz?
Bir can kaybı kolay değil, ömür boyu sakat kalmasına sebep olmak vicdânen kaldırılacak bir durum değildir. O yüzden yola çıkarken bütün bunları düşünerek hareket etmemiz lâzım. Dalgın mıyız, kullanmayalım aracı, otobüsle ya da taksiyle gidelim nereye gideceksek.
Siz dalgınsınız diye, telefonunuzda bir mesaja cevap vereceksiniz ya da oyun oynayacaksınız diye kimse sizin verdiğiniz bu zararı çekmek zorunda değil. Trafik kurallarına uymayan kişilerin bazen çok mesnetsiz bir iddiası da olur ki çok yanlış, kurallar uymamak için vardır gibi sokak tabiri ile ortaya atılmış çirkin bir düşünce.
Yanlış düşünceler yumağının sonucunda hayatlar kararıyorsa, mağduriyetler oluşuyorsa, hakka giriliyorsa kusura bakmayın bunu yapmaya hakkınız yok. Kendimize çeki düzen verip biraz daha dikkatli olmak zorundayız. Herkes kurallara uysa hayat daha yaşanılır hâle gelir, birbirimizden biraz daha emin oluruz.
Birbirimizden emin olmadığımız için güvenemiyoruz ve dolayısıyla işlerimiz de düzgün bir şekilde ilerlemiyor. Dünyada kendimizi çok uyanık zannediyoruz. Ama hiç düşünmüyoruz ki dünya bir yol, biz yolcuyuz. Hancı değiliz ki oturup ağlayalım.
Erol AFŞİN
YazarPeygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), hevasından bir şey konuşmayan ve konuştukları vahiyden ibaret olan[1] bir önder olarak Yüce Allah’ın bildirmesi ile geleceğe dönük bazı açıklamalarda bulunmuştur. ...
Yazar: Ali AKPINAR
1.Beyit:İki cihânın zübdesiyim cânibim cânân ileBen mekânıyım kânımın kânım bana mekân imiş(İki cihânın özüyüm, her ânım sevgili ile olmaktır, her yönümde sevgiliye yönelmektir. Kaynağımın mekân...
Yazar: Resul KESENCELİ
Yaşadığımız dünya düzeni içinde ülkeler oluşmuş dünya üzerinde sınırlar çizilmiş ve şehirlerle, küçük birimler halinde insanlar yaşamaya devam ediyor. Tabii şehirler de kendi içinde mahalle ve caddele...
Yazar: Erol AFŞİN
1. Gözün her kanda baksa gönlün usşâkın şikâr eylerEzel sırrın o demde bir nigâhın âşikâr eyler2. Hezârân Yûsuf’u çâha düşürür dâne-i hâlinNice Ya‘kûb yüzüne karşı arz-ı intizâr eyler3. Zülâl-i vaslın...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi