Devam Eden Soykırım ve İki Aktivist
Sosyal medyada, genç bir Amerikalı kadın doktor ağır yaralı bir Gazzeli çocuğa gözyaşları içinde “Nefes aldığım sürece sizin için, Gazze için savaşacağım. Çünkü bu adil değil.” diyordu. Çocuğun vücudunun neredeyse tamamı sargılarla kaplıydı, burnunda solunum hortumu vardı ve bu yavrucak, bu durumda olan binlerce çocuktan sadece biriydi.
Bir başka videoda ise Galli aktivist, hemşire Leigh Evans’ı Refah Sınır Kapısı’nda Mısırlı askerlere “Kalbiniz nerede? Lütfen Filistin’e yürümemize izin verin. Sevgi için, insanlık için, İslâm için Müslümanların yanında durun!” diye yalvarırken gördük. Leigh Evans, dünyanın dört bir yanından gelen diğer aktivistlerle Kahire’de buluşarak İsrail’in gerçekleştirdiği soykırıma dikkat çekmek için Refah Sınır Kapısı’na yürüdü. Oradan Filistin’e girmek istediler; fakat Mısırlı askerler izin vermedi.
Leigh Evans’ın hayatına baktığınızda dikkat çeken ilginç bir nokta var: Evans, İngiltere’de verdiği vergilerin dolaylı olarak soykırıma harcandığını fark ettiğinde işinden ayrılır ve aldığı emekli aylığını Filistin’e bağışlar. Biz hâlâ İsrail mallarına karşı tam anlamıyla bir boykot gerçekleştiremezken Evans’ın zulme ve soykırıma karşı gösterdiği bu duruş, örnek alınması gereken bir tavırdır.
İsrail, yardım konvoylarına ya saldırıyor ya da toplanan gıdaları bekleterek bozulmalarına sebep oluyor. Çocukların ve bebeklerin açlıktan ölmeleri ise İsrail’in kanlı tarihinde ayrı bir zulüm olarak yerini alıyor. Geçtiğimiz günlerde, bir İsrailli askerin tonlarca yardım malzemesini imha ettiklerini itiraf etmesi de bunu en gerçek haliyle doğruluyor.
Bu yazıyı kaleme aldığımız günlerde, içinde bir Fransız vekilin de bulunduğu Hanzala Yardım Gemisi, İtalya’dan hareket etmiş ve Filistin’e yakın bir noktaya ulaşmıştı. Aktivistler, gemiden yaptıkları canlı yayınlarda, İsrailli bir geminin yaklaştığını ama henüz bir müdahale olmadığını belirttiler. İnşallah, bu gemideki yardım malzemeleri eksiksiz ve bozulmadan Filistinlilere ulaşır.
Başta aktivistler olmak üzere yüz binlerce insan, farklı şekillerde soykırıma karşı tepkilerini gösteriyor. Bu tepkiler elbette kıymetli; ancak yeterli değil. Çünkü tüm bu yapılanlara rağmen Birleşmiş Milletler’in vicdanı hâlâ yeterince sızlamıyor ve bu zulmü durdurmak için etkili bir adım atılamıyor. Özellikle sözü dinlenenlerin, bir an önce, “merhamet” diye bir kelimenin varlığını hatırlaması ve bu soykırımcıları derhal durdurması gerekiyor. Yoksa bir millet, gözümüzün önünde en ağır zulümlerle yok oluyor.
Raziye SAĞLAM
YazarSevgili çocuk dostlarım;Havalar ısınınca, ağaçlar tomurcuklanıp çiçek açmaya, kuşlar hep bir ağızdan daha canlı ötmeye başladılar. Uzun bir kışın ardından bugün ilk kez Selman, Ömer, Zeliş ve köyün ke...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Ah ölüm acı ölüm, gece depremle geldin!Enkaz altında canlar, deldin bağrımı, deldin.Bu gece uzun gece, bu gece çok zor gece,Ağıt yazayım dedim, yetmedi cümle, hece,Kimi enkaz altında, kimi sokakta nic...
Şair: Rabia BARIŞ
Sultan II. Abdülhamid’in 5 Ağustos 1876 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda dünyaya gelen kızıdır. Validesi Bîdar Kadınefendi’dir. Abdülhamid Han, tahta çıkmadan 26 gün önce doğduğu için Naime Sultan’ı, “...
Yazar: Bengisu HAYAT
İçinde bulunduğumuz ayda, 29 Mayıs 1453, İstanbul’un fethini kutluyoruz. İstanbul’un fethi, son zamanlarda bazı çevrelerce basitleştirilmeye çalışılsa da insanlık tarihindeki en önemli olaylardan biri...
Yazar: Raziye SAĞLAM