Dede ve Torunları
Merhaba çocuklar; ben Seyfi Dede’niz. Bu gece uyku tutmadı beni. O yüzden sizinle biraz konuşmak istedim. Benim de sizler gibi iki torunum var. Biri kız biri erkek. Kız torunumun adı Buse. Erkek torunumun adı ise Berke. Biliyor musunuz, Buse ve Berke ikiz. İkisini de çok seviyorum. Onlar iyi çocuklar. Mutlaka sizler de iyi kalpli, pırıl pırıl çocuklarsınız.
Sizlerle asıl konuşmak istediğim son günlerde televizyonlarda, radyolarda, sosyal medyada bahsedilen tüketim çılgınlığı. Ben de çevremdeki bu çılgınlığı şaşkınlıkla izliyorum. Önce torunlarımın davranışlarından örnekler vereyim sizlere…
Geçen yılbaşı hem Buse’ye hem de Berke’ye birer kumbara hediye ettim. Buse’nin kumbarası ağzına kadar doldu. Harçlıklarını öyle olur olmaz şeylere harcamadı. Parasını biriktirdiği gibi kalan parasıyla kedi, köpek maması alıp sokak hayvanlarını besledi. Üstelik de dişini fırçalarken musluğu kapattı, suyu boş yere akıtmadı. Banyoda ya da mutfaktayken odasının ışığını kapattı. Defterinin sayfalarını koparmadı. Kalemlerinin ucunu gereksiz yere açmadı. Küçülmüş kalemlerini evde, diğer kalemlerini okulda kullandı.
Önceleri kumbarasına hiç para atmadı Berke. Çünkü eline geçen harçlığı hemen harcadı. Televizyonda, internette reklamını gördüğü her şeye sahip olmak istedi. Parası kalmadığında ya annesine ya da babasına aldırdı. Çoğu gereksinim duymadığı giysiler, oyuncaklar. Bir iki kere giydi, sonra o giyecekleri unuttu. Oyuncakları bir kenara koydu. İstemeden de olsa tüketim çılgınlığına yakalandı güzel torunum.
Ama sonunda beni dinledi. Anne-babasının öğütlerine kulak verdi ve tüketim alışkanlığını terk etti. Artık harçlığının yarısını kumbarasında biriktiriyor. Kullanmadığı kıyafetlerini sokağımızdaki giysi dolabına bırakıyor; çünkü o elbiselere gerçekten ihtiyacı olan pek çok çocuk var. Paylaşmanın güzelliği Berke’yi mutlu ediyor. Bilgisayarın başında saatlerce oyun oynamaktan da vazgeçti. Zamanının büyük bir bölümünü kitap okuyarak geçirmesine çok memnun oluyorum.
Ah çocuklar ah! Çevreme baktığımda zamanı boş yere tüketen, ellerinde cep telefonu olan insanlar görüyorum. Ya uzun uzun telefon görüşmeleri yapıyorlar ya da oyun oynuyorlar. Oysa telefon oyun veya sohbet aracı değil, iletişim aracıdır değil mi?
Hey gidi günler hey! Biz çocukken böyle miydi? Bayramdan bayrama yeni ayakkabılar, yeni kıyafetler alınırdı. Başucumuza koyardık elbisemizi, ayakkabılarımızı. Nasıl mutlu olurduk, içimiz coşardı. Bir an önce sabahın olmasını, yeni elbiselerimizi giymeyi, isterdik. Çok kıymetliydi yeni alınan cicilerimiz.
Sevgili çocuklar! Sizler sakın tüketim canavarı olmayın. Sahip olduğunuz değerlerin kıymetini bilin. Üretken insanlar olmak, var olan şeyleri tüketmekten çok daha iyidir. Dünyamızdaki kaynaklar kıt. Öyle gönlümüzce har vurup harman savuramayız. Sizden sonra dünyaya gelen kardeşlerinizin de suya, elektriğe, giyeceğe, yiyeceğe, içeceğe ihtiyacı olacak. Biz ne kadar dikkatli olursak çevremizde o kadar rahat eder.
Siz, bugünün çocukları… Yarınlarımızın geleceğisiniz. Bu yüzden bilinçlenmeli, topluma yararlı bireyler olmalısınız. İşte bu yüzden konuşmak istedim sizlerle ama sanırım yine çok konuştum. Yaşlanınca böyle oluyor demek insan, çenesi düşüveriyor. Fakat sizlerin beni çok iyi anladığınızı biliyorum. Bu yaşlı bedenim konuşmaktan oldukça yoruldu. Mesajımı aldınız ya artık gönül huzuruyla uykuya dalabilirim. Hepinize iyi geceler, renkli rüyalar. Bolluk dolu bir gelecek ve bereketli günler sizlerle olsun.
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarFerda, anne ve babasının tartışma seslerini duymamak için kulaklarını kapattı. Bu sıralar ne kadar çok kavga ediyorlardı. Yoksa artık birbirlerini sevmiyorlar mıydı? Boşanacaklar mıydı? Ya öyle bir şe...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
İş yapabilme gücüne enerji denir. İki tür enerji vardır. Cisimlerin hareketleri sırasında oluşan enerjiye hareket enerjisi, cisimlerde saklı olan enerjiye ise durum, ya da potansiyel enerji denir. Bel...
Yazar: Naciye BEYZA
Aysel Hanım sallanan koltuğunda oturmuş örgüsünü örüyordu. Arda somurtarak ninesinin yanına geldi. Aysel Hanım gözlerini örgüsünden torununa çevirdi ve sordu “Anladığım kadarı ile canın sıkılmış Ardac...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Anne, baba ve çocuklardan oluşan topluluğa “aile” deniyormuş arkadaşlar. Böyle yazıyor sözlükte. Bence “aile” bu tanımdan çok daha fazlası. Gelin size, benim ailemi ve aile kelimesinden ne anladığımı ...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR