ÇOÇUKLAR TELEVİZYONU NE KADAR SEYRETMELİ?
Ülkemizde televizyon çok önemli yer tutmaktadır. Artık üstlerinde televizyon anteni¸ hatta çanak anten olmayan gecekondu ve köy evleri bile kalmamıştır. Hem göze¸ hem kulağa hitap ettiğinden oldukça tesirli olan bu âletin mahzurlarını da bilip uyanık olmak gerekir. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri hakkında ABD ve Avrupa ülkelerinde çok sayıda yayınlar olmuş¸ aileler uyarılmışlardır.
Taklit ve Televizyon
Çocuk¸ ruhsal gelişimini aile içinde tamamlamak zorundadır. Yetişkin kişi olmayı¸ taklit dediğimiz büyüklere benzeme arzusu ile öğrenir.
2-6 yaşlar arasındaki çocuğun belirgin özell
Ülkemizde televizyon çok önemli yer tutmaktadır. Artık üstlerinde televizyon anteni¸ hatta çanak anten olmayan gecekondu ve köy evleri bile kalmamıştır. Hem göze¸ hem kulağa hitap ettiğinden oldukça tesirli olan bu âletin mahzurlarını da bilip uyanık olmak gerekir. Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri hakkında ABD ve Avrupa ülkelerinde çok sayıda yayınlar olmuş¸ aileler uyarılmışlardır.
Taklit ve Televizyon
Çocuk¸ ruhsal gelişimini aile içinde tamamlamak zorundadır. Yetişkin kişi olmayı¸ taklit dediğimiz büyüklere benzeme arzusu ile öğrenir.
2-6 yaşlar arasındaki çocuğun belirgin özelliği taklittir. Bu yaşlardaki çocukta iyiyi kötüden ayırabilme yeteneği¸ yani üstbenlik gelişmemiştir. Gördüğünü iyi veya kötü diye tefrik edemeden taklit eder.
Çocuğun başlıca taklit kaynağı ana ve babasıdır. Gününün tamamına yakınını geçirdiği evinde anne ve babasının hareketlerini¸ konuşmasını¸ davranışlarını¸ olaylara verdiği tepkilerini¸ huylarını görüp taklit ederek büyür.
Televizyon evlere girince anne ve baba arasındaki muhabbet ve hürmet dolu iletişim¸ aile sohbetleri oldukça azalır. Artık aile fertleri saatlerinin çoğunu televizyon karşısında geçirmektedir. ABD’de yapılan bir incelemeye göre her Amerikalı¸ hayatının 15 yılını televizyon seyrederek harcamaktadır. Yorgun işten dönen baba¸ anne ve çocuklarla yeterince ilgilenmeden televizyon seyretmeye dalmaktadır. Bu durumda çocuğun taklit edeceği anne-baba ilişkileri yanında¸ gördüğü ilgi ve sevgi de azalmaktadır. Çocuk¸ taklidi ailenin sevgi ve şefkat dolu havasından televizyona yöneltmek mecburiyetinde kalmaktadır.
6-11 yaşlarındaki çocuğun taklidi ebeveyninden çevreye yönelir. Ayrıca bu yaşlar çocukta süperegonun yani iyiyi kötüden ayırabilme yeteneğinin oluştuğu çağdır. Bu yaşlarda vereceğimiz ideal fikirler onların şahsiyetine yön verir.
Çocuk televizyon seyrederek oradaki uygunsuz kimlikleri kendine örnek alabilir. Bugün en geniş izleyici kapasitesine sahip bazı televizyon programları¸ evlilik öncesi hatta evlilik dışı yaşanan cinsel ilişkileri “sıradan” kabul etmek konusunda bizleri şartlandırmaktadır.
Yine reklamlar çocukları gereksiz tüketime itmektedir. Bira¸ banka vs. reklamları çocuk için olumsuz örneklerdir. Ayrıca dizi ve filmlerde içki ikram edilmekte¸ “eğer eğlenmek istiyorsak içmemiz gerekir” diye bir mesaj çocukların beyinlerine kazınmaktadır. Amerikalı çocuklar bir yıl içinde 20 bin reklam izlemektedir.
Televizyon ayrıca çocukları hareketsiz ve pasif bir yaşantı tarzına itmektedir. Fazla kilolu Amerikalı çocukların oranı 1964 yılında yüzde 5 iken 1994’te oran yüzde 13 olmuştur. Haftada 21 saatten fazla televizyon izleyen insanların şeker hastalığı ve şişmanlık riski artmaktadır.
Televizyon Eğitici mi?
Çocuk normal gelişim basamaklarını zorlama olmadan aşmalıdır. Aşırı müdahale onlarda ilerlemenin aksine gecikme ve zarara sebep olur. Meselâ; 6 aylık çocuğu yürümeye zorlarsak¸ bunu başaramayacağı bir yana¸ yaşı gelince de yürümesi gecikir. 4 yaşındaki çocuğa okuma-yazma öğretmeye kalkarsak¸ okumaya karşı soğukluk gelişecek¸ okula intibakı zorlaşacaktır. Televizyon bu açıdan çocukları erken büyümeye zorlamaktadır.
Televizyondan elde edilen bilgiler çocuklara çilesiz¸ çabasız¸ araştırmasız¸ içten heves olmadan geldiğinden çocuğun okuma ve araştırma zevkini köreltecektir. Beyinlerini işletme zahmetine katlanmadıklarından zihinlerini geliştiremeyeceklerdir.
Dehşetli¸ saldırgan¸ korkunç facialı filmleri seyrede ede¸ çocuk üzerinde yaşadığı dünyanın ve içinde bulunduğu toplumun gerçeklerine¸ meselelerine¸ dertlerine yabancı kalacak¸ onları küçümseyecektir. Bu yabancılaşma bazen onu saldırganlığa eğilimli hale getirebilecek¸ bazen de acıma ve merhamet hislerini törpüleyebilecektir.
Sıradan bir genç 18 yaşına gelinceye kadar 200 bin şiddet içerikli sahneyi izlemekte¸ 40 bin cinayete şahit olmaktadır. Gençlerin şiddet uygulamasında yüzde 10 oranında televizyon suçlanmaktadır.
Sürekli televizyon izleyen çocukların konsantrasyon zorluğu çektiği¸ durmaksızın ve düşünmeden hareket ettiği ve çabucak kafalarının karıştığı bir gerçektir. Haftada 10 saat ve üzeri televizyon izlemenin zihin faaliyetini olumsuz etkilediği gösterilmiştir.
Yine unutmamamız gereken bir nokta da¸ çocuğumuzun hayatta başarılı olmasına yardımcı olma yollarından birisi ona sağlıklı bir algılama ve anlayış kazandırmaktır. Ekranlar bunun tam tersini yapmaktadırlar. Televizyon anormal ve sansasyonel olanı vurgular. Gereğinden fazla televizyon seyreden çocuklar¸ bozuk ve çarpık bir gerçeklik duyusu kazanırlar. Dünyanın olduğundan daha değersiz ve korkutucu bir yer olduğuna inanabilirler.
Halbuki çocukların duygusal yönden sağlıklı bir gelişim gösterebilmeleri için hayatın genellikle huzur ve barışla dolu olduğunu¸ mutluluğun da sürekli bir uyarılma gerektirmediğini ve bunun için maddenin şart olmadığını öğrenmeye ihtiyaç duyarlar. Bu inanç ise insanlar tarafından oldukça rağbet gören¸ çocukları ekrana yapıştıran ve aile ilişkilerini göz ardı eden dizilerle verilen değer kalıplarına ters düşmektedir.
Televizyon ve Okul Başarısı
Çocuklarını televizyondan uzak tutan aileler onların daha başarılı olmasını da sağlamaktalar. Çünkü bu çocukların zihni daha açık oluyor ve derslere daha iyi konsantre olmaktalar. Ayrıca televizyon izleme vaktini daha faydalı faaliyetlerle geçirdikleri için dünya ve hayat hakkındaki bilgilerinin de daha geniş olduğu görülmüştür.
Yine televizyon seyretmek için geç saatlere kadar oturan çocukların uyku düzensizlikleri yaşadıklarını ve bu sorunun da okul performansını etkileyerek ertesi gün çocuğun derslere katılımını azalttığını ortaya çıkartmıştır. Şiddet içeren programların da uyku düzensizliklerine sebep olduğu bilinmektedir.
Dikkat Toplama Süresini Kısaltır
Dikkat problemleri okul çağındaki çocuklar arasında gittikçe daha yaygın olarak görülmektedir. Televizyon seyretmek için kısa süreli dikkat toplanması yeterlidir. Oysa okumak¸ çalışmak ve sınıfta ders dinlemek uzun süreli konsantrasyon gerektirir. Ekran karşısında geçirilen süre ile dikkat eksikliğinin artması arasında bir bağ vardır.
Ünlü ABD’li kişisel gelişimci Zig Ziglar¸ “itiraf etmeliyim ki¸ eğer evlerinde televizyon olmasaydı çocuklarımız büyük ihtimalle “farklı” olacaklardı. İlk birkaç haftadan sonra “farklılaşacaklardı.” Daha mutlu¸ daha konuşkan ve açık yürekli¸ daha üretken¸ daha müşfik¸ daha rahat¸ ahlâkî yönden sorumluluk taşıyan ve toplumsal yönden kabul gören insanlar olacaklardı” demektedir.
Ne Yapmalı?
Şu tedbirler her zaman işe yarar:
• Büyükler televizyona düşkün olmayarak çocuklara örnek olmalıdır.
• Yemek yeme ve televizyon izleme aynı anda olmamalıdır. Yemek sofrası aile fertlerinin neşe içinde sohbet edecekleri¸ iletişim kuracakları mekânlar olmalıdır.
• Televizyon odanın en çekici yerine konmamalıdır.
• Televizyonu çocuklar günde 1 saatten fazla izlememeli¸ seyredeceği programlar konusunda ebeveyn söz sahibi olmalıdır.
• Televizyon¸ çocuk bakıcısı ve susturucusu olarak kullanılmamalıdır.
Sefa SAYGILI
YazarÇocuk eğitimi üzerine verdiğim konferanslarda aileler en çok bu soruyu yöneltmekteler: “Çocuğum nasıl başarılı olur¸ ona nasıl ders çalıştırmalı?”Çocuk eğitimi üzerine verdiğim konferansla...
Yazar: Sefa SAYGILI
Sevgili çocuklar; “Bizim en vefalı dostlarımız kitaplardır.” desem abartmış olur muyum acaba? Beni bu yargıya götüren etkenlere bir göz atalım isterseniz. Hiç unutmam; orta ikinci sınıfa gidiyordum....
Yazar: Sırrı ER
"En mutlu ve en sağlam beraberliklerde¸ eşler hem sevgili ve ortaktır¸ hem de iyi bir dostturlar. Gerçekten karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan evliliklerde arkadaşlıklar derinleşir...
Yazar: Sefa SAYGILI
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ