ÇOCUĞUM ÜNİVERSİTE BİTİRDİ AMA NEDEN KONUŞAMIYOR?
"Kelebeğe tüm iyi niyetinizle yardım etmek
isteyip onu siz çıkartırsanız¸ tüm hayatını yerlerde
geçirmesini sağlarsınız. Çocuklar kelebek gibidir."
Günümüzde eğitim öyle bir hal aldı ki¸ özellikle anne ve babası çalışan çocukların karşı karşıya kaldığı durum¸ minik bedenlerini ve kişisel gelişimlerini olumsuz yönde etkilemekte. Okuldan etüt merkezlerine¸ hafta sonu dershanelere¸ bir sınavdan diğer bir sınava koşarken¸ bir daha geri gelmeyecek olan çocukluklarının o güzel günlerini¸ yanlış uygulamaların bedelini ödeyerek geçiriyorlar.
Ebeveynler tüm iyi niyetleriyle bu yarışında¸ çocuklarının geri kalmaması adına ellerinden gelen her şeyi yapma gayreti içerisindeler. Öyle ki çocuğun dersin başından kalkmaması¸ konsantrasyonunun bozulmaması adına; "Aman çocuğum sen kalkma ne istiyorsan söyle ben getiririm¸ aman çocuğum sen markete gitme ben her şeyi alırım¸ aman çocuğum sen odanı toplama ben her şeyi hallederim yeter ki sen derslerine çalış." diyerek¸ çocuğun kendini ifade etmesine dahi müsaade etmeyerek¸ dışarıdaki tüm hayattan izole edilmiş fanus içerisinde¸ hayatı deneyimlemeden uzak¸ bilgisayarlardan gördüğü sanal dünya içerisinde köksüz bir ağaç gibi büyüyor.
Sorumluktan uzak ve izole yetişmiş ya da içi boş özgüven aşılamasıyla bu fanus içerisinde yetişmiş çocuklar¸ üniversite sınavını kazandıklarında¸ ilk evden ayrılma deneyiminde kendilerini sudan çıkmış bir balık gibi hissediyorlar. Bu aşamada çocuk ya adım atma cesaretini gösteremeyerek geri çekiliyor ya da tam içine kapanık bir dünya yaratıyor kendine.
Bizlerin iyi niyetle yapmış olduğu davranış şekli¸ çocuğun nasıl bir dünya ile karşı karşıya kalacağından habersiz bir şekilde yetişmesine neden olarak¸ aslında kendi elimizle yapmış olduğumuz bir koza oluyor. "Oysa ipekböceği¸ kendisinin yapmış olduğu kozadan kelebek olarak çıkar."
Bu şekilde fanus içerisinde büyüyen çocukların EQ (Duygusal Zekâ) gelişimin geri kalması ileride ne kadar büyük IQ (Akademik Zekâ) ya sahip olsa da¸ kendisini ifade edememesine sebep oluyor.
IQ¸ bireye diploma kazandırarak işe aldırır¸ EQ ise terfi ettirir. Son zamanlarda ODTÜ ve İTÜ sendromu diye yeni bir çeşit sendrom duyar oldum. Bu saygın üniversiteleri kazanıp bitirebilecek zekâya sahip olan bireyler¸ iş kendilerini ifade etmeye geldiğinde sonuç istenilen gibi olmayınca tercih edilmeme sebepleri oluyor ve yıllarca başarılı olmanın ve saygın üniversite bitirmenin bir avantajını göremeyip bunalıma giriyorlar.
Şirketler akademik zekânın yanında duygusal zekâya sahip¸ kendini ifade edebilen bireyler aramaktalar artık. Bu yüzden duygusal zekânız düşük seviyelerde ise¸ hangi üniversiteyi bitirdiğinizin önemi olmadan¸ lise mezunu iş arkadaşınızın altında bir mevkide çalışma olasılığınız var demektir.
Böyle durumlarla karşı karşıya kalmamak için çocuğunuza hayatı deneyimlemesi için fırsat verin ve bunun için de;
· Kendi seçimlerini kendisinin yapmasını sağlayın¸
· Sorumluluk verin¸(Mesela kendi telefon faturasını kendisi gidip yatırsın.)
· Yaşına göre pazarda¸ manavdan¸ marketten alışveriş yapması için küçük görevler verin¸
· Dışarıda arkadaşlarıyla zaman geçirsin¸ (Bu zaman bilgisayar başından geçirdiği zamandan çok daha kaliteli olacaktır.)
· Onu önemsediğinizi sözlerinizle ve davranışlarınızla belli edin.
· Ailevî konularda fikirlerini sorun.
· Kendisi ile ilgili kararlar vermesini ve sonuçlarına katlanmasını sağlayın.
· Kaybetmenin kazanmak kadar normal bir durum olduğunu anlatın ve bu şekilde bir deneyim yaşadığında konuşarak bunu anlatın.
· Mesela¸ bir çiçeğe her gün su verme görevini verin¸ ona güzel sözler söylemesini ve bunun ne için gerekli olduğunu anlatın.
· Çevre temizliğine duyarlı olması gerektiğini vurgulayın ve örnek davranışlar sergileyin.
· Tanıdığı kişilere selam vermesini ve hatırını sormasını telkin edin.
· Özellikle yaşlı insanlara¸ fiziksel ve zihinsel özürlülere yardımcı olmanın faziletlerinden ve gereklerinden bahsedin.
· Yardıma muhtaç insanlara¸ yardım elini uzatmanın başta dinî bir görevimiz olduğunun altını çizin ve bu noktada örnek davranışlar sergileyin.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki¸ bir kelebeğin uçmasını sağlayan kanatları¸ kozadan çıkarken ki verdiği mücadeleyle gelişir. Ve bu sayede uçar. Kelebeğe tüm iyi niyetinizle yardım etmek isteyip onu siz çıkartırsanız¸ tüm hayatını yerlerde geçirmesini sağlarsınız. Çocuklar kelebek gibidir. Gelecekteki hayatının yerde mi gökte mi olacağını¸ bu yaşlarda vereceği mücadele ve kazanacağı sorumluluklarla şekillendirecektir.
Serkan KAMIŞLI
YazarYavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
15 Temmuz’da köprüye yürüyenler arasındaydık. Bir hafta sonra kızımın düğünü vardı ve biz düğün hazırlıklarıyla uğraşırken, hiç aklımıza gelmezdi böyle bir gecenin yaşanacağı. O akşam çocuklarla Çeng...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Daha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
"Korkularımız¸ en hızlı öğrendiğimiz deneyimlerimizdir. Hele ki bu korkular yüzeye yakın bir yere kaydedilirse çok ani reaksiyonlar verilebilir."Deneyimlerimizin¸ şimdiki yaşan...
Yazar: Serkan KAMIŞLI