Çevreye Karşı Duyarlı Olmak
Günümüzde önem vermemiz gereken bir konu da çevreye karşı duyarlı olmaktır. Yüce Rabb’imiz Rûm Sûresi 41. âyetinde, “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah, dönüş yapsınlar diye, işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” buyurmaktadır. Rabb’imiz kusursuz, uçsuz bucaksız olarak kâinatta yaşadığımız dünyayı bizler için en güzel şekilde yarattı.
Onun imar ve ihyasını, cennetten yeryüzüne indirdiği ve halifesi kıldığı biz Âdemoğluna emanet etti. Hak duyarlılığı ve sorumluluk bilinciyle çevremize muhabbet ve merhamet beslemeyi, onu koruyup gözetmeyi emretti. Her alanda olduğu gibi doğal kaynakların kullanımında da israf, sömürü ve açgözlülükten kaçınmayı öğütledi.
Allah’ın yarattığı kâinatı okuma ve anlamlandırmada en güzel rehber, Sevgili Peygamberimiz’dir. Onun tabiata bakışı ibret, hikmet, rahmet ve tefekkür merkezlidir. Allah Rasûlü (s.a.v.), Mekke’de ve Medine’de “Harem Bölgesi” ilan etmiş, bir bakıma doğal koruma alanları oluşturmuştur. Akıp giden nehirden abdest alırken dahi suyun israf edilmemesini emrederek suya vefasını göstermiştir. “
Uhud bizi sever, biz de onu severiz.” diyerek dağa muhabbetini izhar etmiştir. “Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı dikin.” buyurarak tabiata karşı sorumluluğumuzu hatırlatmıştır. “Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun.” uyarısıyla mümine yakışanın bütün canlılara merhamet olduğunu beyan buyurmuştur.
Son iki asırda insanlık ailesi, maalesef, kendisine emanet edilen dünyanın kıymetini bilmedi. Tabiatın dengesini bozdu, çevreyi hoyratça kullandı. İsraf ve savurganlıkla her türlü nimeti sınırsız bir şekilde tüketti. Neticede devasa boyutlara ulaşan çevre sorunlarına maruz kaldı. Temiz havamız kirlenmeye devam ediyor, nefesimize nefes katan ormanlar yok oluyor, sadık yârimiz topraklar çöle dönüyor, hayat pınarımız sular kuruyor. Denizlerimizin ve okyanuslarımızın düzeni altüst oluyor. Can taşıyan nice tür yok olup gidiyor. Hâsılı dünyamızın dengesi her geçen gün daha da bozuluyor.
Kâinatı hassas bir denge üzerine yaratan Allah, kâinat ve içindekilerin dengesini koruma görevini insanoğluna vermiştir. Mübarek Kur'an'da buyrulduğu üzere, dünyanın dengesi insan eliyle bozuldu. Bugün bize düşen, İslam’ın insanlığa takdim ettiği çevre ahlakını yeniden kuşanmaktır. Dünyanın sahibi değil, emanetçisi olduğumuzu aklımızdan çıkarmamaktır.
Görevimiz; Cenâb-ı Hakk’ın kâinata koyduğu hassas dengeyi bozmamaktır. İsraf ve açgözlülük hastalığından kurtulmak, kaynakları ölçülü kullanmaktır. Bir lokma ekmeği, bir damla suyu dahi heba etmemektir. Piknik ve mesire alanlarında daha bir duyarlı davranmak, çevreyi gözü gibi korumaktır. Arkamızda yaşanabilir bir dünya bırakmak için sorumlu davranmaktır. Unutmayalım ki çevreyle ilgili hassasiyet, Rabb’imizin emanetine hakkıyla riayet ve gelecek nesillerin hakkını teslim etmektir. Rabb’im, bizleri çevreye karşı duyarlı olan kullarından eylesin. Âmîn.
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarHz. Peygamber (s.a.v.)’in amacı ise sadece insanların davranışlarını düzeltmek değil, kalplerine hitap ederek onları içten değiştirmekti. O; çıkarcılığa, kabileciliğe ve kana dayalı güvensizlik üzerin...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Toplumu toplum yapan millî ve manevî değerlerdir. Gelenek ve görenekler bunların arasında yer alır. Gelenek ve göreneklerimiz insanın köklerini hatırlatır. Bunların uygulanması, bilinmesi duygusal ola...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Geleceğimiz olan canımız ciğerimiz yavrularımızın -benim ifademle çiçeklerimizin- iyi bir eğitim alması, yararlı bir insan olması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz ama istediğimiz sonucu bir tür...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Gazze’de yaşanan zulüm ve katliamı ne yazık ki tüm dünya seyrediyor. Filistin’de öteden beri devam edegelen ve özellikle de son günlerde Gazze’de gerçekleştirilen sivillere yönelik insanlık dışı katli...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ