Atasözlerimiz Bize Neler Söyler
Ailede dünyaya gözlerimizi açar, toplumda da yaşarız. İlk bilgileri aile içinde alır, ilerleyen yıllarda okul, cami, sivil toplum kurumlarından aldıklarımızla yolumuza devam ederiz. Ömür boyu öğrenme deneyimi hiç bitmez.
Yıllar içinde kendi rollerimize yenilikler katar ve bunu da bir ömür boyu sürdürürüz. Toplum denilen o büyük insan kitlesinin yazılı kuralları olduğu gibi yazılmayan ama nesilden nesile aktarılan irfanî bazı kodları da vardır. Bağlayıcılığı ile bizleri yönlendiren bu kuralların yaptırım gücü büyüktür.
Yüzlerce yıldır devam edip bugüne kadar gelen kuralların sözlü şekilleri olur ve bunlar günlük hayatta atasözü olarak hayatımıza dâhil olur. Atasözü diye isimlendirdiğimiz hikmetler yediden yetmişe bütün hayatımızla ilgili nice bilgileri saklar.
Çoğu hemen aklınıza gelen atasözlerimizi çevrenizde sıkça kullanan büyükleriniz var mı? Bu kişilerin sözlerine dikkat edin, bakın neler söylüyor ve bunu da nasıl yapıyorlar. Sizlerin anlatmakta zorlandığınız nice olayları bir cümle ile özetleyen bu insanlara kıymet verin, siz de onların yollarından gitmeye çalışın.
Şimdi bazı atasözlerimizi hatırlatmak istiyorum.
Yedisinde ne ise yetmişinde de o.
Huy canın altındadır. Can çıkmayınca huy çıkmaz.
Çok söyleme arsız olur, aç bırakma hırsız olur.
Dedesi koruk yemiş torunun dişi kamaşmış.
Bu sözlerle neler anlatılır? Acele etmeyin her geçen yıllar sizi olgunlaştıracak siz de “leb demeden leblebiyi“ anlayacaksınız. Ama durun, size diyeceklerimi iyi dinleyin, hemen kestirip atmayın, atasözlerinin de anlamı değişebilir.
Dünü kuşatan bu sözler bu günü daraltabilir. Huyun, karakterin değişmeyeceği, dahası kalıtsal olduğu, buna da Hak vergisi dendiğini söyler, bunun içinde kırk dereden su getirirler. Hayır, hayat tecrübelerimiz bunun aksini söylerken bunda ısrar etmek boşuna. Bir ömür boyu aynı kalan kim var Allah aşkına!
Modern zamanlara ulaştık, kent hayatı dünün dünyasının nice bilgilerini değiştirdi, buna atasözlerimizin bazıları da dâhil. Durum böyle iken yenilikten yana olmamak akıl karı olmasa gerek. Uyum yeteneğini geliştirip mutlu yarınlara ulaşmanın yollarını bulmalı. Bunun için de çok çalışmalı.
Şair Bahattin Karakoç ne güzel söylemiş:
“Tut ki kardelenler gibi
Mavi geyik göbeği gibi
Gül gibi Peygamber çiçeği gibi
Sendedir gökkuşağının bütün rengi
Sensin temizliğin ilk kapısı
Sesin sevgide dirilişin evrensel yüreği.”
Ali BÜYÜKÇAPAR
YazarÂlemde tek varlık biz değiliz. Kendimize gelip şöyle bir etrafımıza baktığımızda farklı varlıkların bizimle yaşadığını görürüz. Hayat çeşitliliği Yüce Mevla’nın biz insanlara en büyük armağanlarından ...
Yazar: Ali BÜYÜKÇAPAR
Artan dünya nüfusu, çarpık kentleşme, trafik sorunu, tabiat varlıklarının hoyratça yok edilmesi enerji kaynaklarının azalması tehdidini beraberinde getirdi. Tüm dünya yapılması gerekenler ve tasarruf ...
Yazar: Erdal KARASU
Büyük bir âlemde yaşıyor, kendimizden başlayarak varlıkları anlamaya çalışıyoruz. Etrafımızda var olanları saymaya çalışmak beyhude ama biz yine de sayar dururuz. Gökteki yıldızları saymayan çocuk yok...
Yazar: Ali BÜYÜKÇAPAR
Merhaba çocuklar; ben Seyfi Dede’niz. Bu gece uyku tutmadı beni. O yüzden sizinle biraz konuşmak istedim. Benim de sizler gibi iki torunum var. Biri kız biri erkek. Kız torunumun adı Buse. Erkek torun...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR