AK GÜVERCİN
Uçmaktan yorulmuştu. Bir evin çatısına kondu. Biraz dinlenip yoluna devam edecekti. Tüylerini temizlerken karşı evin terasına takıldı gözü. Bir ak güvercin havalanıyor, havada üç beş takla atıp terasa iniyordu. Güvercin o kadar güzeldi ki kendisi gibi bembeyazdı. Bu güvercin arkadaşı Nazlı olabilir miydi? Heyecanlandı. Havalanıp terasa kondu. Yerdeki buğday taneleri gözüne çarptı. Ne de çoktu. Terasın bir tarafı kapalıydı. Oradan gelen kuş sesleri etrafa yayılıyordu. Bu arada arkadaşı sandığı güvercin de kaybolmuştu. Biraz gezindi. Buğday tanelerinden yedi, o sırada bir ses duydu: - Git buradan, yakalayacaklar seni git! - Benim adım Süslü. Siz kimsiniz? Kim yakalayacak beni? Cevap yoktu. Tedirgin oldu. Havalanıp oradan uzaklaştı. Kimdi ona seslenen, merak ediyordu. Diğer günlerde de oralarda uçtu. Ara ara ak güvercinin dışarıya çıkıp taklalar attığına şahit oldu. Artık emindi, bu, arkadaşı Nazlı değildi. Bir gün terasta yem yiyen ak güvercinin yanına inip sordu: - Arkadaşım Nazlı’ya benziyorsunuz. Onu tanır mısınız? - Hayır. Git buradan. Seni de yakalayacaklar git! - Kim yakalayacak? Ak güvercin boynunu büktü. Beni yakalayanlar diyebildi. Sonra devam etti: “Bir gün karnım çok acıkmıştı. Buğday tanelerini görünce dayanamadım. Tam karnımı doyuruyorken beni yakaladılar. Günlerce şu kümese kapattılar. Uçup kaçmak istedim ama kaçamasın diye kanat tüylerimi kopardılar. Sonrasında alıştım buraya. Fazla uçamam zaten. Kanat kaslarım zayıfladı. Yarı yolda kalırım. Atmacalara yem olurum.” Ağlıyordu ak güvercin. Çoktan beri tutsaktı. Bir süre olduğu yerde kıpırdamadan duran Süslü, kendisine doğru gizlice yaklaşan iki kişiyi fark edince çareyi kaçmakta buldu. Ertesi gün terasa tekrar geldi. Ak güvercine, yılmaması gerektiğini fırsat buldukça kanatlarını uçarak güçlendirmesini, bir gün birlikte hürriyete doğru uçacaklarını söyledi. Asla onu yarı yolda bırakmayacağına söz verdi. Ak güvercin umutlandı. Belki de bir gün hürriyetine kavuşabilirdi. Her fırsatta gizli gizli çalıştı. Bir gün yine sahipleri onu dışarıya saldılar. Fazla uçamayıp kümese geri döneceğinden emindiler. Ak güvercin ise terasın üstünde birkaç tur attı. Sahipleri onu şaşırmış vaziyette izlerken, kendisini bekleyen Süslü ile birlikte ufuklara doğru kanat çırptı. Sevinçten haykırıyordu. - Özgürüm! Özgürüm! Yurduma dönüyorum!
Emine Yılmaz DERECİ
YazarDerleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK Zamanın birinde bir kadın ve bir oğlu varmış. Bu kadın, öleceğini hissedince oğluna, “Fakir olduğumuzdan çok sıkıntı çektik. Sana bir kitap bırakıy...
Yazar: Hamidullah HALICI
Esen ılık rüzgâr kendini saran dış yapraklarına değiyor açması için onu teşvik ediyordu.- Aç küçük tomurcuk, korkma!Yapraklarını sıkı sıkı kapatmış rüzgârı dinliyordu. İçinde ki korkuyu atamıyor, bir ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Yavru iken çok hareketli, büyüyünce de başına buyruk olan Neşeli Yunus büyüklerini pek dinlemiyor, kendi başına uzun gezintilere çıkıyordu. Akıntı yollarını keşfetmek, yosunların ve mercan kayalıkları...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Ramazan ayında bin bir bereketDuadır verene iftar yemeğiAkşam ezanına başlar hareketŞifadır verene iftar yemeğiMisafirler doyar, güler yüzümüzAllah'a çok şükür olur sözümüzİyilikte yarış bizim özümüzS...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ