AHDE VEFÂ
Bizler bezm-i ezelde¸ ruhlar âleminde Rabbimizin; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabına "Evet Rabbimizsin" diyerek müsbet cevap vermişiz. Dünyaya geldikten sonra da kendi irademizle iman ederek sadece O'nun ilah olduğunu¸ O'ndan başka ilah olmadığını ikrar etmiş¸ Müslüman olmuşuz. Öyleyse Allah'a karşı kulluğumuzu bilip¸ tek Allah inancını zedeleyici fikir karışıklıklarından arınmamız¸ O'na karşı kullukta kusur etmememiz¸ emirlerine uyup¸ yasaklarından uzak durmamız verdiğimiz sözün gereğidir. Ahdimize vefâdır.
Ahlâkî olgunluğun evveli vefâ ve doğruluktur. Güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen sevgili Peygamberimizin en mümeyyiz özelliklerinden ikisi doğru ve ahde vefâlı oluşudur. Bu özellikleri dolayısıyla kendisine¸ güvenilir Muhammed anlamında Muhammedü'l-emin denilmiştir. Rabbinden¸ dinini aleni tebliğ emrini aldığında¸ Kureyşlileri sefa tepesinin eteğine toplamış ve asıl tebliğini yapmadan önce; "Size şu tepenin arkasından bir ordunun geldiğini söylesem inanır mısınız" diye sordu. Kureyşliler; "Evet inanırız¸ çünkü sen doğru söylersin¸ güvenilir birisin" karşılığını verdiler. Çünkü onu böyle tanımışlardı.
Allah Resûlu¸ bizim de verdiği sözü tutan¸ konuştuğu zaman yalan söylemeyen birisi olmamızı istemiştir.
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s) Dîvân'ında şöyle buyuruyor:
"Elest" hitâbındaki "belâ" yı lâya sa'y etme
Ol hükmü unutma olan ahd ü vefâyı tut
Bizler bezm-i ezelde¸ ruhlar âleminde Rabbimizin; "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" hitabına "Evet Rabbimizsin" diyerek müsbet cevap vermişiz. Dünyaya geldikten sonra da kendi irademizle iman ederek sadece O'nun ilah olduğunu¸ O'ndan başka ilah olmadığını ikrar etmiş¸ Müslüman olmuşuz. Öyleyse Allah'a karşı kulluğumuzu bilip¸ tek Allah inancını zedeleyici fikir karışıklıklarından arınmamız¸ O'na karşı kullukta kusur etmememiz¸ emirlerine uyup¸ yasaklarından uzak durmamız verdiğimiz sözün gereğidir. Ahdimize vefâdır. Aksi davranışlar ise ahde vefâsızlıktır.
Aşk ile gidilen maneviyat yolunda da vefâ gerekir. Yoksa hedefe varılmaz. Hulûsi Efendi (k.s) bu hakikati şöyle dillendiriyor:
Vefâdâr âşıka sıdk u muhabbet yârına zîrâ
Vefâsız âşıkın da'vâsını ikrâra koymazlar
Ahde Vefâ ve doğruluk insanların güven duygusuna saygı göstermek¸ onu istismar etmemektir. Aksi ise¸ insanlara hiyanet ve onları kandırmaktır. Onlara saygısızlıktır. Bu da¸ "Kendisi için istediğini müslüman kardeşi için de istemek" zorunda olan bir müslümana yakışmaz. Çünkü bu tür davranış içi dışı birbirine uymayan münafıkların özelliklerindendir. Nitekim bir hadisinde Peygamber Efendimiz¸ münafıklığın alâmeti olarak "Kendisine emniyet edilirse hıyanet eder¸ konuşurken yalan söyler¸ söz verirse sözünde durmaz niza ederse haddi aşar." buyurmuşlardır.
Yukarıda belirttiğimiz husus¸ Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî'deki bir beyitte şöyle dile getiriliyor:
Doğruluk kârın olsun vefâ şiârın olsun
Sadâkatta vefâda örnek insan ol örnek
Resulûllah'ın izinden gelen halis bir mü'min olmak istiyorsak¸ sözümüz ve özümüz doğru olmalıdır.. Ahde vefâlı olup¸ verdiğimiz sözü tutmalıyız
PACTA SUNT SERVANDA (KEEPING YOUR WORD)
Moral maturity comes true via fidelity and honesty. Our beloved Prophet Muhammad (pbuh) is the best model for us¸ the Muslims¸ in honesty and fidelity. He was known to everyone as Muhammad-ul Amin (trustworthy). As our prophet¸ he also wants us to be trustworthy and honest by keeping our words and never being a liar.
As Muslims our souls promised Allah to keep their words before our birth to be a good Muslim and believe Him by being a good man. Now that we are faithful¸ we must be loyal and keep our words by obeying the rules He told us and avoiding all the prohibitions He prohibited.
In order to be a good Muslim who follows the path of Muhammad the Prophet (pbuh)¸ it is important for us to be trustworthy and honest¸ as well as being loyal by keeping our words.
Sebahaddin ATEŞ
Yazar“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan elbette ki, “ahsen-i takvim” olduğu için fıtrî olarak da, cismî o...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Yavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
İspanya'da Endülüs İslâm Devletini kuran Müslümanlar¸ bu ülkede pek çok sanat eseri de meydana getirdiler. Bunların başında¸1232'de yapımına başlanan El-Hamra Sarayı gelmektedir. E...
Yazar: Sebahaddin ATEŞ