BEN SALİM OLDUM!
Tımarhane penceresinden her gün
dikkatle dışarıya bakan bir deli, bir şey görüp fazlasıyla heyecanlanırmış.
Fakat bu heyecanın sebebini kimse anlamaz, yine krizi tuttu sanırlarmış.
Bir gün delinin odasına yemek
getiren hizmetli, odada başka birinin olduğunu görünce öyle şaşırmış ki...
- Ben Baki oldum... Ben Baki
oldum diye de bağırıyormuş üstelik. Her hâliyle deli olduğu anlaşılan adam
yemek tabldotunu alıp hemen heyecanla yemeğe başlayınca, hizmetli koşup
doktorlara haber vermiş.
Tanımadıkları bu adamı apar topar
tımarhanenin avlusunun dışına atıp diğer deliyi aramaya başlamışlar. Avlunun az
yakınında bir yerde saçları sarıya boyanmış bir şekilde buldukları deli;
- Ben Salim oldum... Ben Salim
oldum diye bağırıyormuş. Deliyi alıp tımarhanedeki odasına götürmüşler. Fakat
ertesi gün odasında tanımadıkları o adamı bulmuşlar yine. Tekrar apar topar avlunun dışına atıp diğer
deliyi aramaya başlamışlar. Yine kaçak deliyi avlunun yakınında gülerek;
- Ben Salim oldum... Ben Salim
oldum derken bulunca, doktor dayanamamış artık.
- Evladım, sen neden sürekli
tımarhaneden kaçıp buraya geliyorsun? Hem senin adın Salim değil Baki’dir. Sen
nasıl Salim olabilirsin diye sorunca, deli az önce apar topar dışarıya atılan
adamı gösterip gülmüş ve;
- Ben odamda her gün üç öğün yemek
yerken, o adam açlıktan çöpleri karıştırıyordu. Bir gün tımarhaneden kaçtım.
Onunla anlaşıp yer değiştirmemiz için anlaştım. Saçımı onun gibi sarıya
boyadım. Onun saçlarını da benim gibi kahverengiye... Böylece onu ben
sanacaktınız. Ve karnı doyacaktı. Ben Salim oldum o ise Baki deyince, doktor
şaşırmış ve hayretle sormuş tekrar:
- Bir deli bunu nasıl düşünebilir
deyince, deli yine cevap vermiş gülümseyerek;
- Aklım olmadığı için deliyim.
Kalbim olmadığı için değil doktor bey. Keşke her insanın kalbi olsa da kimse bu
dünyada aç kalmasa…
Sema KORKMAZ
YazarHer kahve aynı tadı taşımaz. Nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona göre değişir...Bir pazar öğle sonrası annenin "Hadi bir kahve yap da içelim." dediği kahve huzurludur. Köpükler annenin göz bebekle...
Yazar: Sema KORKMAZ
Yazının kullanılmadığı çağlarda insanlar hafızasını kitap gibi kullanıyor, öğrendiklerini, tecrübelerini, gözlem, tespit ve yorumlarını aklında tutuyor, düşüncesini sözlü ifade ile muhatabına aktarıyo...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Üç aylar, İslâm takvimine göre recep, şaban ve ramazan aylarından oluşan özel bir dönemi ifade eder. Bu dönem, İslâm kültüründe büyük bir manevî öneme sahip olup özellikle bu aylarda yapılan ibadetler...
Yazar: Sema KORKMAZ
Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülagu, 1258 tarihinde Bağdat’a girerek Abbasi Halifesi Mutasım’ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katlia...
Yazar: Sema KORKMAZ