En Kıymetli Ay
Oruçların tutulduğu, yardımlaşma, hoşgörü, sevgi, saygı ve ibadetle geçirilen aydır Ramazan. Bizim için önemlidir, hazırlıklar yapılır, özlemle beklenir, coşkuyla karşılanır. Ardından gelen bayram günleri ile taçlanır.
İbadete, yardımlaşmaya, misafir ağırlamaya daha fazla zaman ayırmak için öncelikle evler baştan aşağı temizlenir, eksikler not edilir, alışverişe gidilir, iftar sofralarında birlikte olunacak dost ve akrabaların planlamaları yapılır. Yardıma muhtaç insanlar da unutulmaz. Onlar için erzaklar alınır, tek tek dağıtılır.
Büyüklerimize Ramazan aylarında neler yaptıklarını, nasıl hazırlandıklarını sorduğumuzda, hemen hemen her birinden “Ah! Nerde o eski Ramazanlar…” cevabını alırız.
Ramazan aylarını coşkuyla beklediklerini, hazırlıklara günler öncesinden başladıklarını, pişirilen yemekleri, yapılan tatlıları, davul sesiyle kalkılan sahurları, davulcu manilerini, gün boyu yapılan ibadetleri, okunan Kur’anları, Ramazanlarını kutlamak için aile büyüklerinin ellerini öpmelerini, cami ve mezarlık ziyaretlerini, yemek hazırlıklarını, ailecek sofralarda bir araya geldiklerini, top sesiyle açılan oruçları,ardından topluca camilere gittiklerini keyifle anlatırlar.
Eski Ramazanlarda dinî görevlerin yanı sıra eğlenmeye de yer verildiğini; iftardan sahura kadar sokaklarda gezildiğini, meddahların tatlı sohbetleri, orta oyunları, gölge oyunları, Hacivat-Karagöz gösterileri ile geçirilen keyifli zamanları hatırlarlar.
İftar vaktine kadar dayanamayacak çocuklar için tekne orucu tutturulduğunu, öğle ile akşam arası oruçlarını açtırdıklarını böylelikle onları oruç tutmaya alıştırdıklarını anlatırlar.
Mahallelerde oturan varlıklı kişilerin bakkaldaki veresiye defterinden borçları silmelerinin ve bunu asla kimin yaptığını söylememelerinin en güzel yardımlaşma geleneklerinin arasında olduğunu minnetle yâd ederler.
İftar vakitlerinde eksiksiz sofralar hazırlayarak evlerinin kapılarını açık tuttuklarını ve geçenlerin diledikleri gibi evlere Tanrı misafiri olduklarını, hoş sohbetlerle yeni tanışmaların sağlandığını hatta misafir olan kişilere hediyeler verildiğini söylerler.
Kurulu vakıflar sayesinde Ramazan geceleri halka şerbetler dağıtıldığını, her gece camilerin minarelerinde açılan mahyaları okuduklarını, davulcu manilerini merakla beklediklerini anlatırlar.
Bu saydıklarımız Ramazan aylarının birlik beraberlik, yardımlaşma geleneklerinden yalnızca bir kaçı. Bu güzel ve anlamlı gelenekler hâlâ yaşatılmaya çalışılıyor ancak özellikle büyük şehirlerde, değişen hayat şartları, koşuşturma içinde geçen günler, ailenin bütün bireylerinin çalışması, eve geç saatlerde dönmeleri bu geleneklerin yaşatılmasına ne yazık ki engel oluyor.
Hepimiz için önemli bir o kadar da anlamlı olan Ramazan ayları boyunca hem ibadet etmeye hem de yardımsever, hoşgörülü, saygılı, terbiyeli bireyler olmaya özen göstermeliyiz.
Erdal KARASU
YazarKitaplar ruhumuzu besleyen en kıymetli hazinedir. Nasıl ki yemek yemeden, su içmeden yaşayamazsak, ruhumuzu da beslemek için kitaplara başvururuz. Yeni bilgiler edindiğimiz, farklı yaşam öyküleri ile ...
Yazar: Erdal KARASU
Sevgili çocuklar;Huzur ve mutluluğu en çok hissettiğiniz yerdir evleriniz. Anne ve babalarınızın kanatları altında kaygı, korku, yokluk nedir bilmeden güven içinde yaşarsınız. Sabah olunca hazırlanmış...
Yazar: Erdal KARASU
Okulda, evimizde, bahçemizde arkadaşlarımızla oynadığımız tadına doyulmaz oyunlar o kadar eğlencelidir ki; kendimizi kaptırır, hiç bitmesin isteriz. Eve giriş zamanımız geldiğinde üzülür, birazda kıza...
Yazar: Erdal KARASU
İnsanın kendisi dâhil, ilişkilerinde nasıl davranması ya da nasıl davranmaması gerektiğini gösteren değer yargılarının bütünüdür ahlak. Bir toplumda genel olarak uyulması beklenen kurallar ve yapılmas...
Yazar: Erdal KARASU