En Hür Köle: Hazreti Zeyd Bin Hârise
Zeyd bin Harise çocukken bir kafileyle yolculuk ediyordu.
Ancak kafile baskına uğradı. Zeyd de diğerleri gibi esir oldu.
Baba Hârise’nin yüreği yanmıştı. Oğlunun elinden alınışı onu üzmüştü.
O zamanlar dünyada kölelik yaygındı. Roma’da, Yunan’da, bazı Araplar arasında köle ticareti yapılıyordu.
Harise oğlunu bulmak için yollara düştü. Yanında erkek kardeşi de vardı.
Bir çok çöller, dağlar, tepeler aştı. Oğlu Zeyd’in acısıyla yürek dağlıyordu. Ayrıca oğlunun ölü mü, sağ mı olduğunu da bilmiyordu. Ağlayıp duruyordu. Oğlunu nasıl bulabileceğini düşünüp duruyordu.
Bu sıralar Zeyd, Mekke’deki Ukaz Panayırında köle olarak satılığa çıkarılmıştı.
Alıcılar Zeyd’i beğeniyorlardı. Böyle bir kölelerinin olmasını istiyorlardı.
O sıralarda Peygamber Efendimizle (s.a.s.) Hatice anamız (r.a.) yeni evlenmişlerdi.
Hazreti Hatice’nin yeğeni Hakîm bin Hizâm köle pazarına gitmişti. Zeyd’i gördü ve onu satın aldı. Sonra da halası Hazreti Hatice’ye armağan etti. Hazreti Hatice de çocuk köle Zeyd’i Peygamberimize hediye etti.
Peygamberimiz Zeyd’i çok sevmişti. Hemen âzad etti.
Bu sıralarda da Zeyd’in babası Harise oğlunun izini bulmuştu.
Oğlu Mekke’de Peygamberimizin yanındaydı. Peygamberimize geldi.
“Oğlumu bana geri ver” dedi. “Fidyeyi fazla tutma” diye de ilave etti.
Peygamberimiz Zeyd’i çağırdı. “Bu kişileri, tanıyor musun Zeyd?” diye sordu.
Zeyd, “Bunlar babam ve amcamdır.” dedi.
Zeydcik meseleyi anlamıştı. Buradan götürüleceğini sezmişti.
Peygamberimiz, “Tercihte serbest edelim Zeyd’i. Sizi ister ise, sizindir Zeyd” dedi. “Hem de hiç fidyesiz. Eğer bizi tercih ederse, vermeyiz.”
Zeyd’e tercihini sordular. Zeyd, Peygamberimize nemli gözlerle baktı. Yürekleri kavuran şu içli sözleri söyledi:
“Sen’de sevgi, aşkın tadını aldım. Gerçek insanlığı burada buldum. Senden ayrılmayı göstermesin Hakk. Yakar ve kavurur beni bu firak. Ben Sana kimseyi tercih edemem. Sensiz başka yere asla gidemem!..”
Fahr-i Kâinatı gören birisi O’nun güzellikte ve iyilikte benzerinin olmadığını anlardı. O’nda varlığı eriyip giderdi. Gönülleri zebunu ederdi. O’nda nihayetsiz bir sevda bulurdu. İrade kaybolur meftunu olurdu.
Peygamberimiz şefkat ve sevgi hisleriyle dopdoluydu. Zeyd’i çok sevdi. Şükran, şefkat hissi sarmıştı Peygamberimizi. Mübarek dudaklarından şu sözler döküldü:
“Şahit olun, Zeyd benim oğlumdur…”
Hârise çok memnun ve mesrûr olmuştu. Oğlu Zeyd hür olmuş, büyük devlet bulmuştu.
Baba ve amca binitlerine bindiler. Yurtlarına mesud, mesrûr döndüler
Çocuk Zeyd, Peygamberimizin yanında kaldı. İsmi de ‘Zeyd bin Muhammed’ oldu..
Peygamberlik gelince Müslüman oldu. İlk Müslümanlar arasında yer aldı.
Öyle bir köleydi ki nice hür olanlardan daha hürdü.
Bu yola verilen ise bütün bir ömürdü.
Mustafa AKGÜN
Yazar
Ege ve Akdeniz’in birleştiği yerde büyüleyici bir tatil cenneti olan Muğla; toplam 1100 kilometreyi bulan sahil şeridi, mavi bayraklı plajları, gizli koyları ve tabiat cennetleriyle her yıl milyonlarc...
Yazar: Yusuf HALICI
Muhsin Hoca Sevgi Evlerinin hocasıydı. Burada yaşayan öksüz ve yetim çocukların üzerinde âdeta titrerdi. Çocuklar olsun büyükler olsun ona daha çok ‘Muhsin Baba’ diyorlardı. Gerçekten orada bulunan he...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Sevgili çocuk dostlarım;Çiftliğimizin yeni misafirleri var. Geçen ay misafir ettiğimiz Japonlar, ülkelerine döndükten sonra katıldıkları bir televizyon programında, Türkiye’mizi ve bizleri öyle güzel ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Orhan, her yaz olduğu gibi bu yaz da dedesinin köyüne gelmişti. Dedesinin köydeki evi, şirin bir evdi.Evin önünde geniş bir avlu vardı. Avlunun bir tarafında, dedesinin tarlada ve bahçede kullandığı â...
Yazar: Mustafa AKGÜN