Yardımsever İnsanlar
Sevgili çocuklar;
Bizi yaratan, çevremizi güzelliklerle donatan yüce Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Sevdiğiniz şeyleri Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz.” (3/Âl-i İmran Suresi, 92.ayet)
İnsanlar topluluk hâlinde yaşarlar. Bu bakımdan her zaman birbirlerine muhtaçtırlar. Bir toplumda zengin insanlar olduğu gibi, yardıma ihtiyacı olan fakirler de bulunur. Zenginler, daima fakirlere yardım elini uzatmalıdırlar. “Zengin olduk!” diye şımarmamalı, Allah’ın emirlerini unutmamalıdırlar. İslâm’ın şartlarından biri de zekât vermektir. Zekât; “temizlik, bereket, artmak” anlamlarına gelir.
İslâm dini, yardımlaşmaya çok büyük önem vermiştir. Yardımseverlik güzel huylardandır. Bu sebeple dinimiz, yoksullara yardım etmeyi ibadet saymıştır. Zekât da yardımlaşmaya yönelik bir ibadettir. Kısaca zekât, zenginlerin mallarında bulunan hakkın fakirlere verilmesidir.
Zengin Müslümanlar her yıl, mallarının kırkta birini fakirlere dağıtırlar. Bu, yüce Allah’ın kesin bir emridir. Zekât sayesinde fakirler rahatlar, zenginler huzura kavuşurlar.
Zekât, Peygamber Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicretinin ikinci yılında farz olmuştur. Mal ile yapılan bir ibadettir.
Zekât, yardımlaşma duygularını geliştirir. Zenginlerle fakirler arasında denge kurar. Fakirleri sıkıntıdan kurtarır. Zekât veren bir Müslüman, sahip olduğu mal ve zenginlikten dolayı Allah’a şükretmiş olur.
Fakirler de, aldıkları zekâtlarla çeşitli ihtiyaçlarını giderirler, zenginlere karşı düşmanlık beslemezler. Aralarında bir sevgi ve dostluk bağı oluşur. Müslüman zenginler, mallarının ve servetlerinin zekâtlarını verirlerse, o toplumda fakirlik yavaş yavaş ortadan kalkar.
Zekât, insandaki cimrilik duygusunu ortadan kaldırır. Yardımlaşma duygusunu geliştirir. Toplumda bir sosyal adalet ve denge meydana getirir. Böylece, insanlar arasında bir dayanışma sağlanmış olur.
Zekât, bize yalnızca kendimizi düşünmemeyi öğretir. Yardıma ihtiyacı olan insanları hatırlamamızı sağlar.
Zenginlerin mallarında, fakirlerin de hakkı vardı. Malının zekâtını veren kimse, fakirlerin hakkını dağıtmış olur. Fakirleri sevindirdiği gibi, Allah’ın rızasını da kazanır.
Zekât; malı daha çok artırır, bereketlendirir. Toplumda; sevgiyi, dayanışmayı, yardımlaşmayı ve kardeşliği sağlar. Zenginlerle fakirler arasında bir sevgi köprüsü kurar.
Zekât verebilecek durumda olan her Müslüman, mutlaka malının ve parasının zekâtını vermelidir. Allah, cömert Müslümanları sever, cimrileri sevmez.
Fıtır sadakası; Ramazan ayı içinde, en geç bayram sabahına kadar verilmesi gereken bir sadakadır. Bu sadaka ile fakirleri sevindirmiş oluruz. Bu para ile onların da yüzü güler, bayram için hazırlık yaparlar. İhtiyaçlarını karşılarlar. Bu bakımdan, fıtır sadakasının mutlaka bayramdan önce verilmesi gerekir. Bu sadakaya, halk arasında “fitre” denir. Çocukların fitresini babası veya annesi verir.
Fıtır sadakası yılda bir defa verilir. Bize çok sevap kazandıran dinî bir görevdir.
Kendilerine zekât verilen kişilere fitre de verilebilir. Fıtır sadakası hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:“Fıtır sadakası, oruçluyu yanılarak söylediği çirkin sözlerin günahından temizler, yoksullar için bir azık olur. Kim onu bayram namazından önce verirse, kabul edilmiş bir fıtır sadakası olur. Bir kimse, onu bayram namazından sonra verirse, bu da normal bir sadaka olur.”
Sırrı ER
YazarSevgili çocuklar;Yaz tatilinin devam ettiği bu günlerde neler yapıyorsunuz? İnşallah bu uzun tatili faydalı olacak şekilde geçiriyorsunuzdur. Haziran ayının ortasında okullar tatile girince bir üst sı...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Yaklaşık olarak 700 yıl tarih sahnesinde yer alan, Osman Bey’in kurduğu küçük bir beylikten cihan imparatorluğuna uzanan müthiş bir başarı hikayesi…Yedi asır süren ömründe 36 padişah ...
Yazar: Sırrı ER
Kelime-i Şehâdet: Müslüman olmak için söylenen ilk sözdür ve şöyledir: "Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedüenne Muhammeden abdühû ve rasûlüh." Manası ise şöyledir: "Ben şehadet ederim ki, Allah’tan ...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Sevgili çocuklar;Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:“Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılır günlerde farz kılındı....
Yazar: Sırrı ER