ÇİÇEKLER VE ÇOCUKLAR
Çiçekler ve çocuklar birbirine ne
kadar da benzerler. Her ikisi de parlak, safiyane ve çok güzeller. Onlar
Yaratan’dan gelen rahmet hediyeleridir. Çiçekler çocukları, çocuklar da
çiçekleri çok severler. Çünkü çiçekleri gönderenin kim olduğunu, bu işlerin
nasıl bir hikmet tahtında yapıldığını o masum ruhları fark eder.
Çocuklar da çiçekler gibidir.
İncitmemek gerek, dalından koparmamak, koklarken bile hor koklamamak gerek.
Zaten onlar rayihasını bulunduğu ortama salar. Usulca fark etmek gerek. Çeşit
çeşit, renk renk, koku koku yaratılmış çiçekler... Tıpkı çocuklar gibi. Her
birine ayrı toprak, ayrı bakım, ayrı sulama biçimi gerek. Kimine güneş kimine
serinlik gerek. Birine uyguladığınız bakımı bir diğerine uyguladığınızda onu
soldurabilirsiniz. Çok dikkat etmek, özenmek gerek.
Çiçek büyütmek gibi çocuk
büyütmek de sabır, emek ve itina ister. Sümbülleri, mor menekşeleri,
leylâkları, siklamenleri yetiştirmek gibi…
Laleleri, papatyaları,
karanfilleri, nergisleri, açelyaları, yaseminleri, zambakları büyütmek gibi.
Emek, sevgi ve sabır olmayınca hem çiçekler hem çocuklar büyür mü, yeşerir mi,
parlar mı hiç?
7 yıldır matematik öğretmenliği
yapıyorum. Çiçek gibi öğrencilere sahip oldum bu süreçte. Meslek hayatımda her
karakter ve her simayı bir çiçeğe benzetirim ve ona göre onları büyütmeye
çalışırım. Nabza göre şerbet misali.
Mesela sınıfla kaynaşması açısından,
normal ortaokulda okumayı tercih eden özel çocuklarımızı “gelincik çiçeği”ne
benzetiyorum hep. Bir yaprağı düşse bile gelincik çiçeği soluyor, ölüyor ya…
Aynı onlar gibi… Sahiplenilmeyince, kabul görmeyince solup gidiyorlar. O yüzden
bana hüznü ve narinliği hatırlatan çiçektir gelincik çiçeği. İş ki o narinliğin
kıymetini bilecek ellere düşmek. O zaman nasıl da nazlı nazlı salınıyorlar.
Gelincik çiçeğinin tüm özelliklerini taşıyorlar. Bu çiçek nasıl evde değil de
bahçede daha rahat yetişiyorsa bu yavrularımız da öyle. Toplumla kaynaşması,
insanlarla iç içe olması gerek. Kabul olunmak istiyorlar, seve seve baş tacı
etmek gerek. Onlar bizim nazlı çiçeklerimiz, özenle büyütmek gerek.
Nazlı nazlı demişken… Bir de çok
nazlı, çok hassas ve kırılgan çocuklarımız var. “Küstüm çiçeğim” onlar benim.
Hani bu çiçeğin yapraklarına dokunduğumuzda kapanır ya. Eğer onlar da o hassas
noktalarını zedeleyecek bir durumla karşılaşırlarsa, aynı bu çiçek gibi,
kendilerini çevreye kapatıyorlar. Sonra aç açabilirsen. O yüzden bu çiçeğe
benzeyen yavrularımızın bakımı biraz daha hassas. Şefkatli bir dil, yumuşak bir
üslup gerek. Çok sevmek, sevgini de hissettirmek gerek.
Biraz mizah katayım işin içine
şimdi. Derslerde hep camdan dışarıyı izleyen çocuklarımızın hangi çiçeğe benzediğini
tahmin ediyorsunuzdur. “Camgüzeli”dir onlar. Nasıl bu çiçek cam kenarında daha
güzel yetişiyor, yayılarak büyüyorsa; bizim camgüzeli çocuklarımız da öyle. Çok
sıcağı sevmeyen bu çiçekler, pardon çocuklar, rahat bir ortam istiyorlar.
Kısacası onları yazın serin, kışın ılık kaloriferin dibini tercih ediyorken
bulabilir hatta cama yapışmış vaziyette görebilirsiniz. Camdan dışarı gülerek
hayallere dalarlar. Bir halleri var ki değmeyin keyiflerine.
Çok emek isteyen çocuklarımıza
gelelim şimdi. Onları “orkide”ye benzetirim hep. Özel besinler vermek gerek,
toprağını ağaç kabuğundan oluşturmak gerek, sulamasını bile özel yapmak gerek.
Direkt saksının içine su dökemiyorsun. Bakımı biraz daha zahmetli ve farklı.
Tarz ve biraz zor çocukları temsil ediyor benim için orkide. Bizi azıcık
zorlasalar da bakımını yapıp da onu büyütünce, herkesten güzel, farklı ve
gösterişli oluyorlar. Biraz emek, biraz sabır, biraz daha ilgi sadece...
Onları iyi tanımamız, istidat ve
kabiliyeti noktasında ona uygun ortamı sağlayarak büyütmemiz gerek.
Yaratıcı’nın en muhteşem hediyelerini besleyip ilahi izin dairesinde serpiltmek
için bol sabır, bol emek, bol itina gerek.
Ve işin son kilit noktası; bol dua. Çünkü kendimizi parça
parça etsek de eğer Rabb’imiz izin vermezse bir batman boyu dahi yol alamayız.
Bütün kudret onun elinde. Bütün mülk ona ait. Biz onun müdavimi olarak bize
verileni kemali şevk, üstün gayret ve şükür ile büyütmeye bakalım yeter. Gerisi
Allahualem.
Esra GÖKTEPE
YazarDerdini anlatamayan ve anlaşılmadığını düşünen çocuklar, anne babalarıyla iletişim problemi yaşayacaklardır. Çünkü iletişim, saygıya dayanmaktadır. Anne babalar, çocukların anlattıklarına dinleme adın...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Yüce Allah'ın en güzel isimlerinden birisi olan el-Hafîz, kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, kullarının bütün yaptıklarını saklayan, kudretiyle yeri ve göğü, belirlenmiş süreye kadar yok olmaktan ...
Yazar: Editör
Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu. Y...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Kitabın adı: Kurtuba’nın Altın Çağı Yazar: Nurettin Taşkesen Yayınevi: Mihrabad Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2020 Sayfa sayısı: 234 Yaş aralığı: 14+ İşlenen konular: Endülüs kültür ve medeniye...
Yazar: Sait ÖZER