Erguvanlar Açarken
Soğuk, karlı, yağışlı geçen kış günlerinin ardından baharın müjdecisidir çiçekler. Havaların ısınması ile tarlalarda birdenbire bitiveren, ömrü kısa, güzelliği ömre bedel papatyalar, koparmaya kıyamadığımız, küçücük bir esinti ileyaprakları dağılıveren narin gelincikler, yurdumuzun birçok yöresinde görebileceğimiz doğal lale tarlaları, lavantalar, mimozalar ve daha niceleri…
İçlerinde en anlamlısı, üzerine şiirler yazılmış, hikâyeler anlatılmış, medeniyetlerin simgesi olmuş erguvanlar… Ne pembedir ne mor, ikisi arasında bir renktedir, yaprakları çıkmadan çiçek açar, ilkbahara güzellik katar, yaz aylarını müjdeler. Yurdumuzun birçok bölgesinde görülse de, İstanbul’un simgesidir. Bu güzel şehrin kıymetli tarihi değerlerini süsler. Boğaz’ın iki yakasını kaplar. Her ilkbahar bu şehrin insanları erguvanları görmek, yazı karşılamak için coşkuyla Boğaz’a akın eder.
Erguvan ağacının hikâyesi Osmanlı, Roma-Bizans, Yunan dönemine kadar uzanır. Elde edilmesien zor renk olan ve en eski kutsal kitaplardaki hikâyelerde sözü edilen erguvan çiçeği moru, yüzyıllar boyunca peygamberlerin, kralların, kraliçelerin, imparator ve imparatoriçelerin rengi olmuştur. Uğuruna inanılmış, kıyafetler bu renkten seçilmiştir.
Erguvan çiçeği ve rengi hakkında sayısız hikâyeler anlatılmış, nesilden nesile aktarılmıştır. Bizans İmparatorluğu’nun sonunu getiren İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet’in Bizans İmparatoru’nu aradığını, kendi askerleri ile birlikte savaşarak ölen Konstantin’in cesedinin binlerce ölü Bizans askerinin arasından erguvan renkli çizmeleri sayesinde fark edildiğini anlatır tarihçiler.
Erguvan çiçekleri yüzyıllar boyu Bursa şehrinin de simgesi olmuştur. Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid’in damadı Anadolu erenlerinden Emir Sultan’ın her yıl erguvan açma mevsiminde Bursa’da müritleri buluşması nedeniyle 14. yüzyıldan itibaren yapılan erguvan şenlikleri gelenek olarak sürdürülmektedir. Yazmakla bitmeyecek kadar çok hikâyeleri vardır erguvan çiçeklerinin.
Erguvan; eşsiz rengi, kokusu, güzelliği ile gözlere hitap etmesinin yanı sıra yüzyıllar boyu toplumların ve onların kültürlerinin parçası olmuştur.
Dünyamızı süsleyen, hem gözlerimize hem de gönüllerimize taht kurmuş bu güzellikleri korumak ve nesiller boyu yaşatmak en öncelikli görevimiz olmalıdır.
Erdal KARASU
YazarGüneşin yüzünü göstermediği, bazı yörelerde karlı, yağmurlu bir o kadar da soğuk geçen kış aylarının ardından sıcacık günleri ile gelen ilkbahar coşkuyla karşılanır. Renk renk açan çiçekler, yeşile bü...
Yazar: Erdal KARASU
Vakfın Adı: Ataullah Efendi bin Semseddin VakfıKurucunun Lakabı: Hoca-yı SultaniKurulduğu Yer: İstanbulKuruluş Tarihi: 979 H. (1571 M.)Ataullah Efendi, ünlü Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin talebesiydi...
Yazar: Nisa ERCİYES
Canlı cansız varlıklarıyla, renkleriyle, kokularıyla, sesleriyle bize benzersiz güzellikler sunan tabiat evrende var olan en büyük sanat eseridir. Her birimiz tabiatın içinde yer alarak, bu büyülü dün...
Yazar: Erdal KARASU
İstanbul, dünyanın en eski ve en önemli şehirlerinden biridir. Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan bu şehir, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İstanbul'un tarihine baktığımızda, farklı kül...
Yazar: Editör