Bir Gül İçin
Bir gül için ne çilelere katlanır bahçıvan. Ta en uzak kuyulara kadar gider. Bazen eli boş döner. Kurumuştur kaynaklar. Ama hep ümitle gider, ümitle döner bahçıvan. Bugün yoksa yarın vardır. Yarını yaratan Allah vardır. Yeter ki yolunda ol sen. Görevinin başında ol. Bir gülün yetişmesi için bin zahmeti göze alana neler vermez ki Allah… Bir gül değil, bahçeler dolusu binler güller verir.
Yarın yüzümüze gülümseyecek güller için, bugün her zahmete değer. Gözyaşları sulara karışır. Kimseler görmez, bilmez bu çileyi. Yarınlar için katlanır bahçıvan her meşakkate, her zahmete. Her zahmetten sonra iki ferahlık gelir. Gecenin karanlığından sonra art arda iki aydınlık geldiği gibi... Omuzlarda dualarla taşınır kovalardaki sular.
Bedel ödeyen bilir bir damla suyun kıymetini. Dökmeden usul usul getirilir. Fidanların yüzü güler su verildikçe. Bağrı yanık toprağın yüzü güler. O gün yakındır, çok yakındır. İster bahçıvanın yüzüne gülmek güller. Bugüne kadar çektiğin zahmete değdi diye. Ama vakti vardır her şeyin. Az daha bekleyeceksin. Unutulmuş değilsin. Toprağın gecesinde seni daha tohumken unutmayan Allah, güneşle buluştuğun bu demde mi unutacak ey güzel gül?
Belli ki her şeyin olduğu gibi senin de bir vaktin var. Kaderin var. Kaderi Yaratan Allah var. Bekle, az daha bekle. Az daha sabreyle. Vakit tamam olduğunda “Ya Fettah” diyeceksin. Bahçıvanına gülümseyeceksin.
Değermiş diyecekler. Seni böyle ter ü taze açılmış görenler. Rengin ayrı güzel, kokun ayrı güzel. Kökünde yok, dalında yok, sapında yok, yaprağında yok. Toprakta zaten hiç yok. Nereden aldın bu kokuyu, nereden buldun bu rengi? En usta ressamlar bile karıştırıyor renkleri. Sen nereden buldun bu rengi, bu ahengi?
Kara toprakla yüzleri güldürür Allah. Gönülleri ak eder. “Hayranız Senin her işine Rabb’im!” diyecekler. Ölümü de sevecekler. Hayatı sevdikleri gibi. Toprağın altında unutulmadığını, orada yok olup çürüyüp dağılmadığını. Adeta bir nevi ruhun hükmünde olan küçücük bir tohumda hayat bulduğunu. Görecekler ölmediğini. Sen bize, daha çok dersler vereceksin ey güzel gül. Gülümsemeye hazır ol! Az daha sabreyle! Dünyanın yüzünü güldüreceksin sen. Az daha sabreyle!
...
Unutma! Zorlukları, kolaylıklar takip eder. Karanlığın sınırı, aydınlığı müjdeler. Müjdeler baharla gelir. Cenâb-ı Hak’tan ferman gelmeden hiçbir şey olmaz. Ne kış gider ne bahar gelir. Ne çiçek açar. Ne çocuk. Ne de güneş doğar. Allah’ın takdiridir bunlar. Adil isminin cilvesidir, tecellisidir bunlar.
Dünyanın bir yanı geceye girerken, bir yanı gündüze girer. Dünyanın bir yanı kışa girerken bir yanı, yaza girer. Bu, maddî âlemde böyle olduğu gibi; manevî âlemde de böyledir. Bu, Allah’ın takdiridir. Bu, Allah’ın kanunudur. Kanunu koyan, hükmünü icra eder. Şu kadar yıl süren uzun kıştan sonra biz bahara girdik.
Güller ayrı gülüyor artık bize. İslâm’ın güllerine saldıranlar, kaderle çarpışanlar artık kaybetmeye çok yakın. Kaderi tenkit eden, başını örse vurur kırar. Kadere meydan okuyana, kader meydan dayağı atar. Hakla çarpışanın Allah, boynunu kırar. Ruhunu çarpar.
Ey gül, Peygamber (s.a.v.)’i kokunla nasıl da haykırıyorsun, İslâmiyet’in güneş gibi olduğunu. Üflemekle sönmeyeceğini. Milyarlarca cılız nefes hep birden güneşi söndürmek için üfleseler de başaramayacaklarını. Bir püf kadar hafif güçlerinin olduğunu kokun dahi söylüyor bize.
İslâm âleminin yüzünün gülmesi yakındır. Olan biten hep bu doğum sancılarıdır. Karanlığın sınırı, aydınlığı müjdeler. Sabah yakındır. Gözü olana gün ışımıştır. Güllere daha dikkatli bakın artık, iyi dinleyin onları. 1400 yıl öncenin ruhu var onlarda. Bize O gül yüzlü Nebi (s.a.v.)’den aldığı dersle sanki şu vecizeyi haykırıyor;
“Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm’ın sadâsı olacaktır.” (Tarihçe-i Hayat, 133)
Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…
Esra GÖKTEPE
YazarŞu anda siz bu satırları okurken, dünyanın dört bir tarafında sadece Rabb’imizin bilebileceği ve insan aklının alamayacağı ve anlayamayacağı milyarlarca olay yaşanıyor. Biz iyiliklerin olduğu olaylara...
Yazar: Esra GÖKTEPE
Ülke olarak bir seçimi daha atlattık. Bunu yazarken amacımız elbette ki siyaset yapmak değil. Zira oy zamanı gelince herkes aklını, fikrini kullanarak oy verir. Seçimlerin sonunda hükûmeti kuranlarla ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
El-Muhyî: Yaşatan Ve DiriltenEl-Muhyî, Yüce Allah’ın güzel isimleri arasında yer alır; hayatla ilgisi bulunan, varlıkta hayatı yaratan, can veren mânâsına gelir. Muhyî, yoktan bir şeyi îcâd etmek, yar...
Yazar: Editör
Küçükken kalbinin paklığı, gönlünün aydınlığı yüzüne, saçına, sakalına, eline bulaşmış bir dedem vardı: “Halil Dede”. Öz dedem değildi. Köyümüzdeki tüm çocukların dedesiydi. Halil Dede değil de “Şeker...
Yazar: Esra GÖKTEPE