Abdullah Bin Huzâfe (r.a.)
İlk Müslümanlardan olan Abdullah bin Huzâfe (r.a.) Hz. Ömer (r.a.) devrinde Bizanslılarla yapılan muharebede birçok Müslüman’la birlikte esir düşmüştü.
Abdullah bin Huzâfe’nin, sahabenin ileri gelenlerinden biri olduğunu öğrenen kral, onun Hıristiyanlığı kabul etmesini istiyordu. Fakat Abdullah bin Huzâfe, kelime-i şehadeti haykırmaya devam ediyordu. Kral henüz ümidini kesmemişti. Hz. Abdullah’ın Hıristiyan olması hâlinde kavuşacağı dünyalıkları artırıyor, yeni tekliflerde bulunuyordu. En sonunda, “Hıristiyan olmayı kabul edersen kızımı verir, seni saltanatıma ortak ederim.” deyince Hz. Abdullah (r.a.) şu cevabı verdi:
“Değil bütün Bizans topraklarını, Arap ve Acem topraklarını da versen, bir an olsun dinimden dönmem!” Kral:
“Öyleyse öldürüleceksiniz!” dedi. Hz. Abdullah ise:
“Buna gücünüz yetebilir. Ama imanımı kalbimden çıkarıp atamazsınız!” dedi. Sonra Hz. Abdullah’ı çarmıha gerdiler ve korkutmak için ok yağdırdılar.
Aynı zamanda bir kazan su kaynatılmış ve Hıristiyan olmayı reddetmiş olan bir Müslüman’ı, kaynar suya attılar. Etrafta bulunanlar ve Hz. Abdullah, yanan kemik cızırtılarını duydular. Sonra kazanın yanına Hz. Abdullah getirildi.
Bu esnada Hz. Abdullah ağlamaya başladı. Kral, Hz. Abdullah’ın korkusundan ağladığını zannederek, tekrar Hıristiyan olmasını teklif etti. Hz. Abdullah yine tekliflerini reddetti. Kral:
“O hâlde niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Hz. Abdullah’ın cevabı şu oldu:
“Ben korkumdan ağlamış değilim. Biz Müslümanlar, Allah yolunda ölümden korkmayız. Benim ağlamamın sebebi şudur ki, ‘Başımdaki saçlarım adedince canlarım bulunsa da, onlardan her biri böyle Allah yolunda ölüme gitse!’ diye düşündüm ve böyle bir düşünce beni ağlamaya sevk etti.”
Hz. Abdullah’ın bu sözleri karşısında kral yeni bir teklifte bulundu: “Başımdan öpersen, seni serbest bırakacağım.” Hz. Abdullah, buna mukabil buyurdu ki:
“Buradaki bütün Müslüman esirleri serbest bıraktığın takdirde dediğini yaparım.”
Hz. Abdullah, kralın başını öpmeye giderken şöyle düşünüyordu:
“Bu adamın, Allah’ın düşmanlarından birisi olduğuna inanıyorum. Bunun başını ise, ancak Müslüman kardeşlerimi serbest bırakacağı için öpüyorum.”
Hz. Abdullah, kralın başını öptü ve o da sözünde durarak 80 Müslüman esiri serbest bıraktı. Abdullah bin Huzâfe’nin imanından gelen fedakârlığı 80 Müslüman’ın kurtarılmasına vesile olmuştu.
Esirlerle birlikte Medine’ye dönen Hz. Abdullah, Hz. Ömer tarafından karşılandı. Hz. Ömer, Abdullah’ı tebrik etti ve orada bulunan Müslümanlara hitaben:
“Abdullah, kralın başından öperek 80 Müslüman kardeşimizin kurtuluşuna vesile olmuştur. Onun için, Abdullah’ın başından öpmek, her Müslüman’a bir vazifedir. İşte ilk önce ben öpüyorum!” dedi ve başından öptü. Abdullah bin Huzâfe, Hz. Osman devrinde Mısır’da vefat etti.
N.Nida DURAN
Yazar
Mekke’de hidayete yol bulanlar Hz. Peygamberimiz’in etrafında toplanıyordu. Müşrikler ise bu gidişten endişeleniyorlardı.Bir gün Mekke’de bir sokak başında müşriklerin ileri gelenleri Muhammed (s.a.v....
Yazar: N.Nida DURAN
Emek, bir işin yapılması için harcanan beden veya kafa gücüdür. İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma sü...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Önemli görevlerde olan bazı insanlar vardır; çok güzel işler yapmaktadır ve siz de varlığı için şükredersiniz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “İşi ehline veriniz.” hadisi şerifindeki gibi ehil eller ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Hz. Cüleybib (r.a.) ensardandı, bekârdı. Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz; onu evlendirmek, bir yuva sahibi olması için ensardan birinin kızına talip oldu. Sahabi, “Ya Rasûlallah, annesiyle bir ko...
Yazar: N.Nida DURAN