Ağına Dolandık İnternet
Günlerden cuma olduğu için okuldan gelir gelmez oturdum bilgisayarımın başına. Başladım o linkten bu linke sörf yapmaya. Girmek istediğim sitenin başlığının üzerine mouse’mu tıklattığımda sevgiyle bir öpücük kondurdu “çıt” diye seslenerek.
Geziyorum…
Gezerken tanıdık bir dost görmek istiyorum ekranın arkasından bir yerlerden. Oradan oraya uçuşuyorum. Kimseler görmüyor beni. Canım sıkılıyor. Bir dostun sıcaklığını, gülümseyişini hissedemiyorsun ki ekrandan. Kale surları gibi önüme set çekmiş durumda bilgisayarımın ekranı.
Bilgisayarın hayatımıza girmesi hem iyi hem kötü aslında. Yani amacına uygun kullanılırsa iyi tabii. Ödevlerimi yaparken çok faydası dokunuyor bana. Biliyorum ki saatlerce ekran başında oturup oyun oynayan, boşa vakit harcayan arkadaşlarım da var. Düşünüyorum da bilgisayarla bir arada olduğumuz kadar birbirimizle beraber olmuyoruz, olamıyoruz, yalnızlaşıyoruz.
Neler neler yapmadık ki bilgisayarımızla diyorum kendi kendime. Önüme bir bir sıralanıyor yaptıklarımız…
Beğenmediğimiz sayfaları “yeniledik.”
“Kopyaladık.” gönlümüzün dilediğini.
“Yapıştırdık.” bir sayfadakini bir başka sayfaya.
Safraları “ayıkladık.”
“Taşıdık” başka sayfalara.
“Sildik” işimize gelmeyenleri.
“Sıraya koyduk” işlerimizi.
Olmadı “geri dönüşüm kutusuna boşalttık.”
“Yazdırdık” yazılması gereken her ne varsa, döktük içimizi kâğıtlara.
Oturduğumuz yerde hiç yorulmadan “gönderdik” ne istiyorsak deniz aşırı yerlere.
Filmler, müzikler indirdik. Video klipler, slâytlar hazırladık. Photoshop da resimler yaptık. Oyunlar oynadık. Ödevler hazırladık.
Ulaşmak için istediğimiz bilgilere Google ile ahbaplık kurduk. Kimimizin amcası, kimimizin ablası oldu. Ailemizden biriydi artık evimizin başköşesinde yaşayan.
Kıssadan hisse, ayrılamaz olduk ekranının başından.
Onunla uyanıp onunla uyuduk.
Cep telefonlarımız elimizde güne onunla başlayıp onunla bitirdik.
En kral arkadaşımız oldu internet.
Uzağı yakın ettik.
Yeni yeni sanal dostlarımız oldu.
Ah be teknoloji! Ah be bilgisayar! Cep telefonum!
Ah internet ah, neler ettin sen bize.
Ne kadar doğru ve etkin bir biçimde kullandık ya da kullanıyoruz seni.
“Benden bu kadar! Bilgi de eğlence de saklı bende. Varın hangisini isterseniz alın, itirazım olmaz.” dediğini duyar gibiyim.
Sen de haklısın be internet kardeş, sen de haklısın. Lakin dolandık senin ağına, kurtulamıyoruz ki.
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarSevgili günlük,Bugün neler oldu neler, anlatayım da sen de öğren. Okulda çıkan öğle yemeğini beğenip yemedim. Kantine koşup tost aldım. Bahçeye çıktım. Dolaşa dolaşa tostumu yemeye başladım. Tam o sır...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Sevgili çocuklar;İnsanı, evreni ve bütün varlıkları yaratan Yüce Allah’tır.Evrendeki mükemmel düzen de, Allah’ın eşi ve benzeri olmadığını kanıtlamaktadır.Allah’ın varlığı ve birliğini anlamak için çe...
Yazar: Sırrı ER
(Hacivat, Karagöz’ün evinin önüne gelir ve arkadaşına seslenir.)Hacivat: Karagöz’üm. Karagöz’üm.(Karagöz gözlerini ovuşturarak pencereye çıkar.)Karagöz: Ne var Hacı Cavcav? Beni niye tatlı uykumdan uy...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Ferda, anne ve babasının tartışma seslerini duymamak için kulaklarını kapattı. Bu sıralar ne kadar çok kavga ediyorlardı. Yoksa artık birbirlerini sevmiyorlar mıydı? Boşanacaklar mıydı? Ya öyle bir şe...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR