En Büyük Sermaye
Hindistan'ın İngilizler tarafından işgal edildiği yıllarda bir İngiliz subayı, hiçbir neden olmaksızın halktan bir Hintliye sertçe bir tokat atar. Hintli adam, hemen yüzüne bir yumruk vurur. Subayı yere serer. Bu karşılığı beklemeyen subay, hem korkar hem de sinirlenir. Tek başına bir şey yapamayacağını bildiğinden yardım almak için bölüğe gider. Nasıl olur da sıradan bir Hintli, İngiliz kraliyet subayına vurmaya cesaret ederdi.
Subay, generalin yanına gidip kendisinden asker talep eder. General onu dinledikten sonra onu bir odaya götürür. General bir kasadan 50.000 rupi çıkarıp subaya verir:
- Bu parayı bugün sana tokat atan Hintliye ver ve ondan özür de dile!
Bunu duyan İngiliz subay sinirlenir:
- Zavallı bir Hintli, İngiltere kraliyet subayına vurup hakaret edecek ama ben karşılığında ondan özür mü dileyeceğim?
General emrivaki:
- Bu bir emirdir! Soru sormaksızın itaat edeceksin!
Subay çaresizce parayı alıp Hintli adama götürür ve ondan özür de diler. Hintli adam bu kadar çok para karşısında bayağı sevinir. O zamanın parasıyla yarı servet gibi bir şey. Onunla ev, araba vs. alır. Bir müddet sonra bu Hintli, tanınan tüccarlar arasına girer.
Bir gün general, tokat yiyen subayı çağırır:
- Zamanında sana tokat atan Hintliyi hatırlıyor musun?
Subay:
- Unutmam mümkün mü efendim!
General:
- Şimdi intikamını alma vaktidir! Ona topluluğun içinde vur! İnsanların hepsi görsün!
Subay itiraz ederek:
- Bu Hintli kimsesiz iken ona vurmama izin vermezken, şu an şehrin tanınan kişilerinden olmuşken mi vurmamı istiyorsunuz? Ona vurur vurmaz etrafındakiler bana saldırırlar efendim!
General kendinden emin bir şekilde:
- Endişelenecek bir şey yok. Sana dediğimi yap. Git, ona vur gel!
İngiliz subay Hintli adamın mağazasına gider. Hintlinin adamları da orada bulunmaktadır. İngiliz subay, bir şey demeksizin öyle bir vurur ki, Hintli adam yere kapaklanıp düşer. Hintli adam hiçbir karşılık vermediği gibi, düştüğü yerden de kalkmaz! İşin garip tarafı, Hintli adam subayın yüzüne bakmaya dahi cesaret edemez. Karşılık görmeyen subay, hayretler içerisinde kalır. İntikam almanın verdiği sevinçle oradan ayrılıp generalin yanına gelir.
General:
- Seni hem sevinçli hem de hayretler içerisinde görüyorum.
Subay:
- Evet efendim. O Hintli, ilk seferinde kimsesiz iken ona vurduğumda sessiz kalmayıp daha sert bir şekilde bana vurdu. Ama bugün, mal makam sahibi iken ona vurduğumda bana bir söz dahi edemedi.
General:
- İlk sefer ona vurduğunda izzeti nefsi vardı. Ve bunu en büyük sermayesi bilirdi. Onu korumak için sana karşılık verdi. Ama ikinci seferde izzeti nefsini paraya sattı. Menfaati tehlikeye girer diye sana karşılık vermeye korktu. Onun için kendini savunamadı.
Ayşe Gül PINAR
YazarHz. Abdullah, Peygamberimiz (s.a.v.)’in halası Ümeyme’nin oğluydu. İslâm davetinin ilk günlerinde iman safına girdi.Abdullah bin Cahş da imanı uğrunda her sıkıntıya razıydı. Fakat tazyikler haddi aşın...
Yazar: N.Nida DURAN
Emîn: Güvenilir Muhammed (S.A.V.) Peygamberlerin hepsi güvenilir insanlardı ama Hz. Peygamber (s.a.v.) “El-Emîn” idi. Gençlik yıllarından itibaren Mekke'de güvenilir olarak tanındı. Yirmi beş yaş...
Yazar: Editör
Sessiz sakin bir memleketin çiçek kokan, tarih kokan ruhunu, zaman, mekân bilinciyle omuzlarımda taşıdım. Vefasına vurgunum, izine hayranım. Unutturmadı hiçbir güzelliğini kalbime.Somuncu Baba’dan, Ha...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Apartmana yeni taşınmıştım. Kış aylarıydı. Dondurucu soğuk olan o günlerde en büyük keyfim, birinci kattaki dairemde elime bir çay alıp karın yağışını ve sokağı seyretmekti.Her sabah sokağa bakarken b...
Yazar: Ayşe Gül PINAR